8 Eylül’de yurtdışına kaçmak üzereyken Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınarak, organize suç örgütü lideri olma suçlamasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan ve diğer 60 kişi hakkında devam eden soruşturma tamamlanarak iddianame düzenlenmişti. Soruşturmayla bağlantılı olarak rüşvet aldığı iddia edilen bazı kamu görevlileri için de kara para soruşturması başlatıldı.
T24’ten Asuman Aranca’nın haberine göre; geçen 3 Ocak Çarşamba günü Yusuf Aydın isimli bir esnaf, Ankara Emniyeti’ne giderek Kaplan ve irtibatlı olduğunu öne sürdüğü emniyet müdürlerinden şikayetçi oldu.
“Benimle sözleşme imzaladı, çekin görüntülerini bize atın, sizi ödeme için çağıracağız’”
Aydın ifadesinde, Ümit Günay Akıncı isimli kişiden aralarındaki ticaretten dolayı vadeli çek aldığını, şubat ayında şirket çeklerinin yazılması üzerine hastanede tedavi gören Akıncı’nın eşinin kendisini arayarak “çekleri yazdırmamasını, borçları ödeyeceğini” söylediğini belirterek şunları anlattı:
“Akıncı ile uzun yıllardır ticaret yapmamız nedeniyle ben 14 milyon 200 binlik çekimi yazdırmadım. Akıncı hastaneden çıktıktan sonra araçları aynı model ile iade edecekti ama gerçekleşmedi. Bir süre sonra beni Emre Akbaba isimli bir şahıs aradı ve ‘Günay Akıncı benimle sözleşme imzaladı, çekin görüntülerini bize atın, sizi ödeme için çağıracağız’ dedi. 1 hafta sonra beni İncek’teki bir kahvaltı mekanına çağırdı. Burada bana ‘Sen tefecisin’ gibi söylemlerde bulundu. Elimdeki evrakları göstererek, vadeli ticaret yaptığımı, hatta Akıncı’nın çeklerinin günü geçmesine karşın yazdırmadığımı ve icraya koymadığımı söyledim. Bunun üzerine Akbaba ‘Avukatımı arayacağım, sen de bu görüşmeden sonra çekleri bedelsiz olarak teslim edeceksin’ dedi.
“Konuştuğun adam İl Emniyet Müdür Yardımcısı…”
“Daha sonra Akbaba, N.K isimli avukatı aradı ve hoparlörünü açarak konuşmaya başladı. ‘Günay’dan alacaklı bir şahıs geldi, ne yapmamız lazım?’ dedi. Avukat N.K da “İl Emniyet Müdür Yardımcısı Alp Aslan’ı kastederek, ‘Ben bir Alp’i arayayım dedi ve konferansa bağladı. ‘Bir tefeci daha geldi, ne yapalım müdürüm?’ dedi. Alp Aslan da ‘Bu Yusuf Aydın denen adam Aziz Savaş’ın iş ortağı değil mi?’ dedikten sonra Akbaba ‘ortağı’ diye söyledi. Alp Aslan bana hitaben ‘Bak git Aziz’e beni sor o da onu nasıl si… sana anlatsın, sonra sen de çekleri 7-8 günde getirmezsen başına gelecekleri anlarsın. Eğer anlamazsan bir dosya hazırlarım o zaman görürsün’ dedi. Daha sonra Akbaba, ‘Lafı uzatmayacağım, konuştuğun adam İl Emniyet Müdür Yardımcısı, sen Emniyet’e girmeden bizim haberimiz olur, şikayet etmek istersen gidebilirsin. Akıncı’ya ait şirketler artık Ayhan Bora Kaplan’ın, biz daha önce de bu işi yaptık, senin şikayet etmen bir şeyi değiştirmez’ dedi. Hatta şu an bir tefecilik dosyası hazırladıklarını, çeklerini iade eden iki kişinin isminin bu dosyaya yazılmadığını, iade etmem durumunda benim ismimin de yazılmayacağını söyledi. Çekleri vermeyeceğimi söyleyerek yanlarından ayrıldım. Daha sonra ortağım Aziz Savaş’ı aradım. Bana, ‘Yusuf bu insanlara bulaşma, suçunun olup olmaması önemli değil’ dedi, Servet Yılmaz ve Alp Aslan’ın kendisine zulmettiklerini söyledi.
