Ana SayfaManşetBir lâkâp ve bir hayat: Akrep Nalan

Bir lâkâp ve bir hayat: Akrep Nalan

Nalan oldu size “Akrep” Nalan. Eline bir de “akrep” diye bilinen küçük makineli tüfeklerden birini verip temsili resmini çizdirelim. Alın size güzel bir “Hürriyet” haberi! Nalan (Gürateş) Duman’ın Akrep lâkâbını alışı sanıyorum ki böyle bir mesaiye dayanıyor. Ya da belki biraz daha önceki günlerde çok benzer başka bir yaratma mesaisine...

Sene 1979, 15 Ağustos Çarşamba günündeyiz…

12 Eylül’e ramak kalmış, ülkede provokasyonun bini bir para, dışarıda gerçek bir terör yaşanıyor, derin derin güçlerin inşa ettiği platformlarda gençler birbirini öldürüyor, günlük ölüm sayıları kanıksanmış. Hürriyet gazetesinde çalışıyorsunuz, yirmili yaşlarda Nalan isimli bir genç kadının terör eylemleriyle bağlantısı üzerine bir haber yapacaksınız. Öyle bir haber olsun ki, hem çok okunsun, Hürriyet’in şanına layık olsun, hem de görürlerse güç odaklarının hoşuna gitsin, Hürriyet’in bu yöndeki çizgisiyle uyumlu olsun. Ya da belki, doğrudan talimatlarla haber yapmaktasınız, fazla düşünmeye bile gerek yok, biraz hayal gücü, üstüne bir tutam olgumsu… Post-truth çok bilinen bir kavram değil henüz, o hâlde adı konmamış da olsa kendi “elverişli” hakikatini kendin yap, ülkenin en çok okunan gazetelerinden birinde yayımla, söylediklerin gerçeğin yerini alsın, zihinlere ve o genç kadının üstüne yapışsın kalsın.

Basıyorsunuz manşeti: “Polis bir kızla başa çıkamıyor- Akrep Nalan bir numaralı yasa düşmanı”

“Kocasının “anısı” için 6 kişiyi öldürdü”

“Ölüm saçıyor”

“Önceki gece bir kahveyi bombalayan Akrep Nalan sağ eğilimli üç kişiyi öldürdü.”

“Bugüne kadar Adana dahil birçok yerde banka soyan, karakol basan Nalan Gürateş avuç içi kadar Turgutlu’da bulunamıyor.”

Nalan oldu size “Akrep” Nalan. Eline bir de “akrep” diye bilinen küçük makineli tüfeklerden birini verip temsili resmini çizdirelim. Alın size güzel bir “Hürriyet” haberi!

Nalan (Gürateş) Duman’ın Akrep lâkâbını alışı sanıyorum ki böyle bir mesaiye dayanıyor. Ya da belki biraz daha önceki günlerde çok benzer başka bir yaratma mesaisine…

1979 tarihli bu haberde bahsedilen Nalan Duman yıllardır yaşadığı Turgutlu’da geçen hafta 27 Haziran 2021 tarihinde yaşamını yitirdi. Vefat haberinin basına ve sosyal medyaya düşmesi çok yönlü bir karmaşaya yol açtı.

Önce bir grup “aklına ilk geleni haber diye yazmaya alışık gazeteci” sevilen sanatçı Akrep Nalan’ın ölüm haberini girdi. Evet, Akrep Nalan diye bildiğimiz 1990’ların yumuşacık şarkılarını seslendiren Nalan Açın, lâkâbını medyada yaratılan Akrep Nalan efsanesinden, biraz da tesadüfen almıştı. Akrep adlı bir ata oynadığı yarışta para kazanınca arkadaşları kulaklarına aşina olan bu lâkâbı ona takmışlardı. Nalan Açın ölmediğini Twitter’da açıklama telaşına girdi. Birçok haber sitesi bu açıklamaları bile görmemiş olmalı ki, özür bile yayımlamadılar. Günlerce hayranları ölümüne ne kadar üzüldüklerini attıkları mesajlarla paylaşmaya devam ettiler. Bazı haber siteleri o kadar ileri gitti ki, Nalan Açın ile Nalan Duman hakkındaki malûmatı harmanlayıp verdi, Nalan Duman’ın mensubu olduğu iddia edilen ama varlığı bile şüpheli olan “Kasabalılar” siyasi örgütünü de bir müzik grubu haline getirdi (https://www.haberay.com.tr/unlu-sanatci-nalan-duman-hayatini-kaybetti-sanat-camiasi-yasta-haber-21839)

“12 Eylül’den önce kurulan Kasabalılar adlı grupla sanat hayatında bilinir olmaya başlayan Nalan Duman, sol harekete yakın bir isimdi...”

İkinci karmaşa “büyük büyük devrimci” sitelerde yaşandı. Zamanında Hürriyet’in ve belki bazı başka medya organlarının yarattığı bu “ortalığı kasıp kavuran militan kadın” imajını fazlasıyla sahiplenmiş görünüyorlardı. Nostaljik şiddet merakı ile “devrimci mücadele” referanslı taziyelerini yayımladılar.

