Esad’ın devrilmesinden sonra gözler Suriye’nin kötü şöhretli hapishanelerine çevrildi. 90’lı yıllarda Suriye’de siyasi mahkumların yattığı hapishaneye bir radyo sokulmuştu. 10 yıldır ailelerinden haber alamayan Hasan ve Hüseyin kardeşler annelerine gizli bir mesaj gönderdiler. Çocuklar, annelerinden henüz telefonun yaygın olmadığı yıllarda yurtdışına çalışmaya ve okumaya gitmiş Suriyelilerin aileleriyle haberleşmesi için Şam Radyosu’nda her Cumartesi gecesi yayınlanmaya başlanan ve artık kimsenin dinlemediği “Dünyadaki Çocuklarımız” programına telefonla bağlanmasını istediler. Suriyeli gazeteci Malek Dağıstani yazdı.
İran Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ve eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Amerikan Foreign Affairs’e yazdı: “Batı, İran'ın büyük çabalarla kazanılmış güvenini avantaja çeviren, İran'ı bölgesel istikrarın ayrılmaz bir parçası olarak kabul eden ve ortak zorluklara birlikte çözüm arayan daha yapıcı bir yaklaşım benimsemelidir. Bölgedeki huzursuzluğun temel sebeplerini ele almak, İran ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere tüm ülkelerin menfaatinedir. İslam Cumhuriyeti'nin kapısı, müzakereler için herkese açık. Amerika da dahil”.
Alman Spiegel dergisi, Almanya Hükümeti’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararıyla ilgili tutumunu yerden yere vuran bir baş makale yayınladı. Derginin dış haberler editörü Mathieu von Rohr’un yazdığı başyazıda “İsrail'in üst düzey siyasetçilerini -uluslararası hukuk kapsamındaki en ciddi suçlamalardan bile- “korumanın” Almanya'nın “varlık sebebi” olduğu düşüncesi feci bir hatadır. Eğer Alman hükümeti şimdi sanık Netanyahu'ya sanık Putin'den ya da geçmişte sanık olan El Beşir veya Miloseviç'ten farklı davranıyorsa, bunu tanımlayacak tek bir kelime vardır: İkiyüzlülük”tür deniyor.
ABD'li ünlü fotoğrafçı Nan Goldin’den Berlin'deki sergisinin açılışında Almanya’ya sert eleştiriler: “Gazze'de gördüklerim bana büyükannem ve büyükbabamın kaçtığı pogromları hatırlatıyor. Almanya bunu duymaktan mı korkuyorsun?”
İngiltere merkezli Energy Embargo for Palestine (Filistin için Enerji Ambargosu) raporu: “Azeri ham petrolü Aşkelon'a ulaştıktan sonra Aşkelon-Hayfa boru hattı üzerinden Aşdod rafinerisine taşınıyor. Rafineri raporları, üretimin %50'sinden fazlasının geniş çaplı askeri kullanımları olan dizel ve naftadan oluştuğunu da ortaya çıkarıyor. Kanıtlar açıkça ortada: BP tarafından BTC boru hattı aracılığıyla çıkarılıp taşınan Azerbaycan petrolü İsrail'de işleniyor ve Gazze'de soykırımı sürdüren askeri güçlere jet yakıtı sağlıyor.”