Yaşam

İsviçreli değiliz ama iki kadın biz de bayramda Hakkâri dağlarındaydık

Geçen hafta sosyal medyaya düşen bir video çok ilgi gördü. Videoda İsviçre’den arabalarıyla Hakkari’ye kadar dağlardaki buzulları görmeye gelmiş bir çift vardı. Onların bu merakı ve cesareti haklı olarak takdir edildi. Biz iki kadın da bayram tatilini Hakkari dağlarında geçirdik. Toprak yollarda uçurumlardan dönerek yol aldık, tekerimiz patladı. Yolda hiç İsviçreli turist görmedik, bir de geçen yıllarda bolca olan güvenlik noktalarını. Sonuç: 3200 metre yükseklikte 20 bin yıllık buzulların üzerinde mangal yapan yüzlerce insan ve çöpler. Oradan ayrılırken valiliğin festivali için ses sistemleri ve sahne kuruluyordu. Sessiz dağlarda 15 bin kişi bangır bangır çalan müzik eşliğinde halaya durdu. İstanbul’dan davet edilen ınfluencerlar bölgeyi tanıttı. Ben Diyarbakırlı olarak İsviçreli akranlarımın kilometrelerce uzaktan görmeye geldiği güzellikleri beş yıl önce keşfetmiştim, siz daha fazla geç kalmayın.

Bir sığınmacıdan 7 uyarı ve tavsiye: “Kazın ayağı hiç de öyle değil”

Önceki hafta İzmirli lise öğrencisi, Erasmus programı kapsamında lisesiyle gittiği İtalya’da ortadan kayboldu. 17 yaşındaki gencin Almanya’ya sığınma talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Türkiye’yi terk ederek yeni bir ülkede yeni bir yaşam kurmak isteyenlerin başvurabileceği belli başlı yollar var. Yurtdışında iş bulup çalışma izni almak, iş kurmak ya da yatırım yoluyla oturum izni almak, bir zamanların “milli damat” modası gibi bir yabancıyla evlenmek ya da bir ülkeye sığınmak, yani iltica etmek. En kolay ve cazip yol bu sonuncusu gibi gözükse de kazın ayağı hiç de öyle değil. Ben de bir siyasi sığınmacıyım (Cumhurbaşkanı’na hakaret davası yüzünden). Görüyorum ki pek çok kişi sığınmacılığın psikolojik ve maddi yükünden habersiz, Almanya, Kanada, ABD, Hollanda gibi “rüya” ülkelerin kucaklarını açmış kendilerini beklediğini zannediyor. O işin öyle olmadığını yedi maddede anlattım

ÇEVİRİ | Seyahate karşı bir görüş

Agnes Callard, New Yorker’da yazdı: “Seyahat bizi en iyi halimizde olduğumuza ikna ederken aynı anda kendimizin en kötü versiyonuna dönüştürür. Turist olmak, kişinin kendi hislerinin önemli olmadığına çoktan karar vermiş olmasıdır. Bir deneyimin otantik olarak X olup olmadığı, X’in ne olduğundan bir haber olarak tam da sizin karar veremeyeceğiniz bir şeydir. Sokrates felsefenin ölüme hazırlık olduğunu söylemişti. Bunu yapamayacak diğer herkes için seyahat var!”

ÇEDES Projesi: Dindar nesiller yetiştirme projesinin bir ayağı mı?

Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan ÇEDES Protokolü okullara imam atanacağı gerekçesiyle birçok sendika ve dernek tarafından protesto edildi. Projenin resmi amacı; “akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi bireyler yetiştirmek.” Proje kapsamında okullarda Değerler Kulüpleri kurulacak, bu kulüpler “Vatan, millet ve bayrak sevgisi temalı çalışmalar, Kandil günleri kutlamaları, meyve ve sebze tohumlarını çöpe değil, doğaya bırakılması, gazilere ve şehit ailelerine yönelik ziyaretler ve mektup çalışması” gibi etkinlikler yapacak. Eğitim-Sen ve Eğitim-İş laiklik ilkesine aykırılığı sebebiyle protokolü yargıya taşıdı. Diyanet yetkilileri ise ÇEDES Projesinin gönüllülük esasına dayalı olduğunu ve okullara imam atanması gibi bir uygulamanın söz konusu olmadığını söylüyor.
- Advertisement -

Dünya Bankası eski ekonomisti Korhan Berzeg 9 gündür kayıp: 150 kişilik ekip arıyor

Dünya Bankası'nda çalıştıktan sonra emekli olan Adalar Büyükada’da yaşayan ve doğduğu köy olan Balıkesir’in Gönen ilçesi Armutlu köyündeki aile evinde yazlarını geçiren Korhan Berzeg (83) dokuz gün önce köpeğiyle birlikte yürüyüşe çıktıktan sonra kayboldu. Dünya Bankası’nda bir dönem Mehmet Şimşek ile birlikte de çalışan Berzeg’i arama çalışmaları sürüyor. 150 kişilik arama ekibine Ankara’dan özel bir ekip de katıldı.

En Son Çıkanlar