Mısır Refah Kapısı’nı açtı, Sağlık Bakanlığı ambulansları Gazze’den yaralıları taşıyor, Sisi fotoğraflı yardım kamyonları Gazze’ye gönderiliyor. Cuma hutbelerinde El Ezher şeyhleri İsrail’e ve sessiz kalan ülkelere lanetler yağdırıyor. Peki, 2013’den bu yana dış politikasında Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte hareket eden Kahire, İsrail’e karşı bu ittifaktan neden çıktı?
Mehmet Ağar’ın “Biz olmasa idik oraya mafya çökecekti” cümlesi, bilinçdışının kendisine oynadığı apaçık bir itiraftır. Kendinizden pay biçin: Bir araziyi satın almışsınız (sıradan bir vatandaşsınız), fakat bir yandan da o araziye mafyanın “çökme” planları yaptığından eminsiniz. “Ben burayı satın aldım, benden başkası alsaydı buraya mafya çökerdi” gibi bir cümle aklınızın ucundan geçer miydi?
‘Gerçekçi’ dış politikayı savunanları daha düne kadar yerin dibine geçirenler şimdi ağız birliği etmişçesine ‘İngilizvari’ dış politikanın gerçekçiliğine övgüler düzmede birbirleriyle yarışıyor: “Ülkelerin dostları ya da düşmanları yoktur, menfaatleri vardır.”
Türkiye, Mısır’da 2013’teki Sisi darbesinden sonra ilan ettiği “eli kanlı darbe yönetimini tanımama” kararından sekiz yıl sonra bugün Mısır’a diplomatik heyet gönderiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay iki ülke arasındaki temasların şimdilik en tepenin “bir tık altında” olduğunu, fakat sıranın ona da gelebileceğini söylemişti. DW Türkçe’den Hilal Köylü, görüşmelerin başlayacağı bugün iki ülke arasındaki ilişkilerin muhtemel seyrini ele alan bir haber-analiz hazırladı. Bu haber-analizi okurlarımızla paylaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün (25 Nisan) sağlıkçılarla iftar açtı, ardından gazetecilerle konuştu. “Normal” bir ülkede, “acaba ülkenin bir numaralı gündem maddesi hakkında ne diyecek” diye ağzının içine bakılan kişiye ilk soruyu sormak için orada bulunan gazeteciler birbirleriyle yarışırdı. Fakat tabii ki öyle olmadı.