Kalabalık bir Roman grubu, Kırklarelili er Caner Sarmaşık’ın bölük komutanı tarafından uzun süredir aşağılandığını ve psikolojik baskı altında olduğunu bildiklerini, bu nedenle 30 Nisan’da Suriye’de intihar ettiği iddiasına inanmadıklarını söyleyerek 3 Mayıs Pazartesi günü Sakarya’da yolu kapatıp protesto gösterisi düzenlemişti.
Protesto gösterisinin ardından HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya konuyu Meclis’e taşımış, Milli Savunma Bakanlığı’ndan da yazılı bir açıklama yapılmıştı.
Sakarya’daki eylemi organize eden ve basın açıklamasında konuşan Sakarya Romanlar Derneği Başkanı Orhan Tanyel, konuya ilişkin olarak Serbestiyet’e açıklamalarda bulundu.
Bu protesto eylemi neden Sakarya’da gerçekleşti? Neden böyle bir protesto eylemi ile sesinizi duyurma ihtiyacı duydunuz? Yetkililer ilgisiz mi kaldı?
Biz bekledik ki, yetkili birileri bu olayla ilgilensin. “Bizler bu konuyu araştıracağız, nedir, ne değildir, içeriğini öğrenip sizlere bilgi vereceğiz” desin. Ama ne aileye böyle bir dönüş yapıldı, ne de basın aracılığıyla dile getirildi bu. Biz de sabırla birkaç gün bekledik ama dediğim gibi herhangi bir açıklama yapılmadı. Yapılmayınca da, Caner kardeşimizin yaşadıkları sadece Sakarya’da yaşayan Romanların değil, Türkiye’de yaşayan tüm Roman camiasının sinir katsayısını had safhaya getirdi. Bir açıklama da gelmeyince, bu duruma tepki göstermek için sokağa çıktık. Sebep bu.
Bizler zaten hayata birkaç sıfır yenik başlayan, öyle dünyaya gelen insanlarız. Zaten sosyal hayatımızda bununla mücadele ediyoruz ama Peygamber Ocağı dediğimiz yerde de bunlara maruz kalırsak, canımız pahasına vatani görevimizi yapmaya gönüllü olarak gittiğimiz yerde de buna maruz kalırsak -ki bu kardeşimiz de gönüllü gitmiştir sınır ötesi operasyona- biz nereye varabiliriz? Bu dışlanmışlıkla, hor görülmeyle, ezilmişlikle biz nereye gidebiliriz? Ne kadar yol kat edebiliriz?
Milli Savunma Bakanlığı, sizin protesto görüntüleriniz basına yansıdıktan sonra bir açıklama yayımladı. Yine bir “intihar” vurgusu vardı. Bu açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bizler öncelikle, nasıl yapılacaksa bu kardeşimizin otopsi raporunun tekrar incelenip ya da tekrar otopsi yapılıp normal silahla mı yoksa asker tüfeği ile mi vurulduğunun ortaya çıkartılmasını istiyoruz. Zaten eğer normal silahla vurulduğu ortaya çıkarsa, bilinsin ki komutanı tarafından vurulduğu netleşecek. Olayın püf noktası burada. İntihar edecekse, komutanın silahını almasına gerek yok ki, zaten kendi silahı var.
Bir de şöyle diyelim, farz edelim intihar etmeyi düşünüyor, bu komutan bu çocuğu bu kadar bunaltmış, böyle bir cinnet halindeki insan intihardan önce karşı tarafı vurmayı düşünür.
Varsayalım ki, bu konuştuğumuz iddia gerçek olmasın, ben çok inanmıyorum ama varsayalım, bu durumda da ayrımcılık, psikolojik şiddet, ölüm tehditleri yapıldığını biliyoruz komutanı tarafından, çünkü son görüşmesinde ailesine anlatıyor tüm bunları. Ve bunlar da suç. İntihar deyip geçiştirilemez.
Türkiye genelinde Romanların bu olaya tepkisi nasıl oldu? Daha büyük ve farklı bir eylem yapmayı düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Bakın, bizimle birlikte aynı gün Antalya ve Kocaeli’de de Roman vatandaşlarımız benzer eylemler ve açıklamalar yaptı. Siz beni aramadan önce, farklı illerden gelen “Biz ne yapmalıyız, bizler de illerimizde eylem yapalım mı, gerekirse gelelim hep birlikte yürüyelim ve sesimizi duyuralım” şeklinde talepler içeren telefonlar geliyor bana üst üste.