Yanis Varoufakis, kapitalizmin “teknofeodalizme” geçişi ile ilgili çok etkileyici şeyler yazdı. Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerde ise ortaçağdaki feodalizme daha yakın bir durum söz konusu. Aslına bakılırsa her iki tanımlama da doğru: giderek artan bir şekilde high-tech ve feodalizmin bir kombinasyonu altında yaşıyoruz. İşte bu yüzden Hemedti, Elon Musk'tan bile daha fazla çağımızın gerçek avatarıdır.
Prof. Dr. Yakov Rabkin: “İsrail’i Yahudilerden, Siyonizmi Musevilikten ayırmak hayati önem taşır. Bu, Filistin davasını destemenin en etkili yoludur. Yahudiler, eskiden beri Siyonist devletinin ve dizginsiz şiddetinin en çok gürültü kopartan muhalifleri olagelmiştir. Filistin’e özgürlük mücadelesi verilirken, bu gerçek, anlaşılmalı ve hatırlanmalıdır.”
Almanya dışındaki insanlara 95 yaşındaki Jürgen Habermas'ın bu ülkede oynadığı olağanüstü rolü anlatmak zor. İngilizce konuşulan dünyadaki pek çok kişi için bu biraz şaşırtıcı olabilir ama Habermas öteden beri kutuplaştırıcı bir isim olmuştur. Bir akademisyen olmadan önce serbest gazetecilik yapan Habermas hiçbir zaman televizyonda ya da radyoda değil, her zaman yazılı olarak polemiklere girdi. En son Ukrayna için Rusya ile müzakere çağrısı yapınca ve “Biz Almanlar İsrail’i eleştiremeyiz” bildirisini imzalayınca tepkileri çekti. Artık AB amigoluğu yapmakla, Almanların “staatstragend” dediği, siyaset kurumunun bir ayağı haline gelmekle suçlanıyor. Habermas'ın mirasının kaybolup gitmekte olması, Habermas'ın değişmesinden çok, etrafındaki dünyanın değişmesiyle ilgili.
Guardian: İsrail devleti, işlediği her vahşetin ve cinayetin ardından standart bir prosedür izliyor: İnkar ediyor, eleştiri ve tepkileri saptırıyor. Hind Rajab örneğinde de İsrail bölgede hiçbir askerlerinin olmadığını iddia etti. Ama beş ay sonra, Londra Üniversitesi bir araştırma yayımladı. Araştırmacılar arabanın üzerinde 335 kurşun deliği buldu. Hind’in kendisinden önce öldürülen küçük kuzeni Layan’ın telefon görüşmesi sırasında 64 el ateş edildiği tespit edildi. Tüm bunlar İsrail tarafında yapılan bir saldırıyı doğruluyordu. Araştırmacılar tank ile araç arasında 13 ila 23 metre bir uzaklık olduğunu tahmin ediyorlar. Bu kadar yakın bir mesafeden askerlerin sivillere ateş ettiklerini fark etmemiş olmaları araştırmacılara göre imkansız bir durumdu.
Hindistan'ın batısındaki Maharashtra eyaletinin Aurangabad bölgesindeydik ve yola benzer her şeyi yarım mil geride bırakmıştık. Sonra uzaktan, bir plato üzerinde, önce küçük ama belirgin bir şekilde göründü: yaklaşık 15 metre boyunda ve sekiz metre genişliğinde, tepesinde Türk tarzı büyük bir kubbesi, kafesli pencereleri ve dört tarafında kemerleri olan bir Osmanlı türbesi. Ortasında, bir mezarın olması gereken yerde küçük bir çukur vardı. Çukur boştu. Batı Hindistan'ın vahşi doğasında neden terk edilmiş Türk tarzı bir türbe vardı? O türbeye gömülmeyi uman adam; yetenekli bir ressam, Frankofil, edebiyat eleştirmeni, klasik müzik tutkunu ve en önemlisi de İslam'ın Peygamber Muhammed'i temsil eden halife unvanının sahibiydi: Son Halife Abdülmecid Efendi.