İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün gece (12 Aralık) TBMM’de bütçe görüşmeleri kapsamında yaptığı konuşmada, önündeki kâğıttan okuyarak, yani önceden planlı bir şekilde Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ne ‘Gelecek’ ve ‘Deva’ kelimelerini kullanarak sataştı. Bu, iktidar cephesinde iki partinin adı anılarak yapılan ilk polemik oldu.
Soylu şöyle dedi:
“Nereden zuhur ettiği belli olmayan dünün acizlerinin yeni partilerinin karşı mahalleye yaranmak için yaptıkları açıklamalar, yargıya sopa diyerek itibarsızlaştırma çalışmaları bize sökmez. Onlardan PKK’ya ne deva olur ne de gelecek.”
Soylu, ses tonunda deva ve gelecek kelimelerine özellikle vurgu yaptı.
Bakan Süleyman Soylu’nun bu açık polemik davetine Gelecek ve DEVA partilerinden cevap gecikmedi.
Soylu’ya Fouché benzetmesi
DEVA Partisi İstanbul milletvekili ve partinin genel başkan yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Soylu’ya cevap verirken onu, Fransız Devrimi ve sonrasındaki çalkantılı süreçte hangi iktidar gelirse onun yanında yer alan ve her seferinde ‘en şahin’ pozisyonuna bürünen Joseph Fouché’ye benzetti. Yeneroğlu, sosyal medya paylaşımında şöyle dedi:
“Seçimleri kazanmak için terör örgütü liderinin mektubundan medet uman, Napolyon’un kullanışlı bakanı Joseph Fouché miydi?
“Onun kavgası artık Napolyon ile. Alkışlayanları sayarak Napolyon düşünsün. Ahlâksız popülist siyaset bizim kalibremizin çok altında, oraya inmeyiz. Bağırtı ile taht kavgasına meze arıyor. Terörle mücadelemizi de şehitlerimizi de araçsallaştırıyor.
“Çıldırsa da demokrasiyi konuşacağız. Çıldırsa da hukuk devletini konuşacağız. Çıldırsa da açlığı konuşacağız. Gündemimiz yasaklar, yolsuzluklar, yoksullar! Önerimiz çözümler!”
“Bizden terör örgütüne ne deva olur ne gelecek”
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da Soylu’ya sosyal medya hesabından cevap verdi:
“El-Hak doğru söylüyor. Bizden terör örgütlerine ne deva olur ne de bir gelecek. Hattâ bizler terör örgütü elebaşına seçim kazanmak için mektup da yazdırmayız, onları TRT ekranlarına çıkartıp iktidar partisine destek de istemeyiz.
“Hattâ bizler dün, senden hesap sormazsam, seni yüce divana göndermezsem namerdim dedikten, bir istifayı bile kendi iradesi ile beceremeyip eline yüzüne bulaştırdıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi milletin karşısına da çıkamayız.”