Erdoğan, 2018’de Kudüs Konferansı’nda Kaşıkçı davasıyla ilgili konuşmuştu:
“Suudi Arabistan delilleri almak istedi. Verelim de sonra bunları yok mu edeceksiniz? Bunlar milleti enayi sanıyor. Bu millet hesabı sormasını bilir.”
“Milletimiz markette, pazarda, mağazada alışık olmadığımız derecede yüksek fiyatlarla karşılaşmaktadır. Fakat enflasyon ve fahiş fiyat artışları sadece bizim sorunumuz değil, Avrupa ülkelerinin çoğu bizden daha vahim tablolarla karşı karşıyadır."
“Türkiye ilk zamanlarda eleştirilse de bir tür sorun çözen, Batı’nın ve AB’nin yapamadığını yapan, hem NATO ülkesi olup hem çatışmada mesafeli durma imkânını üreten ve aynı zamanda kendini arabulucu konumuna iten bir tablo ortaya çıkarttı. (…) Çatışma dönemlerinde liderler öne çıkarlar. Savaşları milletler, ordular yapar ama kişiler yönetir algısı çok kuvvetlidir ki, nispeten doğrudur. Dolayısıyla güçlü siyasi irade algısı böyle konjonktürlerde dünyanın her yerinde çok önemlidir. Bu Türkiye’de de böyle.”
Suriyeli psikolog Nur, gazeteci Aygen Aytaç’ın “Suriyeliler” podcast serisinin birinci bölümünde Türkiye’ye gelmeden önce Türkleri nasıl gördüğünü şöyle anlatmıştı: “Önyargılıydık. Türkler kötü, Türkler zalim, bizim kadınlarımıza tecavüz ettiler Osmanlı döneminde. Canavar gibiler. Savaştan kaçtım, daha güvenli bir bölgeye gidiyor gibi değildim, böyle hissetmedim…” Şimdi bu önyargılar kırılmış ama: “Şimdi Nasıl hissediyorum? Büyük bir lokma yuttuğunda boğazına takılır ya, benim boğazım çok geniş. Hissediyorum. Her şeyi yutabiliyorum. Bana söylenen laflar, benim üstüme tükürüp Suriyelisin diyenler, Arapsın, iğrençsin diyenler, onlar boğazıma genişlik kazandırdılar.”