Türkiye’nin dış dünyayı takip etmekten çok kendi içine döndüğü günlerden geçiyoruz. Avrupa’nın ortasındaki Avusturya’dan, sıra dışı olayların yaşandığı bir ülkeden söz etmek istiyorum.
Avusturya, uzaktan kolay anlaşılmayan özellikleri olan, biraz kapalı kutu bir ülke. Siyaset dünyalarını, karmaşık ilişki zincirleri içeren bir tarikata benzetmek de mümkün. İşte bu karmaşık ilişki zincirleri içine dudak emojileri de girince, işler iyice karıştı.
Normalleşme
Şunu da belirtelim: Avusturya’nın durumu şu günlerde -bu konu haricinde- normalleşiyor. Salgın önlemleri hafifletiliyor. Bununla birlikte, Başbakan Kurz’un popülerliği, çeşitli tartışmalardan ötürü, bir miktar azalmış durumda. 19 Mayıs’ta, oteller, kafeler, restoranlar, spor merkezleri açılıyor. 26 Mayıs’ta, Viyana’da tiyatro sezonu da başlayacak. Avusturya genelinde, aşılanmış, hastalığı atlatmış veya negatif test raporuna sahip kişilerin özgürlükleri genişletilecek. Haziran’da, Viyana’da açık hava pop festivali ve film festivali düzenlenecek.
Şimdi de anormal gelişmelere bakalım: Avusturya şu an bir chat skandalının tam ortasında. Varlık fonu yöneticisi Thomas Schmid’in özel yazışmalarının ortalığa dökülmesi ve haber siteleri tarafından gündeme alınmasıyla birlikte, ülke karıştı.
Liberallerden suç duyurusu
Bu chat skandalı nedeniyle, Avusturya liberallerinin lideri Beate Meinl-Reisinger, Başbakan (şansölye) Kurz hakkında, yalancılık gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu ve Thomas Schmid’i istifaya çağırdı. Thomas Schmid, suçlamalardan sonra, varlık fonundaki görevini 2022 yılında bırakacağını açıkladı.
Schmid, geçmişte, dönemin Avusturya finans bakanı Löger’in genel sekreterliğini yapmış bir bürokrat. Schmid’in skandala yol açan özel yazışmalarını inceleyenler, finans bakanından alaycı dille bahsettiği ve kendini bakanlıktaki asıl güçlü adam olarak gördüğünü belirtiyorlar. Schmid’in, bunların yanısıra, yabancı düşmanlığı içeren yazışmaları var. Şu an 26 milyar Euro’luk bir fonu yöneten Schmid’in, yılda 400.000 ile 610.000 Euro arasında bir kazancının olduğu biliniyor…
Dudak emojisi
Schmid’in, “Bussi aufs Bauchi” (göbeğinden öperim?) gibi ciddiyetsiz ifadeler ve Taylandlı bir kadından bahsedilen ilginç bölümler de içeren chat’lerinin açığa dökülmesi, Avusturya’yı değişik bir ruh haline soktu. Başbakan Kurz’un, varlık fonu başkanı Schmid’e dudak emojisi yollayarak “istediğin her şeyi zaten alıyorsun” dediği chat görüntüsü, Alman ZDF televizyonu tarafından yayınlandı. Avusturya TV kanalları, bu görüntülere yer vermediler. ZDF’de yayınlanan programda, Kurz’un pandemi ve ekonomi konusundaki başarısızlığına ve Covid aşılarının Avrupa’daki dağıtımına dair tutarsız ve çelişkili yaklaşımlarına da dikkat çekildi.
Katolik kilisesi
Almanya dışındaki ülkeler olayları pek takip etmese de, son chat skandalını, Avusturya’nın “küçük çaplı Wikileaks”i veya -başka açıdan bakarsak- “küçük çaplı Susurluk”u olarak yorumlamak mümkün. Ortaya dökülenlerden sonra, -sağcı/milliyetçi kişiliğiyle tanınan- Başbakan Kurz katolik kilisesiyle de ters düştü.
Chat’lerden, Thomas Schmid’in, Öbag’ın (yani varlık fonunun) merkezini daha ‘havalı’ bir yere taşımaya çalışan lüks meraklısı biri olduğu ve sekreterine erkeklere kırıtarak işlerini halletmesi yönünde tavsiyelerde bulunduğu ortaya çıkıyor.
Yaklaşık 3,5 senedir (başbakanlıktan ayrıldığı küçük süreyi saymazsak) Avusturya’yı yönetmekte olan Sebastian Kurz, 35 yaşında. Başbakanlığı bırakması gündeme geldiğinde, bazı (genç) insanlar, sanki bir lise mezuniyet kutlaması yaparcasına toplanıp “Steh auf für Sebastian!” (“Sebastian için ayağa kalk!”) diyerek kısmen destekleyici kısmen ironik tınılı bir şarkı söylemiş ve tv’ler bunu yayınlamıştı.
Haber siteleri
Avusturya Piskoposlar Konferansı Genel Sekreteri Peter Schipka, katolik kilisesiyle ilgili ortaya dökülen yazışmalardan sonra hükümete olan güvenlerinin sarsıldığını ifade etti. Avusturya’nın ana akım medyası chat skandalını örtbas etmeye çalışsa da, Avusturya haber sitelerini dikkatle incelediğinizde karşınıza birçok irdeleyici yazı çıkıyor.
