Gazze’de başarılı bir sonuç, yani Filistin Yönetimi’ne bir rol tanınması, gerçekten de Ortadoğu’da anlamlı diplomatik ilerlemenin yolunu açabilir. Ancak bunun olması için İsrail’in iki alışılmadık şey yapması gerekecek: İlki, diplomaside esneklik göstermek ve risk almak; ikincisi, askeri güce olan aşırı bağımlılığına geri dönme cazibesine direnmek.
Şara, Şam’da bir zamanlar 300 bin insanın yaşadığı Cobar mahallesinin enkazları arasında ünlü Amerikan tv programı 60 Minutes’a konuştu: “İsrail’in sarayı ilk bombalamasında orada değildim ama diğerinde bomba sarayda benim bulunduğum yerin yakınına isabet etti. Sarayı hedef almak mesaj değil, savaş ilanıdır. Ancak Suriye savaş istemiyor, İsrail’e ya da başka birine tehdit olmak da istemiyor. Esad mutlaka yargılanmalı ama Rusya’yla çatışmak ülkemizin çıkarına değil. Alevi ya da Dürzi fark etmez, sivillere saldıran herkes yargılanacak. Suriye herkesin oy hakkı olan bir ülke olacak.”
Middle East Eye Genel Yayın Yönetmeni David Hearst Trump’ın Gazze Planı’nı yazdı: "Filistinliler, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, hiç bu kadar yalnız bırakılmamıştı. İki yıllık soykırımın ardından, 6 Ekim’deki durumdan çok daha kötü bir çözüm önerisiyle karşı karşıyayız."
Trump’ın 20 maddelik Gazze barış planı açıklanmadan önce Arap başkentlerine gönderilen taslaklarla nihai metin arasındaki farklar bölge liderlerini şoke etti. Özellikle Filistinli tutukluların sayısındaki düşüş, İsrail’in kademeli çekilme şartlarının belirsizleşmesi ve uluslararası güç planının genişletilmesi tepki topladı. Buna rağmen Türkiye, Mısır, Katar ve diğer bölge ülkeleri Hamas’a “maksimum baskı” uygulayarak anlaşmayı kabul ettirmeye çalışıyor. BM’deki Trump ve Müslüman ve Arap ülkelerinin liderleri zirvesi kavgalı ve dostane olmayan bir havada geçti. Netanyahu, Gazze’ye yerleşecek askeri güçte Türkiye’nin yer almasına karşı. Hamas, Türk katılımında ısrar edebilir.
Daron Acemoğlu, Wall Street Journal’e yazdı: “Rekabet yasalarının neredeyse hiç uygulanmadığı ve siyasetin büyük ölçüde Big Tech’in isteklerini benimsediği bir ortamda birkaç dev şirket sadece teknolojide değil, giderek daha fazla sektörde hâkimiyet kuracaktır. Bir yanda önde gelen yapay zekâ şirketlerini kontrol eden teknoloji baronları, diğer yanda kalan herkes.”