Ana SayfaDış HaberSerbestiyet’in Gözünden Suriye-3: Aleviler Suriye’nin asli unsuru, sivillere saldıranlar cezalandırılacak

Serbestiyet’in Gözünden Suriye-3: Aleviler Suriye’nin asli unsuru, sivillere saldıranlar cezalandırılacak

Yeni Şam yönetimine isyan olarak başlayan ancak isyana müdahalenin toplumsal öfke ve intikam saldırılarına dönüşmesi sebebiyle sivil katliamıyla sonuçlanan olayları Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser Ferhan ile konuştuk. Ferhan şahitleri ve mağdurları dinlediklerini suçluların dosyasını yargıya teslim ettiklerini belirtiyor.

Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser Ferhan ile Şam’da görüştük. Ferhan, Mizan Hukuk Araştırmaları ve İnsan Hakları Örgütü kurucularından. Bir hukukçu olarak yıllardır insan hakları savunucusu olarak bir çok konumda Suriye sivil muhalefetinde yer aldı. Kendisi aynı zamanda HTŞ’nin İdlib’deki yönetimine rakip olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) üyesiydi. Yeni Şam yönetiminin Ferhan gibi deneyimli bir hukukçuya Komite’de sorumluluk vermesi objektif bir araştırma adımı olarak okunabilir.

Suriye’nin 8 Aralık 2024 Devrimi’nden bu yana yaşadığı en büyük şiddet olayı 6-8 Mart 2025’te devrik rejim unsurlarının başlattığı isyan ve isyana müdahalenin intikam saldırılarına dönüşmesiydi. Türkiye kamuoyuna tarihsel ve güncel bağlamından kopartılarak sadece “Alevi Katliamı” olarak sunulan olaylarda isyancıların pusuya düşürerek ya da kuşatarak -çoğunu yakarak- katlettiği 238 güvenlik görevlisini ve en az 300 sivilin ardından bölgeye müdahale için akın eden farklı grupların ve isyancıların saldırılarında 1.426 kişi hayatını kaybetti. İsyanın nasıl bir Alevi katliamına dönüştüğünü sebep-sonuç ilişkileri çerçevesindeki bağlamı ise ülkemizde çok az araştırmacı gündeme getirdi.  Dünyadaki insan hakları örgütleri ve Batılı devletlerin baskısı altında kalan yeni yönetim önceki rejimin yaptığının aksine yaşanan olayların üzerini örtmek yerine Gerçekleri Araştırma Komitesi kurarak bmlgeye gönderdi. Suçluları yargı önüne çıkarma sözü verdi. 

Komitenin sözcüsü Yaser Ferhan, “Hiç kimse kanunun üstünde değildir, komite tüm sonuçları onu başlatan kuruma, yani cumhurbaşkanlığına ve yargıya ilettik” diyor.

“Suriye’nin batı kıyısındaki mağdurların yakınlarını dinledik ve davayla ilgili 23 yetkiliyle görüştük. Komitemiz dört ay boyunca yaptığı çalışmalarla birçok önemli gerçeği ortaya çıkardı” diye ekledi. Daha sonra 6 Mart’ta Esad rejiminin kalıntılarının Suriye hükümet güçlerine ağır ve orta silahlarla saldırmaya başladığını, bunun sonucunda Hama, Tartus ve Lazkiye’de 238 Suriyeli asker ve subayın öldüğünü bildirdi.

Sözcü, “Komite, bu suçlarla suçlanan 165 kişiyi tespit etti ve bunların hepsi Esad rejimiyle bağlantılı. Başlangıçta şehirleri kuşattılar ve Suriye’nin batı kıyılarını ülkenin geri kalanından ayırmaya çalıştılar, her şeyi önceden planladılar,” dedi.

Esad’ın kalıntılarının önce evleri arayarak, ardından sivillere yönelik cinsel şiddet eylemleri gerçekleştirerek komplolarını uygulamaya başladıklarını ve 7 Mart’ta çok sayıda vatandaşın evini yaktıklarını açıkladı.

