Netflix’in Bad Surgeon: Love Under the Knife isimli belgeselinden sonra cerrah Paolo Macchiarini ve kurbanları tekrar konuşulmaya başlandı.
Belgeselde Macchiarini’nin çeşitli ülkelerden hastalarına soluk borusu nakli yapmasını ve nakil sonrasında hastalarının yaşadığı eziyet anlatılıyor.
Macchiarini hastalardan aldığı kök hücreyle aşılanmış soluk borularını hastalara nakil ediyordu. Hastalar arasında 2 yaşında doğuştan soluk borusu olmayan bir bebek, kanser hastası ve 6 aylık ömrü kaldığı söylenen genç bir baba, Türkiye’den soluk borusu delinmiş olarak gelen Yeşim Çetir de vardı.
Bu hastalarda tedavi başarısız olmasına rağmen Macchiarini tedavisinde ısrarcı olmaya devam ediyor, başarısızlığı hastaların kendi komplikasyonlarına bağlı tutuyor ve tedaviyi görece daha sağlıklı kişiler üzerinde denemeye de devam ediyordu. Ama sağlıklı hastalar üzerinde de sonuç aynıydı.
Bu hastalardan Yulia isimli kadın operasyondan kısa bir süre sonra içinin çürümeye başladığını, sesini kaybettiğini, korkunç günler geçirdiğini yazmış sonrasında ise diğer hastalarla aynı sonu yaşamıştı.
Belgeselde Paolo Macchiarini’nin paralel bir şekilde bir yandan hayatına giren kadınları bir yandan da hasta ve hasta yakınlarını kandırması anlatılıyor.
Macchiarini hayatındaki kadınları Clintonların, Obamaların, Papa’nın doktoru olduğu yalanlarıyla kandırıyor, lüks yaşamıyla gözlerini boyuyor, yalanları açığa çıkmaya başlayınca da CIA ajanı olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gidiyor.
Macchiarini’nin iş arkadaşları da aynı şekilde kendilerini kandırılmış hissediyor.
Son derece başarılı bir cerrah olduğu için ilk başlarda kendisine sonsuz bir güven duyuyorlar. Fakat nakil yapılan hastaların teker teker ölmeye başlamasıyla bazı noktaları sorgulamaya başlıyorlar ve Macchiarini’yi ihbar etmeye ikna oluyorlar.
Tıp etiğine göre yapılması gereken bir tedaviyi önce hayvanlar üzerinde denemek iken Macchiarini bu aşamayı atlamış direkt insanları kobay olarak kullanmıştı. Bunu yaparken de hasta ve hasta yakınlarına domuzlar üzerinde deney yaptığına dair yalan söylemişti.
Peki kimdi Paolo Macchiarini?
Paolo Macchiarini İtalya’daki Pisa Üniversitesi’nden tıp diplomasını aldıktan sonra göğüs cerrahi alanında uzmanlaşan oldukça başarılı bir doktordu. İsveç’te bulunan dünyanın en prestijli kliniklerinden Karolinska Enstitüsü’nde Göğüs Cerrahisi Bölümü’nde çalışmaya başlamıştı. Bu enstitünün en önemli özelliği tıp alanında adeta Nobel Ödülleri’ne ev sahipliği yapıyor olmasıydı.
Macchiarini rejeneratif tıp alanında çalışmalar yapıyordu ve hastalara kendi kök hücreleriyle aşılanmış sentetik soluk borusu nakletmeyi gündemine almıştı. İlk kez 2008 yılında Barselonalı Claudia Castillo için yeni bir soluk borusu geliştirdiğini söylemişti. Macchiarini’nin bu çalışmaları dünya çapında yankı uyandırmış hatta Nobel Ödülü alacağına kesin gözle bakılmaya başlanmıştı.
Macchiarini kendine o kadar güveniyordu ki bir hastasına ellerini göstererek “Tanrı diye bir şey yok, Tanrı bunlar” demişti. Fakat bir sorun vardı ki Macchiarini’nin hastaları ameliyatlardan bir süre sonra kötüleşiyor, inanılmaz acılar çekmeye başlıyor ve çeşitli komplikasyonlarla hayatlarını kaybediyorlardı.
