Elbette Nobel Ödülü, yapay zeka gibi müşahhas olmayan soyut bir kavrama verilmedi. Yapay zekanın hayat hikayelerinde müşahhas olduğu iki uzman Geoffrey Hinton ve John Hopfield, makine öğrenmesi ve yapay zeka alanındaki katkıları nedeniyle hem Nobel ödülünün hem de 11 milyon İsviçre Frangı para ödülünün sahibi oldular. Hemen Google’lamayın kıymetli okurlar, bu rakam yaklaşık 1 milyon Amerikan dolarına tekabül ediyor.
Bugün 91 yaşında olan Profesör Hinton’un 1980’lerde başladığı yapay sinir ağları çalışmaları, aynı yıllarda saçma bulunup görmezden gelinse de, geç gelen adalet pekala adalet olabiliyormuş. Profesör Hopfield’ın da 76 yaşında bu ödüle layık görüldüğünü de not etmiş olalım.
Aslında bu ödül Profesör Hinton’un aldığı ilk ödül değil! Hinton daha önce makine öğrenmesi sahasının Nobel’i olarak kabul edilen Turing Award’ın da 2018’de sahibi olmuştu.
Yapay zeka ile ilgili “bizden daha akıllı olacak ve kontrolden çıkacaklar” kehanetleri ile ara ara haberlerde kendine yer bulabilen Profesör Hinton, ödüle layık görüldüğü haberini aldığında yavaş bir internet bağlantısının azizliğine belki de bu yüzden uğramış olabilir. Her yerde hazır ve nazır olan yapay zeka Karl Olsberg’in Das System romanında olduğu gibi bir yerlerden bizi izliyor ve hoşuna gitmeyen gelişmelere müdahale ediyor olabilir mi? Aman iyi saatte olsunlar!
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin basın broşüründen bir sayfa.
Ödül sahibi Hopfield ve Hinton’ın geliştirdiği yapay sinir ağları, insan beynindeki nöronların yapısını taklit etmek üzere dizayn edildi.. Birbirine bağlı olan düğümler, tıpkı beynin sinir ağlarındaki veri akışı gibi birbirleriyle veri alışverişinde bulunacak, girdi olarak verilen datadaki örüntüleri anlayabilecek, sınıflandırabilmek ve hatta eksikleri tamamlayabilecekti.
Bugün tüm dünyayı etkisi altına alan, hatta Profesör Hinton’un da kullandığını söylediği GPT ve türevi modellerin de temellerinde bu yapay sinir ağları var.
Profesör Hopfield 1982 yılında insan beynine benzer bir makinenin mümkün olup olmayacağını merak ediyordu. İnsan beyni gibi milyarlarca olmasa da birbirine bağlı düğümlerin kuracağı bir bağlantı.
Hinton birbirine bağlı bu düğümlerin bilgi alışverişinin girdi olarak verilen datadaki örüntüleri yakalayabileceğini kanıtlamasını takiben, bu bulguları istatistiksel fizik alanına uygulayan Hinton, Boltzmann Makinesi isimli icadını yaptı.
1980’lerden bu yana köprünün altından çok sular aktı, yapay zeka kışı yerini bahara bıraktı, Hopfield’ın sadece 30 düğümden müteşekkil olan yapay sinir ağı, bugün ChatGPT örneğinde gördüğümüz gibi yerini trilyonlarca parametreli ağlara bıraktı.
Anayurtları yapay sinir ağlarıyla baştan başa örünce, kaygılar da başladı tabii. Nitekim Hinton’un kendisi geçen yılın Mayıs ayında CNN’e verdiği beyanatta kontrolden çıkması pek mümkün olan bu yapay zekaları, bir şekilde dizginleyebilmeyi öğrenmeliyiz, demişti.
Gazetecilerin işi soru sormak. Salı günkü törenin ardından soluğu Hinton’un yanında alan muhabirler, tabii ki beklenen soruyu da sordular:
“Bazı muhtemelen faydalarının yanında, zarar verme potansiyeli bir hayli yüksek olan bu teknolojinin gelişmesine öncülük ettiğiniz için pişman mısınız?”
Hinton, Nobel Edebiyat ödülü sahiplerini kıskandıracak, biraz da Ramiz Dayı’yı anımsatan şu beliğ açıklamayı yaptı:
“İki tür pişmanlık vardır. Bir tür pişmanlık vardır ki yapmamanız gereken bir şeyi yapmanızın pişmanlığı. Bir de aynı koşullarda tekrar yapacağınızı bildiğiniz fakat iyi sonuçlanmayabilecek şeylerin pişmanlığı. İşte bu ikincisi benim hissettiğim. Aynı şartlar altında aynı şeyleri muhtemelen yine yapacaktım. Fakat bizden daha zeki olacak ve sonunda bizi kontrol edebilecek bir sistemin olası sonuçlarıyla ilgili kaygılanıyorum.”
Nobel Fizik ödülünü yapay zeka alanındaki gelişmelere öncülük etmiş iki ismin alması önemli bir gelişme. Gelecek yıllarda Nobel ödülünü diğer branşlarda, örneğin barış ve edebiyat alanlarda yapay zeka destekli çalışmaların, bu teknolojiyi demokratikleştirmek için gayret sarfeden isimlerin almasını bekleyebiliriz. Benim iki adayım var, biri Deep Learning.AI ve Coursera dersleriyle yapay zekayı kitlelere sevdiren Andrew Ng. diğeri de gerçek bir öğretmen, kendi tabiriyle “anlama sanatının” duayenlerinden Luis Serrano.
Sizin adaylarınız kimler?