“Bilgi topladıktan sonra militanlar tarafından 1.426 kişinin öldürüldüğünü tespit ettik. Ölenlerin isimleri elimizde ve çoğu sivil” diye sözlerini tamamladı.

Ferhan ülkedeki çatışmanın mezhep temelli değil Esad rejiminin zulümleri ile bu baskılara direnen halk arasında olduğuna dikkati çekiyor. Ülkenin %12’si Alevi/Nusayri (Arap Aleviliği) mezhebine mensup. Esad ailesinin de bu kesimden olması ve özellikle ülkeyi mezhep temelli ayrıştırmaya çalışması devrik rejimin politikalarını tüm Nusayrilere mâl edilmesine yol açıyor.

Ferhan ise muhalif Alevilere dikkati çekerek mezhep temelli tanımlama, intikam düşüncesinin büyük bir yanlış olduğunu ifade ediyor. Yeni yönetimin resmî söylemi de Ferhan’ınki gibi olsa da onyıllardır devrik rejimin baskılarına, katliamlarına maruz kalan Sünni Arap-Türkmen kesimin tabanında genellemeci ve mezhepçi öfke hakim. Şara yömetimi 8 Aralık sonrası genel olarak doğrudan savaş suçu işlememiş rejim unsurlarını da affetmiş olsa da toplumsal öfkeyi dindirmesi için hem zamana hem istikrara ihtiyacı var. Bosna’da, Ruanda’da ve Lübnan’da da benzeri dinsel, etnik katliamların oluşturduğu toplumsal travmaların rehabilite edilmesi gibi Suriye toplumunun da zamana dahası adil bir birlikte yaşam için sağlam bir hukuk sistemine ihtiyacı var.

İşte Ferhan bu bağlamda geçtiğimiz Mart ayında yaşanan olayları Serbestiyet’e değerlendirdi:

İşte Ferhan’ın bize anlattıkları:

Bölgeyi ziyaret ederek Lazkiye hakkında bilgi edindik. Gerçekleri Araştırma Komitesi üyesiyim. Komite, Cumhurbaşkanı’nın kararıyla oluşturuldu.

Komite, 6-8 Mart tarihlerinde Suriye’nin batısında sahil bölgesinde yaşanan olayların ardından, 9 Mart’ta Cumhurbaşkanı’nın kararıyla kuruldu.

Olaylar iki gün sürdü. Farklı kimliklerden silahlı gruplar ve bireyler tarafından sivillere karşı düzenlenen saldırılar oldu. Bu saldırılar başlangıçta güvenlik güçlerine ve sivillere karşı yapıldı.

Esad rejimiyle bağlantılı silahlı gruplar tarafından işlenen saldırıları araştırdık. Ayrıca bu olaylara yol açan toplumsal şartları ve altında yatan nedenleri de tetkik ettik.

Olaylara yol açan toplumsal koşulları ve altında yatan nedenleri inceledik. Komitenin öncelikli görevi gerçekleri ortaya çıkarmak ve tüm bu ihlallerin faillerini ve sorumlularını tespit etmek ve adalete teslim etmekti.

Komite olayların gerçekleştiği yerleri ziyaret ederek çalışmaya başladı. Suriye’nin Sahil bölgesinde ihlallerin gerçekleştiği 33 yeri ziyaret ettik. Alevi mezhebinden mahalli yöneticiler ve dini liderlerin huzurunda kurbanların aileleriyle görüştük

Görüşmelerimizin sonucunda Alevi kesiminden toplamda 1.426 ölüm vakası tespit ettik. Olaylarda öldürülenlerin çoğu sivillerdi ve bazıları daha önce orduda ve güvenlik güçlerinde görev yapmış askerlerdi. Görüştüğümüz Alevi vatandaşlar uzlaşma sağladılar ve komiteyi dışlamadılar. Aralarında genel olarak Esad rejiminin kalıntıları olarak adlandırılan bazı kişiler de vardı.

