CHP İstanbul Milletvekili Avukat Sera Kadıgil'in, kadın cinayetleri ile ilgili Kasım 2020'de TBMM'de yaptığı ve İstanbul Sözleşmesi'nin 10, yılında yeniden hatırlanan ve paylaşılan konuşmasını Serbestiyet okurları ile paylaşıyoruz...
Şizforenik bir iç ve dış politika ayrımı mı, ülkede demokrasi isterken bunu uluslararası ilişkilere karıştırmamak mı, yoksa muhalefet edeyim derken öfkeyle savrulmak mı? “Krizi başlatan Türkiye’nin Akdeniz’de düşmanlarını çoğaltması” diyebiliyor mesela bir arkadaşım, Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerinden söz ederken. Sanki Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulmasının Gazze katliamı ve benzeri sebepleri yokmuş gibi. Sanki şu an devam eden ve 9’u çocuk 20 Filistinlinin hayatını kaybettiği Mesci-i Aksa Baskını türünden devlet terörü yeterli sebep değilmiş gibi.
Demirspor kulüp olarak, taraftar profili olarak tam anlamıyla ‘Adanalı’dır… Çılgın, sempatik, agresif… “Adanalıyık ağam” diyen kültür... Türkiye’de pankart yasağı yemiş tek takım... ‘İzmir’in dağları’ marşını statlarda ilk söyleyen takım… Sosyal meselelerle fazlasıyla ilgili bir taraftar kitlesinden söz ediyoruz... Kaybedince kendini tutamayıp ağlayan, meydan okuyan kendine özgü bir taraftar.
CHP, DEVA ve Gelecek partisi ile barolar ve kadın örgütleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni fesih kararının iptali istemiyle Danıştay’a başvurmuştu. Danıştay 10. Daire davaya bakmaya başlamadan önce Cumhurbaşkanlığı’ndan sözleşmenin hangi gerekçelerle feshedildiğini belirten bir savunma istedi.
Rize İkizdere’de, köylülerin iktidarın iktisadi partnerlerinden birinin yürüttüğü taşocağı açma faaliyetine kararlı bir şekilde karşı çıkmaları iktidar cephesinde bariz bir tedirginlik yarattı. Fakat bazı muhalif kesimler Rize’nin AK Parti’ye seçimlerde yüksek oy vermesini gerekçe göstererek İkizdere’de direnen köylülerin umurlarında olmadığını söyledi ve ‘oh olsun’ dedi. Murat Belge, T24’teki yazısında (12 Mayıs) bu ruh halini ele alıyor.