Trump, “Yasalara uygun oyları sayarsanız kolayca kazanırım” diyerek, mektupla verilen oylarda sahtekarlık yapıldığını öne sürdü. Ancak mektupla yapılan yolsuzluğun nasıl gerçekleştiğine ilişkin, temeli olan kanıtlar sunmadı.
Bazı oyların “geç geldiğini” öne süren Trump, bunların sayımının durdurulması talebini yineledi ve “Mektup sistemi hakkında uzun süredir konuşuyorum. Bu yozlaşmış bir sistem” dedi.
Trump’ın basın toplantısında dile getirdiği iki temel suçlamayı, BBC Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher değerlendirdi.
İddialar ve bu iddialara yanıtlar
Donald Trump’ın, mektupla gelen oyların sayımı ile Biden’ın “mucizevi şekilde” öne geçtiği yönündeki iddiası:
“Yasalara uygun oyları sayarsanız kolayca kazanıyorum. Yasalara uygun olmayan oyların sayılması halinde, onlar seçimleri bizden çalmaya çalışabilir. Eğer sonradan gelen oylara bakarsak… Bunları çok yakından inceliyoruz. Ama çok sayıda oy geç geldi. Başkanlık yarışında, sonucu belirlenmemiş birkaç eyalet kaldı. Bu eyaletlerdeki seçim komisyonlarının tamamı Demokratlar tarafından yönetiliyor. Tüm kilit noktalarda, büyük farklarla kazanıyorduk. Sonra sayılarımız, mucizevi bir şekilde azalmaya başladı. Gizli bir şekilde.”
BBC Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher ise bu iddiaları şöyle değerlendirdi:
“Bunun nedeni, Demokratların öncelikli olarak mektupla oy vermiş olması. Birçok kilit eyalette; Michigan, Wisconsin, Pennsylvania gibi eyaletlerde, mektupla verilen oyların sayımına ancak sandıklar kapandıktan sonra başlandı. Bu basit gerçekten yola çıkarsak, sandıkta kullanılan oylar Trump’ı öne geçirdi, eyaletler mektupla verilen oyları saymaya başladıkça Joe Biden arayı kapatmaya başladı. Mektupla verilen tüm oyların önceden sayıldığı Florida’ya baktığımızda ise, Biden başta öndeydi, bu kez geriden gelerek yakalayan Trump oldu. Trump bunu seçim sahtekarlığı olarak göstermeye çalışıyor ama aslında bu seçim sisteminin işleyiş biçimi.”
Donald Trump, oy sayımını gözlemlemeye izin verilmediği ve bunu mahkemeye götürdükleri iddiasıyla ilgili de şunları söyledi:
“Yasal konumdaki gözlemcilerimize de izin vermediler ve biz bazı durumlarda mahkemeye başvurduk. Gözlemcileri içeri sokmayı başardık ama bu kez de onları 20, 30, 40, 50 metre uzakta tuttular. Binanın içindeki insanları, binanın dışından gözlemlemek durumunda kaldılar.”
BBC Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher, Trump’ın bu iddiasıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu da temelli ve doğru bir iddia değil. İçeride izin verilmiş gözlemciler vardı. Cumhuriyetçilerin istediği, daha fazla gözlemcinin daha yakında olmasıydı. Örneğin Detroit’teki oy sayım merkezinde, iki tarafa da 134 gözlemci izni verildi. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler burada daha fazla gözlemci istedi. 200 kadar… Ama şehir yönetimi buna izin vermedi. Burada camlara dayanarak, bina içine bakmaya çalışanlar oldu. Bu nedenle burada camlara kağıtlar yapıştırıldı.”
Trump’ın basın toplantısında NBC yayını kesti
Donald Trump, seçime “büyük şirketlerin, teknoloji şirketlerinin ve büyük medya kuruluşların” müdahale ettiğini de öne sürdü; isim vermedi.
Açıklamalarının devamında, anket şirketlerinin bilerek yanlış sonuçlar açıkladığını öne sürdü. Bunun, Cumhuriyetçileri sandıktan soğutma, Biden’ın seçim kampanyasına ivme verme amacı taşıdığını iddia etti.
Biden’ın maddi destekçilerinin Wall Street bankacıları olduğunu savunan Trump, kendi destekçileri arasında ise polis memurları ve çiftçileri saydı, sıradan insanların kampanyasına bağış yaptığını söyledi.
Trump’ın basın toplantısında seçimde sahtekarlık yapıldığı yönündeki temelsiz iddiaları ortaya atmaya başlamasıyla birlikte ABD’li NBC ve ABC televizyonları yayının sesini kesti. ABD’nin en çok satan gazelerinden USA Today de internet sitesindeki canlı yayını durdurdu.
NBC’den Brian Williams o anlarda, “Kendimizi yine, ABD Başkanı’nı sadece kestiğimiz değil, aynı zamanda düzelttiğimiz, olağandışı durumda bulduk” dedi.
Kaynak: BBC Türkçe