Olaylar önce güvenlik güçlerine yönelik saldırılarla başladı. Bu saldırılarda 235 asker ve polis şehit edildi. Bu saldırılarda öldürülenler, bu bölgelerin Esad rejiminden kurtarılmasından sonra Suriye hükümeti tarafından atanan kamu güvenlik güçlerinin üyeleriydi. Görevleri, halkı her türlü intikam eyleminden korumaktı. Ancak Esad rejimine bağlı gruplar, -genellikle rejim artıkları olarak anılırlar- Silahlarını teslim etmeyerek Suriye devletine karşı isyan ettiler ve güvenlik güçlerine pusu kurdular. Esad kalıntıları devriyedeki bazı güvenlik güçlerini öldürürken bazılarını da kuşattı ve bu eylemler de olayların patlak vermesine yol açtı.

Her şeyi başlatan kıvılcımı bu terör saldırılarıydı. hükümet yetkilileri isyan hazırlığı için silah depolandığı istihbaratı almışlardı. Ancak Şam yönetimi isyanın bu kadar büyük çaplı olacağını beklemiyordu. Güvenlik güçleri Ceble kırsalındaki Daliya köyünde silah depolayan bir hücrenin istihbaratı aldı.

Bu grupla bağlantılı bir kişiyi takip ettiler. Kim olduğunu biliyorlardı ve onu gözaltına alıp ve sorgulamak istediler. Ancak köyde büyük bir silahlı direnişle karşılaşınca şaşırdılar. Binaların çatılarına keskin nişancılar yerleştirilmişti. Bölgede birbiriyle bağlantılı rejim artığı gruplar organize olmuşlardı. İsyan planının önceden hazırlandığı böylece ortaya çıktı. Komite de bu hazırlıkları tespit etti. Hedefleri Sahil bölgesini Suriye’den izole etmek ve otonom bir yapı kurmaktı. Bu grupların bazıları doğrudan Şam’a askeri darbe girişiminde bulunmayı bazıları da bölgede otonom bir yapı kurmayı hedeflemişti. Bazıları ise bağımsızlık istiyordu, bazıları ise Esad rejimini ve onun yönetimini geri getirmek. Evet bazıları Mahir Esad liderliğinde devrik rejimi yeniden kurmayı hayal ediyorlardı. Dördüncü Tümen’de görev yapmış ve Guta’daki katliamlara karışmış olan Giyas Süleyman Dalla liderliğinde Askeri Konseyi ilan ettiler. Ona “Guta Aslanı” diyorlardı. Giyas Dalla, Şam kırsalında, özellikle Doğu ve Batı Guta’da bir çok savaş suçu işlemişti. ülke dışındaki diğer gruplar ve devrik rejimle bağlantılı olan Şebbiha bu isyanı finanse ediyordu. İsyanı destekleyen ülkeler vardı. Yani, olayların bağlamını ve sırasını takip ederseniz, 6 Mart’ta başladığını görürsünüz. Bunun üzerine kuşatma altında mahsur kalan güvenlik güçleri diğer bölgelerdeki ailelerine yardım çağrıları göndermeye başladılar ve kitlesel gruplar harekete geçti. Bunlar büyük kalabalıklardı. Bu grupların motivasyonlarını irdelemek gerekirse, ama bundan sonra olan şey Suriye devletinin bu bölgedeki kontrolünü kaybetmesiydi. Devlet, bu bölgenin kontrolünü kaybetti çünkü kuvvetleri kuşatılmıştı ve sayıları az sayıdaydı. Kurumlar henüz yeni kuruluş aşamasındaydı, hala yeniydi. İsyanın yaşandığı bölgelerde yeterli sayıda disiplini sağlayacak devlet yetkilisi yoktu.

 Tüm bölgelerden çok sayıda Suriyeli, hükümet güçlerine ek olarak, Esad rejimine karşı savaşan muhalif güçlere ek olarak, hepsi bu bölgeye geldi. Gerçek şu ki isyana müdahale plansız biçimde bir kaosa yola açtı Hükümet kontrolünü kaybetti. 200.000’den fazla kişi bölgeden kaçtı.

