İran’ın Şam Büyükelçiliği’nin 1 Nisan’da İsrail ordusu tarafından vurulması yeni bir krizin de fitilini ateşledi. Devrim Muhafızları Ordusu, Kudüs Gücü Lübnan Sorumlusu Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ile Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi dahil 7 yetkilinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.
İran rejiminin bir numaralı ismi “Devrim Rehberi” Ayetullahuzma Ali Hamaney 2 Nisan’da intikam alacaklarını ifade etti. Karşılıklı restleşme devam erken Hamaney son olarak 10 Nisan’da Bayram Hutbesi için kürsüye makineli bir tüfekle çıkaeak “Şeytani rejim bir hata yaptı ve cezalandırılmalı, cezalandırılacak da” ifadelerini kullandı.
ABD yönetimi ise gerek resmi kanallardan gerekse de medyaya sızdırdığı gayriresmiaçıklamalarla hem İran rejimini İsrail’e saldırmaması konusunda uyarıyor hem de teyakkuzda olunduğu mesajı veriyor.
İsrail kamuoyunda da İran’ın olası saldırısı gerçekleşirse “karşı saldırı” gündemde.
Peki İran rejim güçleri böyle bir saldırı yapabilir mi? Yaparsa ihtimaller neler?
Kötü Senaryo:
İran İsrail hava üslerini ve nükleer santrali vurur. Bölgede büyük bir çevre felaketi ve katliam yaşanır. İsrail-ABD cephesi de buna karşılık İran’daki nükleer tesisleri vurur.
İsrail’deki hava üsleri ve Dimona Nükleer Santrali
Kötü senaryonun gerçekleşme olasılığı var mı?
Haritada görüldüğü üzere İran’dan İsrail’e ateşlenecek balistik füzelerin öncelikle hava savunma sistemlerini aşması gerekiyor ki bu da zayıf bir olasılık.
Tahran rejimi böylesi bir girişim için düğmeye basarsa İsrail de karşı saldırı operasyonu düzenleyecektir.
İsrail’in uzun süredir hazırda tuttuğu İran’a saldırı planında üç rota var. Kırmızı rota İncirlik Hava Üssü ile koordinasyon halinde Türkiye üzerinden, Mavi rota Irak’taki ABD üsleri ile koordinasyon ile Irak üzerinden
Yeşil rota da Suudi Arabistan ve Irak üzerinden.
Sonuç olarak ne İsrail ne de İran böylesi bir savaşı göze almaları zayıf da olsa bir ihtimal olarak masada durmakta.
Orta Düzey Senaryo:
Masadaki ihtimallerden biri de İran’ın İsrail’i Golan Tepeleri’nde vurması.
İran rejimi son 40 yıldır Ortadoğu’daki çatışmayı kendi topraklarından uzakta yürütmeyi strateji olarak belirlemiş durumda. Bu çerçevede finanse edip kurduğu Hizbullah, Haşdi Şabive Husi Ensarullah gibi örgütleri kullanıyor.
7 Ekim’den bu yana da bu stratejisinde değişiklik olmadı. Irak İslami Direniş Örgütü, HaşdiŞabi örgütleri Irak’tan Golan Tepeleri’ne aralıklarla drone saldırıları düzenliyorlar. Lübnan Hizbullah örgütü de İsrail’in kuzeyine yönelik düzenli roket saldırılarına devam ediyor.
Hizbullah dün (12 Nisan) İsrail işgalindeki Golan Tepeleri’deki ez-Zaoura’ya 40 roket fırlattı. Golan resmî olarak Suriye toprağı kabul edilse de fiilen İsrail işgali altında.
İran bu sefer vekil örgütler yerine bizzat İran ordusu tarafından Golan Tepeleri’ni vurabilir. Olası saldırı İsrail’in İran’ı Suriye topraklarında vurmasına İran’ın İsrail’i işgal altındaki Suriye topraklarında vurması ile misilleme olmuş olur.
Golan senaryosu gerçekleşirse İran çatışmayı hem bölgeselleştirmemiş hem de ABD’yi çatışmaya katmamış olur.
Uzlaşı seçeneği
İran tüm bu restleşme sonucunda İsrail’e saldırmak yerine vekil örgütler aracılığıyla dronesaldırılarına ağırlık verebilir. Ayrıca İsrail ajanı olmakla suçladığı Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki sivil bölgelere, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne de yeni saldırılar düzenleyebilir.
Uzlaşı ihtimalinin başka bir unsuru da İran’ın dondurulmuş uluslararası fonları. İran’ın petrol gelirlerinden elde ettiği 6 ilâ 7 milyar doları, 2019 yılında, eski ABD Başkan Donald Trump yönetimi döneminde, İran’ın petrol ihracatına getirilen kapsamlı ambargonun ve İran’ın bankacılık sektörüne uygulanan yaptırımların ardından Güney Kore bankalarında donduruldu.Para, İran’a gönderilmedi. Güney Kore’nin başkenti Seul’den Katar’ın başkenti Doha’ya aktarılan fonlar Katar Merkez Bankası’nın kontrolüne verildi. Tahran misilleme yapmama ya da göstermelik / etkisiz misilleme yapması karşılığında bu fonların serbest bırakılması mümkün. İran rejimi 4 Ocak 2021’de Güney Kore bandıralı petrol tankerine müzakere için el koymuştu. İran yönetimi aynı zamanda ülkesindeki bazı yabancı uyrukluları müzakerede elini güçlendirmek için tutukluyor. Uluslararası gözlemciler misilleme krizinin de bu müzakerelerde en önemli karta dönüştüğünü ifade ediyorlar.
Bu bağlamda müzakereler uzlaşı ile sonuçlanırsa İran Hayfa ya da Eliat’da önceden boşaltılmış bazı alanları vurarak misillemesini etkisiz biçimde gerçekleştirebilir.
Bölgedeki ABD, İsrail ve Suriye askeri üsleri
Sonuç olarak bölgede son 25 yıldır olağan hale gelen İsrail-İran kontrollü krizinin 7 Ekim sonrası yeni bir aşamaya geçtiği gözlenmekle beraber tarafların savaşın bölgeselleşmesinden bir çıkar elde edemeyeceği de ortada. İran Suriye ve Yemen iç savaşlarına müdahalelerinin ardından Ortadoğu’da nüfuzunu arttırmıştı. 7 Ekim 2023 Gazze Savaşı sonrası ise İran’ın nüfuzunun gerilediği söylenebilir.
İran’ın böylesi bir konjonktürde İsrail’le savaşması çatışmayı geleneksel stratejisinin aksine kendi ülkesine taşıması anlamına gelecektir. İsrail de 7 Ekim sonrası Gazze’de yürüttüğü Soykırıma ek olarak Lübnan’ın güneyinde düşük yoğunluklu çatışmada dahi zorlanmakta. İsrail’in bu yorucu sürece ek olarak bölgesel bir savaşa girişmesi, dahası kendini çok daha fazla açık hedef haline getirecektir. Tüm bu tablo bütüncül okunduğunda her iki tarafın da çıkartılacak bölgesel bir “Ortadoğu Savaşı”ndan büyük yıkım ve zarar göreceği açıktır.
Sonuç itibariyle masadaki üç seçenekten Golan ve uzlaşı ihtimalleri öne çıkıyor. Elbette Ortadoğu’da her an her sürprize hazır olma tedirginliği de başka bir gerçek.