Gernot Blümel
Başbakan Kurz ve Finans Bakanı Gernot Blümel’in, Thomas Schmid’le görüşmediklerini iddia etmelerine rağmen görüştükleri ortaya çıktı. Chat kayıtlarına göre, Başbakan Sebastian Kurz, Thomas Schmid’i; kilise yöneticilerini vergi ayrıcalıklarını iptal etmekle tehdit etmesi için, Katolik Kilisesi’ne göndermiş.
Banliyö kadınları
Skandalın içinde birbirinden tuhaf konular var. Thomas Schmid’in chat yazışmalarındaki kadınlara yönelik ifadeler ilginç. “Bu kadınlar, bakanlar kurulumuzu ‘telenovela’ya (Latinamerika dizisine) çeviriyorlar” demiş. Ayrıca, bakanlar kurulundaki kadınların davranışlarını “Vorstadtweiber” adlı bir Avusturya dizisindeki kadınların davranışlarına benzetmiş. “Vorstadtweiber” sözcüğünü Türkçeye “banliyö kadınları” veya “banliyö karıları” şeklinde aktarmak mümkün. Tabii burada banliyöden kasıt, yoksul göçmenlerin yaşadığı banliyöler değil, Viyana çevresindeki lüks banliyöler.
Desperate Housewives
Bu dizi, “Desperate Housewives” dizisinin Avusturya uyarlaması olmakla birlikte özgün de bir dizi. Avusturya’nın zengin/elit kesimiyle dalga geçen dizi, sadece Avusturya’daki bir kesim kadının yaşamını değil, ülkedeki yolsuzluk sorununu da işliyor. Avusturya siyasetindeki kadın varlığından çok hoşnut görünmeyen Thomas Schmid, siyasetteki kadın kotasına küfür ediyor. Savunma bakanı Klaudia Tanner ile turizm ve tarımdan sorumlu bakan Elisabeth Köstinger’i hedef aldığını düşünmek mümkün. Schmid, “bitchfight” (“kaltaklar arası kavga”) gibi sözcükler de kullanıyor.
Kumar
Chat skandalının bir diğer ayağını, kumar oluşturuyor: Bu ayak, yakın dönem Avusturya siyasetinin en karmaşık ve entrikalı hikâyelerinden olan “Casino-Causa”ya uzanıyor. 2019 yılından beri soruşturulan bu kumarhane skandalında, Avusturya devletinden birçok önemli ismin yolsuzluğa karışmış olduğu tahmin ediliyor. Bu olayda da suçlanan kişilerden biri, Thomas Schmid.
Ibizagate
2019’da, Ibiza adasındaki bir villada gizli çekilen video görüntüleri sayesinde, başbakan yardımcısı Heinz Strache’nin, yatırımcı olduğunu iddia eden Rus bir kadına, parlamento seçimlerinde kendilerine maddi destek sağlamaları karşılığında kamu ihalelerinde kolaylık vaadinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Chat’lerde bu konu da var.
Değişen iletişim kültürü
Chat’lerde olgun sayılabilecek yaşlardaki ve önemli konumlardaki siyasetçilerin (gerçi ülkenin başbakanı zaten genç, bu da ayrı bir konu) emojilerle dolu, kişisel, çocuksu, duygularını dışa vuran bir dil kullanmaları ilginç bulunuyor. “İletişim kültürü değişti” deniliyor. Öte yandan, başka kavramlar ve meseleler de gündeme geliyor. Chat yazışmalarının, ülkedeki liyakatsizliği ortaya çıkardığı sonucuna varanlar var. Avusturya Almancasındaki, bizdeki “kadrolaşma”, “liyakatsizlik”, “torpil” gibi kavramları çağrıştıran kavramlara göz atalım.
İltimas ve kayırma
Örneğin Postenschacher… Bizdeki “liyakatsizlik” ve “adam kayırmacılık” gibi kavramlara yakın düşen bu sözcük, Avusturya kültüründe önemlidir. “Günstlingswirtschaft” (iltimaslılar ekonomisi) da bu bağlamda incelenmeye değer bir kavram. Avusturya’nın zaman zaman “istifa kültürü olmayan ülke” olarak tanımlandığını da belirtelim.
Schmid’in istifasını talep eden liberal Neos partisi, iltimas ve kayırmaya dayalı ekonomi sistemini, online olarak protesto ediyor. Şuradan inceleyebilirsiniz:
https://www.neos.eu/postenschacher
Anaokulu tarzı yönetim
Haber sitelerinde, birçok Avusturyalının, ortaya dökülenlerden utanç duyduğunu ve ülkenin üst düzey bürokratlarının ve başbakanının son derece laubali bir iletişim içinde olmasına üzüldüğünü görüyoruz. “Devlet varlıklarından yararlanan utanmaz, amatör ve yalancı bir anaokulu grubu tarafından yönetilmek istemiyorum” diyerek, Kurz’un gençliğine gönderme yapan bir yorumla da karşılaştım. Kurz’un gençliğinin ona yenilikçilik kazandırmadığına, Kurz’un aslında Avusturya siyasetinin alışıldık kalıplarını sürdürdüğüne dikkat çekiliyor.
Avusturya’nın tuhaflığı
Avusturya kendine özgü kurum ve kuralları ama kendine özgü kuralsızlık ve karışıklıkları da olan bir ülke. Kamusal kişiliklere özgü skandal ve ifşalar, çok görülüyor. Kurz, gücünü, ona yüzde yüz bağlı olan bir yakın çevreden aldığı söylenen bir politikacı. Kurz, Blümel ve Schmid arasındaki yazışmalardan doğan skandal, bakalım Avusturya siyasetini uzun vadede nereye götürecek? Sebastian’ın başbakanlığı ne kadar sürecek?