Müdahil olanlardan bazıları kuşatma altındaki güvenlik güçlerini kurtarmak gibi haklı nedenlere sahipti. Bazıları ise devleti korumak için vatanseverlikle hareket ediyordu. Bazıları da Esadçılara karşı ise suç işlemek niyetiyle bölgeye geldiler ve yağma yaptılar. Kaosu fırsat bilip insanları öldürdüler, bazıları intikam ve öç alma niyetiyle hareket ettiler.

İntikam almak istiyorlardı çünkü sevdiklerini Esad rejimi ve destekçilerinin elinde kaybetmişlerdi. Akrabaları gözaltında kaybolanlar vardı.

Kaderleri ya varil bombalarıyla ya da hava ve kara saldırılarında öldürülmekti. Kimyasal silahlarla yapılan katliamlar gibi birçok neden vardı ve birçok kişi isyandan dolayı ortaya çıkan kaosu fırsat bilip suç işledi.

Halkın iyiliği için bu beni çok üzdü. Üzüntüm hala devam ediyor ve yaşananlar şu anda bile, hafızamda…

Yani, devrik rejim artıklarıyla hiçbir ilgisi olmayan insanlar bu kargaşada öldürüldü bu nedenle çok üzgünüm… Bu sahneler Suriye insanının ve kamuoyunun vicdanına ağır geldi.

Bu nedenle komite, Suriye hükümetinin desteğiyle, cumhurbaşkanının da desteğiyle çalışmalarına başladı.

İçişleri, Savunma ve Dışişleri bakanları komitenin işlerine hiçbir şekilde müdahale etmedi. Bu bakanlar aynı zamanda komite ile işbirliği yaptı. Komitemiz bağımsızdı ve tarafsız çalıştı. Yetkililerden talep ettiğimiz her şey Örneğin bilgi ve konumlara erişimin kolaylaştırılması da yetkililerce sağlandı. Sonuç olarak, iki şüpheli fail listesi hazırlayabildik.

İlk liste, Esad rejimi artıklarından olup Suriye devletine karşı isyan edenlerin listesi ve esasen yargılanmaktan kaçan, silaha sarılan ve güvenlik güçleri ile ordunun mensuplarını ve sivilleri öldürenler, Esad döneminde de cinayet, nefret ve işkence suçları işleyenleri içeriyor bu liste.

İkinci liste ise 288 kişiden oluşmakta ve bu kişiler Sahil bölgesindeki sivillere karşı cinayet ve işkence suçlarına karışmakla suçlanmaktadır. Toplam şüpheli sayısı 563’tür. Komite, listelerini Suriye Arap Cumhuriyeti Başsavcılığı’na ve nihai raporunu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’ya sundu.

Komite, raporunu sunarak ve ilgili kişileri yargıya sevk ederek çalışmalarını tamamladı. Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara raporu ve ek belgeleri incelediklerini söyledi. ve öğrendik ki bakanlıklar arasında şüphelilerin yakalanması hakkında işbirliği var.

komitenin tavsiyelerini uygulamak için bakanlıkların işbirliği yaptığını ve ayrıca Başsavcı’nın da sürecin işlemesi için işbirliği yaptığını öğrendik.

Bu, soruşturmanın hangi aşamada olduğunu henüz bilmediğimiz anlamına geliyor ama savcılık komitenin kendisine ilettiği dosyalara eklediği tüm isimleri ve kanıtları inceliyor. Yargılama sürecinin biraz zaman alması doğaldır.

Alevilerin Suriye’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamalıyız. Alevileri Esad rejimi ile bütünleştirmiyoruz. Esad rejimi Alevi mezhebini ve ordumuzu sömürdü ve birçok Alevi genci, Esad rejiminin ordusunda ve güvenlik birimlerinde gönüllü olarak görev aldı Çünkü Esad, Suriye toplumunu kasıtlı olarak mezhepçi biçimde bölmek istedi. Esad Aleviliği ve Alevileri kullanıyordu, ama unutmayalım ki birçok Alevi, Esad rejiminin muhalifiydi.

