31 Mart 2024 yerel seçimlerine bir buçuk aydan kısa bir süre kaldı. Birçok il ve ilçede adaylar belirlendi ve kampanyalar başladı. Fakat daha yeni ve heyecanlı bir seçimden çıkan Türkiye’de partiler ve adaylar heyecanlı olsa da seçmen ilgisiz görünüyor. Araştırmacılara sorduk. Ulaş Tol: “2019’da bile oran yüzde 81’di. Bunun altına düşebilir. Bu ilgisizliğin en önemli sebebi politik yeterlilik kaybı. Yani insanlar siyasete etki edebilme duygularını yitirdiler.”, Roj Girasun: “2015’den beri Kürt seçmenlerde katılım oranı düşüyor, bu seçimde bu artabilir. Başak Demirtaş meselesi de bir etken olabilir.”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor'da bu hafta: “İki tane rehineyi kurtarmanın vermiş olduğu hızla devam edecek görünüyor İsrail. Hatta adeta Adalet Divanı’na ‘Beni soykırım yapan ülke ilan et’ dercesine devam ediyor. Bu arada Mısır ‘ben İsrail ile barış anlaşmasını askıya alırım’ diye bir tehdit savurdu. Katiyen, hiçbir tehdide boyun eğmeyecek Netanyahu. Onun amacı Trump’ın kazanması. Bu belli oldu. Zaten Trump’ın kazanmasını isteyen iki devlet başkanı var: Netanyahu ve Putin.”
İsmail İçen, Küçük Meseleler’de bu hafta Etyen Mahçupyan’la vasatlığı konuştu: “Türkiye ve dünyanın meselesi; vasatlığın artması. Ahlaki ve zihinsel normların, devletin vasatlığı koruması. Türkiye’de çeşitli dönemlerde entelektüel oranın farklı olduğunu düşünüyorum. 70’lerde çok yüksekti. O günleri hatırlıyorum, entelektüel ortam çok zengindi, ne diyor diye merak ettiğim insan sayısı çok fazlaydı.” Şimdi, Serbestiyet kanalında yayında.
Emekli büyükelçi Selim Kuneralp, Putin’in Türkiye’ye 12 Şubat’ta yapması beklenen ziyaretinin yeniden ertelenmesini Serbestiyet’e değerlendirdi: “F-16 müzakerelerinin yürütülmekte olduğu, Kongre’deki sürecin henüz bitmediği bir ortamda Putin’in Türkiye’ye gelmesinin sadece etrafı karıştırmak, suları bulandırmak neticesini vereceğini düşünüyordum. O açıdan gelmemesi bence iyi oldu.”
Küçük Meseleler’de bu hafta İsmail İçen, Etyen Mahçupyan ile bırakıp gitme özgürlüğünü konuştu: “En önemli özgürlük bırakıp gitme özgürlüğü. Emirlere itaat etmeme özgürlüğümüz yoksa yapabileceğimiz şey bırakıp gitmek. Bırakıp gitme özgürlüğümüz çok önemli. Bu açıdan beyin göçünü çok olumlu görüyorum. Eğer o çocuklar gitmeseydi onların yeteneklerini öldürecektik.”