“Servet Yılmaz’ın talimatı ile Süleyman Soylu’nun talebidir. Ankara’yı terk edeceksiniz”
“2023 yılı Ramazan ayı içinde Çukurambar’da arkadaşlarımla bir restorana girerken polis memurları içeri girmemizi engelledi. Bizi yere yatırarak 45 dakika yağmur altında tuttular. Üzerimizi aradıktan sonra bir polis, ‘Emniyet Müdürümüz Servet Yılmaz’ın talimatı ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talebidir. Ankara’yı terk edeceksiniz’ dedi. Yanımda bulunan üç misafir arkadaşım restoran karşısındaki otelde kalıyordu. Polis memurları odalarına kadar geldiler ve otelden çıkış yapmalarını, bütün eşyalarını odalarından almalarını istediler. Arkadaşlarım da odaya çıkarak eşyalarını aldılar ve polis memurları da arkadaşlarım otelden çıkarken videoya çekti. Arkadaşlarım otelden çıktıktan sonra ben de polislerle evime gittim. Giderken eşimi arayarak bana bir çanta hazırlamasını istedim. Ben kendi aracımı kullandım, polis ekipleri de arkamdan ekip otosu ile geldiler. Eve gittiğimizde eşim bana valizi verdi ve kendi aracım ile Ankara’yı terk etmek için yola çıktım. Akıncılar gişelerinde polis tekrar durdurdu, karakola gitmek zorunda kaldım. Karakolda 3-4 saat kaldıktan sonra arkadaşlarımla Ankara’yı terk ettik, 15 gün hiç gelmedim.
“Kaplan ve Yılmaz’ın gazabına uğrayacağımı söylediler”
“15 gün sonra beni organize şubede görevli polis olduğunu söyleyen biri aradı, ‘Seninle konuşacaklarımız var, bir oturalım hem beraber iftar yaparız’ dedi. Çukurambar’da bir mekanda ben, Aziz Savaş ve kardeşim otururken 5 polis memuru masama geldi. Ümit Günay Akıncı’nın bu çeklerle alakalı durumu Ayhan Bora Kaplan’a söylediğini, Kaplan’ın konuyu Servet Yılmaz’a aktardığını, yapacak bir şeyimiz olmadığını, çekleri iade etmemi, bu işten vazgeçmemi yoksa hazırlanan tefecilik dosyasına benim de adımın konacağını, aksi durumda Kaplan ve Yılmaz’ın gazabına uğrayacağımı söyleyerek ayrıldılar.”
‘Aslan’a 10 milyon lira ödendi’
Çeklerin söz konusu kişiler tarafından bedelsiz alındıktan sonra “kırıldığını”, Alp Arslan’a 10 milyon ödendiğini iddia eden Aydın, “Bu yaşadığım olaylar sonrasında 15 veya 16 Mayıs 2023’te Kızılay’da kaldığım otelden polisler gelip beni aldı ve mali şubeye teslim etti. Emniyet’e giderken Emre Akbaba beni farklı bir numaradan aradı ve ‘Avukatının çekleri teslim etmesi durumunda ifaden bile alınmadan çekip gidebilirsin’ dedi. İfadem alınmadan önce bir polis memuru yanıma gelerek ‘Seni aramadılar mı, siz halen anlaşamadınız mı? Anlaşın, kurtulun’ dedi. Ben de ‘Aradılar ama anlaşacak bir durum yok’ dedim. Daha sonra ifadem alındı. Sorulan sorulara yönelik evraklarımı ibraz ettim. Başımdan geçenleri de anlattım ama ifademe yazmadılar. Beni tehdit eden, yaklaşık 32 milyon lira zarara uğratan, Ankara’dan gitmem için baskı uygulayan şahıslardan şikayetçiyim” dedi.