Hindistan’ın Dharamshala kentinde toplanan dini liderlere hitaben konuşan Dalai Lama, “Dalai Lama kurumu devam edecek” dedi. Nobel Barış Ödüllü lider, Tibetli Budistlerden ve halktan gelen talepler doğrultusunda bu kararı aldığını belirtti.
Dalai Lama, gelecekteki halefinin tanınması sürecinde sadece Gaden Phodrang Vakfı’nın yetkili olduğunu vurgulayarak, “Bu konuda başka hiçbir makamın müdahale etme hakkı yoktur,” dedi. Reenkarnasyon sürecinin geçmiş geleneklere uygun olarak yürütüleceğini de sözlerine ekledi, ancak sürecin detaylarına dair bilgi vermedi.
Çin ile Yeni Bir Kriz Kapıda
Dalai Lama’nın bu çıkışı, Çin’in Tibet üzerindeki etkisini artırma çabalarıyla doğrudan çelişiyor. Pekin yönetimi, Dalai Lama’nın reenkarnasyonunun Çin yasalarına uygun şekilde, Çin topraklarında gerçekleşmesi gerektiğini savunuyor ve bu süreci yalnızca merkezi hükümetin onaylayabileceğini ileri sürüyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Dalai Lama’nın açıklamasının ardından yaptığı yorumda bu duruşunu yineledi. Ancak Dalai Lama, mart ayında yayımlanan “Voice for the Voiceless” (Sessizlerin Sesi) adlı anı kitabında, halefinin Çin dışında, “özgür dünyada” doğacağını net bir şekilde ifade etmişti.
Bu durum, yakın gelecekte iki ayrı Dalai Lama’nın ortaya çıkması ihtimalini doğuruyor: Biri mevcut Dalai Lama’nın öngördüğü şekilde seçilecek, diğeri ise Pekin yönetiminin onayladığı isim olacak.
“Çin’in Atayacağı Aday Geçersizdir”
Dalai Lama’nın ofisinden üst düzey yetkili Samdhong Rinpoche, reenkarnasyon sürecine dair daha fazla bilginin, yalnızca halef belirleme zamanı geldiğinde kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.
Dharamshala’daki 15. Tibet Dini Konferansı’na katılan liderler, yayımladıkları bir bildiride Çin’in dini gelenekleri siyasileştirmesini kınayarak, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin reenkarnasyon meselesini politik çıkarları için kullanmasını şiddetle reddediyoruz ve böyle bir süreci asla kabul etmeyeceğiz,” ifadelerine yer verdi.
Dalai Lama, uzun süredir Çin’in Budist reenkarnasyon sistemi üzerindeki etkisini sınırlamak için çaba gösteriyor. 1995’te, Budizm’in ikinci en önemli figürü olan Panchen Lama’nın reenkarnasyonu konusunda yaşanan kriz hâlâ hafızalarda. O dönemde Dalai Lama’nın belirlediği altı yaşındaki çocuk kaybolmuş, Çin ise kendi seçtiği adayı atamıştı.
Orta Yol Stratejisi ve Simgesel Mücadele
1959 yılında Çin’e karşı başarısız bir ayaklanmanın ardından Hindistan’a sığınan 14. Dalai Lama, o tarihten bu yana Dharamshala’da sürgündeki Tibet Hükümeti’ni yönetiyor. Çin’in “tehlikeli ayrılıkçı” olarak nitelediği lider, 1980’lerden bu yana tam bağımsızlık yerine, Tibet’e kültürel ve dini özerklik tanınmasını savunuyor. Bu yaklaşımı “Orta Yol” stratejisi olarak biliniyor ve uluslararası toplumda büyük takdir topluyor.