Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Netanyahu, Washington’a gitti. Giderken çok ilginç ve bence tehlikeli bir şey söyledi: Trump’la Orta Doğu haritasını yeniden şekillendireceğiz. Benim görebildiğim kadarıyla İsrail, Batı Şeria’yı ilhak etmek istiyor.Bu arada Trump, kendi ülkesinde mültecileri sınır dışı etmeye çalışırken, Mısır ve Ürdün’ün Filistinlileri kabul etmesini önerdi. Arap dünyası ise bu teklifi topluca reddetti. Gerçekten inanılmaz bir durum. Bunun nasıl söylenebildiğini bile anlamak zor, ama Trump söylüyor. Benim görebildiğim kadarıyla, Orta Doğu’daki mevcut tablo, Türkiye’yi hem Filistin hem de Suriye meselelerinden mümkün olduğunca uzak tutma çabası içeriyor.
28 Aralık’ta İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşen Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan ve Ahmet Türk'ten oluşan DEM Parti heyeti, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un ardından MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüştü. Görüşmenin ardından Serbestiyet'e konuşan Sırrı Süreyya Önder: İyi geçti, umutluyuz.
Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: Türkiye, kendi arzu ettiği çerçevede etrafında bir barış ve denge olması, bir “Osmanlı Barışı” gerçekleşmesi arayışında. Bu, şu şekilde tanımlanabilir: PKK, Kürt hareketleri tarafından dışlansın; bölgeden Suriyeli Kürtler, olmadığı gerekçesiyle dışarı atılsın. Geriye kalan Kürt gruplar, Suriye ordusuna ve sistemine entegre olarak ya da uyum sağlayarak o bölgedeki PKK tehdidini ortadan kaldırsın. Bu politikalar izleniyor ve sonuçları, bir barışa yol açar mı, tartışılıyor. Esasen Suriye'de izlenen siyaset, güvenlik odaklı bir yaklaşımdır.
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Amerika'nın İsrail üzerindeki baskısı giderek azalıyor. Tam tersine, Netanyahu Amerika'ya baskı yapıyor. Irak çatışmanın dışında kalmaya çalışıyor ve "Benim üzerimden, benim hava sahamdan İran'a saldırmayın" diyor. Diyelim ki savaş bitti, oraya barış gelmeyecek. Orada ölenlerin yakınları intikam almak isteyecektir. İsrail, kendi meşruiyetini sorgular hale geliyor diye düşünüyorum.
Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: “Yıllar geçti. İşkence görenler, artık benim yaşıma geldiler. O dönemde üniversite öğrencisiydik. Arkadaşlarım, yaşıtlarım yavaş yavaş bu dünyadan göçüyorlar. Gençler, bu insanlık suçları hakkında çok az şey biliyor. Bu nedenle, bu olayları hatırlatmak, toplumun bunlarla yüzleşmesini sağlamak çok önemli. Bu sadece siyasal bir suç değil, toplumsal boyutları olan bir suçtur. 12 Eylül düzeniyle yüzleşmeyen, hatta bunun bir parçası olan bir grup, 12 Eylül 2010 referandumunda yetmez ama evet diyenleri bugün hâlâ demokrasi karşıtı ilan ediyor.”