Abdulaziz el-Hayr’ı unutmayalım. Esad rejiminin hapishanelerinde ölen Alevileri unutmayalım. Rejimin önde gelen isimleri Ali Memlük’ü, Cemil Hassan’ı, Abdussalam Mahmud’u ve Mahir Esad’ın işlediği suçları dünyaya duyuran (Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi’nin Başkanı) Mazen Derviş’i unutmayalım. Beşşar Esad’ı Avrupa mahkemelerinde mahkum ettiren Hanadi Zahalout’u unutmayalım o da Alevidir.

Alevi muhalif olan Cemal Süleyman ve Esad rejimine karşı çıkan diğer Alevi isimler gibi birçok ismi unutmayalım. Bu nedenle, Aleviliği sömüren Esad rejimi ile ve Suriye’yi iç savaş, iç çatışma ve mezhep çatışmalarıyla dolu bir ülkeye dönüştürmek isteyen Esad rejimi ile aslında kendi çevrelerinde ona karşı çıkamayan Alevi muhalifler arasında ayrım yapıyoruz. Dürzilerden Arap aşiretlerinden Sünnilerden de Esad rejimini destekleyen birçok insan vardı.

Bu nedenle, Suriye’deki sorun gerçekten kimliği fark etmeksizin çıkarları gereği destekleyenlerinin olduğu zalim bir rejim ile tüm Suriye bileşenlerini içeren ve meşru haklarını talep eden halk arasındaydı. Bu arka plan, görmezden gelemeyeceğimiz tarihsel dönemlere atıfta bulunmaktadır. İlk olarak, 14 yıl boyunca halkın maruz kaldığı yaygın insan hakları ihlalleri ve savaş suçları ve insanlığa karşı suç teşkil eden eylemler var. Suriye’nin tüm bölgelerinde halk bu eylemlerin mağduru, kurbanı olmuştur.

Esad rejimi tarafından katledilen şehitlerin sayısı yüzbinlerce, neredeyse bir milyona yakın.

Ayrıca, evlerinden göç etmek zorunda kalan 14 milyondan fazla insan var ve bu evlerin bazıları tamamen yıkılmış durumda. Bazılarının mülkleri ise yağmalanmış durumda. İşkencelerden haopishanelerden sağ kurtulanların sayısı bir buçuk milyonu aşmaktadır Ayrıca kayıpların aileleri hakkında konuştuğumuzda, şu anda bile 100.000’den fazlasının akıbeti bilinmiyor.

Yani Esad rejimi tarafından tutuklandılar ve kimse öldürüldüklerini, hayatta olup olmadıklarını veya öldüklerini bilmiyor. Anneler ve aileler hala haber bekliyor…

Cesetlerinin nerede olduğunu bilmiyorlar. Öldürüldüklerini veya nasıl öldürüldüklerini kesin olarak bilmiyorlar. Hala umutla yaşıyorlar ve bu insani trajedi Suriyeliler üzerinde çok  ağır bir yük, travma oluşturuyor… Bu toplumsal travma da bazı insanları intikam eylemlerine itmiştir, yani biz intikam eylemlerini önlemek için çözüm bulmalıyız.

Bu çözüm de sadece hesap verebilirliktir. Ancak adil yargılamalar ile  insanların kalplerini sakinleştirebilir. Ülkedeki tüm toplumsal kesimlerden bahsettiğimizde, zulüm, acımasız işkence, kadınlara tecavüz, erkeklere saldırı, çocukların ortadan kaldırılması, kimyasal silahlı katliamlar ve varil bombaları akla geliyor.

Bu kitle imha silahları, dünyanın hiçbir toplumunda kolayca unutulmaz ama Suriyeliler bu konuda bir örnek oluşturdu. İlk başta, bu bölgeler kurtarıldığında ve onları kurtaran güçler buralara girdiğinde olağanüstü bir örneklik gösterildi.