Bu hastalardan biri de Türkiye’den İsveç’e tedavi olmak için giden genç kız Yeşim Çetir’di. Hatta belgeselde iddia edilene göre, Yeşim’i İsveç’te ameliyat olmaya bir Türkiye ziyaretinde Macchiarini ikna etmişti.
Yeşim Çetir: “4 yıldır cehennem azabı çekiyorum. Bana çektirmedikleri acı kalmadı“
Yeşim Çetir, 2012 yılında Türkiye’de avuçlarındaki fazla terlemeden dolayı ter bezlerinin alınması için ameliyata alınmıştı. Ameliyat olduğu esnada soluk borusu delinmişti. Sonrasında tedavi edilemeyince Sağlık Bakanlığı’nın da yüklü maddi desteğiyle Karolinska Enstitüsü’ne gönderilmiş ve bu şekilde Macchiarini’nin hastası olmuştu. Macchiarini, Yeşim Çetir’e yapay nefes borusu nakli yaptı ve Yeşim’in kabus dolu günleri başladı.
Nakilden sonra Yeşim iyileşemedi. 4,5 sene yoğun bakımda kaldı ve 100’ün üzerinde operasyon geçirdi. Bu 4,5 senenin 1,5 senesi ABD’de başka bir klinikte geçti.
Yeşim’in tüm bu süreçte yanında babası Hayrullah Çetir vardı. Hayrullah Çetir operasyonların ayrıntılarını, Yeşim’in yaşadığı zorlukları, Macchiarini’ye dair şüphelerini adım adım Twitter hesabından da paylaştı.
Macchiarini’nin Yeşim’e yaptığı soluk borusu nakillerinden sonra 29 Aralık 2014 tarihinde Hayrullah Çetir şu satırları yazmış:
“İtalyan doktor Paolo Macchiarini bizi Türkiye’den İsveç’e Karolinska hastanesine getirdi. 1 yıl arayla 2 tane nakil ameliyatı yaptı. Bu ameliyatlardan sonra hastayı takip etmedi ve İsveç’e gelmedi. Paolo’nun yaptığı ameliyatın tıbben ne kadar etik bir ameliyat olduğu konusunda tereddütlerim var. Kızımın deneme tahtası haline getirilmiş olmasından şüpheleniyorum.”
Devam eden süreçte de Yeşim’in de şu satırları yazdığını görebiliyoruz:
“4 yıldır cehennem azabı çekiyorum. Bana çektirmedikleri acı kalmadı. Artık birinin buna dur demesi gerekiyor. Bu şekilde yaşamak istemiyorum.”
Bad Surgeon: Love Under The Knife belgeselinde Macchiarini ile çalışan doktorlar Yeşim’in ne kadar acı çektiğini anlatırken, ölüm haberini aldıklarında adeta rahatladıklarını belirtiyorlar. Baba Hayrullah Çetir ise Yeşim’den yaklaşık bir yıl sonra kanserden vefat etmiş.
Peki yaptıkları karşısında Macchiarini’ye ne oldu?
Macchiarini’nin soluk borusu nakli yaptığı en az 8 hastanın 7’si hayatını kaybetti. Hastalardan hayatta kalan tek kişi de plastik nefes borusunu çıkarttırmıştı. İş arkadaşlarının yapımcı Bosse Lindquist ile işbirliği yapmasından sonra yayınlanan belgeselle Macchiarini nin kariyeri düşüşe geçti. Suçlamalardan sonra Karolinska Enstitüsü yönetimi istifa etti.
Macchiarini’ye üç hastası üzerinden ağır saldırı suçlaması getirildi: Andemariam Beyene, Christopher Lyles ve Yeşim Çetin. Macchiarini üç suçlamanın ikisinden aklandı. Beraatine hastaların zaten ölüme mahkum olması gerekçe gösterildi. Yeşim Çetir vakasında ise adam yaralamaktan suçlu bulundu. İki yıl şartlı tahliye aldı. Karara itiraz etti.
2023 yılında ise ağırlaştırılmış saldırıdan suçlu bulundu 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Hastaların çekebilecekleri acıların ve uğrayabilecekleri zararın Macchiarini’nin bilgisi dahilinde olduğuna ve işe yaramasını ummuş olsa da riskleri görmezden geldiğine, üç ameliyatın da gereksiz olduğuna hükmedildi.
Macchierini tüm suistimal iddialarını yalanlamaya devam ediyor.