‘Gerçekçi’ dış politikayı savunanları daha düne kadar yerin dibine geçirenler şimdi ağız birliği etmişçesine ‘İngilizvari’ dış politikanın gerçekçiliğine övgüler düzmede birbirleriyle yarışıyor: “Ülkelerin dostları ya da düşmanları yoktur, menfaatleri vardır.”
Türkiye, Mısır’da 2013’teki Sisi darbesinden sonra ilan ettiği “eli kanlı darbe yönetimini tanımama” kararından sekiz yıl sonra bugün Mısır’a diplomatik heyet gönderiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay iki ülke arasındaki temasların şimdilik en tepenin “bir tık altında” olduğunu, fakat sıranın ona da gelebileceğini söylemişti. DW Türkçe’den Hilal Köylü, görüşmelerin başlayacağı bugün iki ülke arasındaki ilişkilerin muhtemel seyrini ele alan bir haber-analiz hazırladı. Bu haber-analizi okurlarımızla paylaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün (25 Nisan) sağlıkçılarla iftar açtı, ardından gazetecilerle konuştu. “Normal” bir ülkede, “acaba ülkenin bir numaralı gündem maddesi hakkında ne diyecek” diye ağzının içine bakılan kişiye ilk soruyu sormak için orada bulunan gazeteciler birbirleriyle yarışırdı. Fakat tabii ki öyle olmadı.
Her şey, başka hiçbir şekilde anlaşılması mümkün olmayacak şekilde gözümüzün önünde gerçekleşiyorken, sanki bunun tam tersi oluyormuş gibi ‘yorum’ yazanlar, hakikatin değil duymak istediğinin peşinde olan ve dolayısıyla yapılanı kendisine bir saygısızlık olarak görmeyen okurlara güvenerek yapabiliyorlar bunu.
Geçen yıl seçim kampanyasında Ermeni soykırımını tanıyacağı vaadinde bulunan Biden’ın 1915 için “soykırım” diyecek ilk başkan olup olmayacağını öğrenmeye 48 saat kaldı. Ankara, önümüzdeki 48 saat içinde Washington ile ilişkilerini tekrar stratejik ortaklık rayına oturtacağının sözünü verirse, Ermeni diasporasının bir kez daha hayal kırıklığına uğradığını görmek mümkün.