Esad rejimine direnen Suriye Milli Ordusu, HTŞ, İdlib ve Halep kırsalında bulunan diğer güçler ile onlara katılan Suriye halkının evlatları Suriye halkı çok iyi bir model sergiledi. Saldırganlığı Caydırma Operasyonu Odası liderliğinin açıkladığı gibi Devrim şiddet içermiyordu. Bu bölgeler kurtarıldı ve hiçbir intikam eylemi yapılmadı. Oysa bu yedi ilin halkı yas tutuyordu. Bu bölgeleri kurtaran kurtarıcılar çoğunlukla aile üyelerini kaybetmişlerdi. Bununla birlikte, bölgeyi kurtardıklarında intikam eylemlerinde bulunmadılar ve Alevilerin yaşadığı bir bölge olan Suriye sahiline girdiklerinde Şam’a girdiklerinde intikam eylemleri gerçekleştirmediler. Bu bölgeler arasında Mezze, eş-Şehr ve diğer birçok bölge gibi Suriye’deki Alevilerin yaşadığı bütün mahalleler var. Kimse zarar görmedi, hatta Hedefe konan sadece Esad rejimine bağlı gruplardı ve bu insanlar adalet için aranıyorlardı. Aranıyorlardı çünkü hapishanelerde insanlara işkence etmişlerdi, buna şahit olduk. İşkence, hukuku çiğnemek için planlar yapan bu insanların işledikleri zulümlerin sadece küçük bir kısmıydı.

Birlikte çalışmaya başladılar ve İran onları destekledi. Rusya da ilk gün isyancılara mühimmat sağladı. Bu durum toplumsal öfkeyi arttırdı. Kesinlikle kınanması gereken suçlar işlendi. Alevîlere yönelik  güvence verilmesinin en büyük kanıtı, Suriye devleti ve Suriye halkının bu eylemlere karşı net tavır almasıdır.

Bazıları kaos nedeniyle meydana gelen, bazıları ise bu kaosu istismar etmek isteyen profesyonel suçlular tarafından işlenen suçlardı. Bazıları intikam eylemleri için, daha önce de belirttiğim gibi kuşatılmış olanları kurtarmak için bölgeye akın etti. Ancak bu durum düşmanca eylemlere dönüştü. Oysa Esad rejimiyle bağlantılı olan Aleviler isyan etmişti, Esad rejimini reddeden Aleviler değil.

Esad rejimini reddeden Aleviler isyandan sorumlu tutulamaz. Suriye’deki Alevi toplumu genel olarak değişimi istiyor. Esad rejiminin kendilerini sömürdüğünü ve aşırı yoksulluk içinde bıraktığını biliyorlar. O bölgeye giderseniz, hiçbir hizmet tesisi olmadığını göreceksiniz. Esad rejimi orada hiçbir şey inşa etmedi, Yani, çocuklarının çalışabileceği bir fabrika bile kurmadı. Orada hiçbir turistik tesis inşa edilmemiştir, oysa ki çok güzel bölgeler olmasına rağmen, yani Türkiye sınırına komşu ve bizim turizm, yatırım, sanayi ve ticari projelerle bir cennete dönüştürmeyi planladığımız bölgelere tek bir çivi çakmadı. Esad rejimi Alevileri yoksulluk içinde bıraktı. Devrik rejim Suriye’nin tüm milli servetini yağmalayıp ülkeden dışarı çıkardı, böylece geriye hiçbir şey kalmadı.

Bu yüzden Aleviler de Esad’ın mağdur ettiği bir kesim. Alevi vatandaşlarımız güvenlik güçlerine ve orduya gönüllü olarak katılmalılar. Suriye’deki Aleviler Esad rejiminden bıktılar ve değişimi destekliyorlar. Esad rejimiyle bağlantılı olan ve hala değişimi kabul etmeyenlere karşı Şam’ın yanındalar.

Devrik rejim yanlısı silahlı gruplar Suriye’de Arap Aleviler, Sünniler ve Suriye halkının tüm bileşenleri için bir tehdit oluşturmaktadır ve kalıcı bir barış inşa etmek için bunlar adalete teslim edilmelidir.

Batı Suriye’deki şiddetten kaçan Alevi Suriyeliler, 11 Mart 2025’te Lübnan’ın Akkar kentinde Alevi azınlık mensuplarına yönelik toplu katliamların bildirilmesinin ardından Nahr El Kebir Nehri’ni geçiyorlar. REUTERS

- Advertisment -