Gazete Duvar da diğer haberlerin özeti olan “ortaya karışık” bir haber girdi. “Akrep Nalan olarak bilinen” Nalan Duman’ın yaptığı baskınlardan, karıştığı silahlı eylemlerden, mensup olduğu örgütlerden bahsettiler. Kimsenin aklına araştırmak fikri gelmemiş olmalı, üstelik merak da etmemiş olsalar gerek, Hürriyet’in ve o dönemki diğer merkez medyanın 40 küsur yıl önceki hikayelerine sadık kaldılar.

Sonra içeriden bir ses olarak, Nalan Duman’ın dava arkadaşı ve yakını olduğunu anladığımız gazeteci Ender Öndeş de çıktı ve şunları yazdı Twitter’da:

“Sevgili @gazeteduvar editörleri,

Cenazedeydim, bugün yazabiliyorum. Biraz tereddüt ettim önce ama solda zaten çoğu kez hakkı yenen kadın devrimcilere daha özenli olmak gerektiğini düşündüm ve birkaç şeyi düzeltme ihtiyacını hissettim.

1- “Akrep Nalan olarak tanınan Nalan Duman” diye biri yok. Bu saçma sapan ‘isim’ tamamen Hürriyet’in uydurduğu bir şeydi ve benzerini o dönem birçok kadın devrimciye reva görmüşlerdi. Bu, açıkça polis gazeteciliğinin muhayyilesindeki “vahşi kadın” imajının sonucuydu ve iğrenç bir şeydi. Duvar’ın böyle bir referansa yaslanarak habere girmesi doğru değildir.

2- “Gözaltında işkence gören arkadaşlarını kurtarmak için arkadaşlarıyla birlikte polis karakolunu basmıştı” ibaresi ise tümüyle uydurmaydı. Nalan söz konusu olaydan sorgulanıp yargılanmadı bile. Karakol olayı dosyasında da Nalan isminin ‘N’si bile hiç geçmedi. Ama “Kocasının intikamı için cinayetler işleyen öfkeli dul” Hürriyet şarlatanları için iyi bir malzemeydi kullandılar. Duvar’ın bu Ertürk Yöntem muadili polis haberciliğini sorgulamadan, “iddia edilmişti” nezaketini bile göstermeden, “mıştı” diyerek haberi yapması kötü.

3- Daha siyasal bir şey. “Kasabalılar” diye bir grup da esasen hiç olmadı. Sıkıyönetim iddianamelerine kadar giren bu saçmalığın mucidi de Hürriyet’ti. 1973-74 sonrasında Turgutlu’da devrimci gençlerin yarattığı, sonradan başka illere de etkisi yayılan bir grup, kendisini HİÇBİR ŞEKİLDE adlandırmadı. ‘Sıfır kariyerizm’le tanımlanabilecek bu insanlar, solun karışıklığına yeni bir yapı daha eklememek için bir süre böyle isimsiz yürüdükten sonra 1977 itibarıyla MLSPB’ye iltihak ettiler ve hikaye de orada bitti. Yani 1980’de zaten fiili olarak da böyle bir grup yoktu.

Şüphesiz, her editörün solun tarihi ve insanları üzerine kapsamlı bilgi sahibi olması beklenemez. Bunu anlarım. Ama editörlük de bilgileri doğrulama, bunun için kaynaklara başvurma işi değil midir? Nalan, (Gürateş, Duman) bir kuşağın önemli kadınlarından biridir. Çok zor, çok korkunç şeyler yaşadı, yalnızca eşini, kardeşini yitirmesi değil, yoksullukla da, polis basınının iğrençlikleriyle de boğuşmak zorunda kaldı ama ayakta durabildi. Dolayısıyla, bir özeni da hak ettiğini düşünüyorum. Bütün bunlar çok önemli mi? Nalan olsa takmazdı, biliyorum. O kadar kötülerini gördü ki, bu onda yara bile açmazdı. Ama biz, geride kalanlar, kanımca bu tür konularda sorumlu olmalıyız diye düşünüyorum. Lütfen…

Ben, doğduğum büyüdüğüm ve bir aradan sonra hâlâ yaşamakta olduğum yerlerde doğan, büyüyen ve bir aradan sonra uzun yıllar yaşamış olan üç çocuk annesi “sözde akrep” Nalan Duman’ın hayatının sağlı sollu efsanelerden ve yakıştırmalardan arındırılmış hâlini çok merak ettim. 80’lerden önce devrimci kadın olmak, en yakınlarını kaybetmek, cezaevi günleri, sonradan kurduğu yeni hayat ve gözleri hep gülen fotograflar… Maalesef dişe dokunur herhangi bir kaynağa ulaşamadım.

Evet, son yıllarda bu tip yalan dolan hikayelerinin, çarpıtmaların şahikalarını yaşıyor olabiliriz, ama Nalan Duman’ın hikayesinden de anlıyoruz ki, aslında hiçbir zaman kolay olmadı gerçek ile uydurmanın sınırını çizmek. Kim bilir neleri ne diye biliyoruz? Kim bilir kimlerle, vedalaşırken bile, aramıza ne yalanlar giriyor?

- Advertisment -