Uzun sakalları ve Mısırlı olması nedeniyle hakkında “canlı bomba”, “terörist” şakaları yapılan ve görevi hak etmediği söylenen Karabük Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği hocası Dr. Magdy Hussein Mourad Mohammad alanında uzman bir isim. Lazer teknolojisi ve mikro elektronlar üzerine çalışan Mohammad, Japonya’da post-doc yapmış, ABD ve Fransa’da akademi ve özel sektörde çalışmalara katılmış. Dört dil biliyor.
Basında iki gündür “Batı Azerbaycan Göyçe-Zengezur Türk Cumhuriyeti” adlı yeni bir cumhuriyetin ilan edildiği ve ilk tanıyan ülkenin de Türkiye olduğu haberleri yayımlanıyor. İlk olarak sosyal medyada zuhur eden iddia A Haber’den Cumhuriyet’e, TGRT Haber’den KRT’ye pek çok yayın organında haberleştirildi. Sosyal medyada da büyük heyecan yaratan gelişmeyi kendini “uluslararası ilişkiler uzmanı” diye tanıtan ve TRT Türk’te program yapan Öznur Küçüker Sirene de paylaştı. Sirene, gelen mizahi yorumlar üzerine paylaşımını sildi. Azerbaycan parlamenteri Hikmet Babaoğlu “yeni Türk Cumhuriyeti”nin Azerbaycan tarafından kabul edilmediğini, başındaki şahsın da dolandırıcılıktan hüküm giydiğini açıkladı.
Polis baskınlarıyla gündeme gelen Ankara, Kızılay’daki Saab Cafe’nin eski ortağı Somalili Muhammed Abdullah hakkında sınırdışı kararı çıkmış ve geri gönderilme merkezine yollanmıştı. Göç İdaresi, Abdullah hakkında “kamu düzenini tehdit” suçlamasıyla ikinci bir sınırdışı kararı çıkarttı. Abdullah’ın avukatı Halim Yılmaz Serbestiyet’e konuştu: “Somali’ye gönderilmesi durumunda ciddi anlamda hayati tehlikesi var. Muhammed Türkiye’de ilahiyat okumuş dindar bir insan olsa da El Şebab’ın hedef alabileceği modern biri. Samsun’da birlikte üniversite okuduğu yakın arkadaşı da birkaç ay önce Somali'de öldürüldü.”
Halil Berktay, Vahdettin tartışmalarını Serbest TV’ye değerlendirdi: “Vahdettin uzun işgal dönemi boyunca, çok erken bir noktadan sonra karşı çıkmak anlamında hiçbir şey yapmadığı ve işgal komutanlığının ve özellikle İngilizlerin her dediğini yaptığı içindir ki Kemalistlerin cumhuriyeti ilan etmesi mümkün olabildi. Vahdettin’in boyun eğişi, saltanatın geniş halk kitleleri nezdindeki meşruiyetini yitirmesinin başlıca sebebi oldu.”
20 Eylül 1992’de 72 yaşındayken Diyarbakır’da faili meçhul bir cinayete kurban giden yazar Musa Anter’in cinayet davasında 30 yıllık zamanaşımı bugün doluyor. 10 yıldır süren davada mahkemenin yarın (21 Eylül) zamanaşımı kararı vermesi bekleniyor. Davanın avukatı Selim Okçuoğlu, 10 yıllık dava sürecini Serbestiyet’e anlattı: “Susurluk Raporunda, Musa Amcanın katledilmesi emrini veren ‘Ankara’daki karar vericiler’in sonradan bu kararlarından pişman oldukları yer almıştı. Zira onun öldürülmesinin yaratmış olduğu etki tahmin ettiklerinden çok daha fazla olmuştu. (..) 20 Eylül 1992 tarihinde Diyarbakır’da, Seyrantepe’de bir çıkmaz sokakta akşam karanlığında Musa Amcaya sıkılan kurşun, 21 Eylül 2022’de, Ankara’da bir mahkeme salonunda bu ülkenin barışına, gelecek umuduna sıkılmış olacak.”