"Putin’in bu çirkin ve barbarca saldırısı başarıya ulaşmamalı. Rus halkına sesleniyorum. Diktatör Putin rejimi içinde parya muamelesi görmeyi gerçekten istediğinize inanmıyorum."
"Özgürlük politikamızın merkezindedir. Bu herkesin kendi geleceğini ve çocuklarının geleceğini bağımsız olarak belirleme özgürlüğüyle ilgilidir. Ve bu hakkın, seçme hakkının, günümüz Ukrayna topraklarında yaşayan tüm halklar tarafından kullanılabileceğini önemli görüyoruz."
Anketlerde oylarını Cumhur İttifakı’na vereceğini söyleyen deneklerin acaba ne kadarı aslında vermeyeceği halde sosyal çevresinden çekinerek böyle diyor, başka bir deyişle “tercihini çarpıtıyor?” Ali Babacan bu oranın çok yüksek olduğu kanaatinde… Haklı olabilir mi? Sandıklar açılıp da “sürpriz”in boyutları ortaya çıktığında anlayacağız.
Geçtiğimiz Cuma bir şafak operasyonuyla gözaltına alınan insan hakları savunucusu avukat Nesip Yıldırım’a yöneltilen suçlama belli oldu: Bir baz istasyonu incelemesinde, bundan 7-8 yıl önce bir “FETÖ’cü”nün Yıldırım’ı iki kez aradığı (toplam 37 saniye) ortaya çıkmış. Hepsi bu. Ne konuştukları da belli değil, sadece konuşmuşlar. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yıl önce verdiği açık söze rağmen sabahın köründe gözaltına alınmayı gerektiren bir suçmuş! Şimdi hakikaten, nedir bu?
“Önemli konulardan biri bu siyasi partilerin gelecek tasavvurudur. Bu tasavvur, ancak belirli konularda ortak politikaların tanımlanması ile mümkün olur. Nasıl bir dış politika düşünülüyor, devlet dokusu nasıl elden geçirilecek, ne tür bir asker-sivil ilişkisi isteniyor, Kürt meselesi nasıl ele alınacak gibi ucu toplumsal sözleşmeye, farklı gruplar arasındaki ortak noktalara, kimi beklentilere hitap edecek bir siyasi dil gerekli. Ne var ki, bu konuda bu partiler çok geride.”