Genelde Bismarck’a atfedilen ama şair John Godfrey Saxe’a ait olan söz der ki;
“Kanun yapımı ve sosis imalatı halkın gözü önünde yapılmaz, çünkü ikisi de mide bulandırır.”
Barış müzakereleri öyledir. Çünkü büyük acılara neden olmuş düşmanla savaşı bitirmek üzere masaya oturup konuşmayı herkes içine sindiremeyebilir.
Ama dünyadaki pek çok örneklerinin aksine Türkiye’de 2013-2015 arasındaki devlet ve PKK arasındaki müzakereler yani çözüm süreci büyük ölçüde halkın gözü önünde yapıldı.
2013-2015 arası gazete ve televizyonlarda artık rutinleşen haberlerden bir kaçını hatırlayalım:
“BDP heyeti Kandil’e gitti
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreya Önder’den oluşan BDP heyeti, bugün sabah saat 04.00 sıralarında Erbil’e gitti. Kışanak ve Buldan uçakla gelirken Önder’in uçak korkusu nedeniyle kara yoluyla Erbil’e geldiği belirtildi. Erbil’de bir araya gelen BDP heyeti, saat 09.00’da Kandil’e hareket etti. İmralı’nın gönderdiği kapalı ve mühürlü zarfı KCK yetkililerine ulaştırmak için Kandil’e giden heyetin bugün ya da yarın cevabi bir mektupla geri dönecekleri bildirildi.”
https://www.trthaber.com/haber/gundem/bdp-heyeti-kandile-gitti-82740.html
“BDP heyeti Kandil’den döndü”
https://www.ahaber.com.tr/gundem/2013/07/05/bdp-heyeti-kandilden-dondu
“BDP heyeti Kandil’e giderek Öcalan’ın sözlü mesajlarını iletecek
ÇÖZÜM sürecinde gelinen aşama, ortaya çıkan riskler ve İmralı’da hükümlü bulunan terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın mesajını iletmek amacıyla BDP heyeti birkaç gün içinde Kandil’e gidecek..”
https://www.ahaber.com.tr/gundem/2013/09/23/imralidan-kandile-paketi-bekleyin
“İmralı’nı mesajını Kandil’e ilettiler
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda KCK yetkilileri ile biraraya geldi. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, KCK Yürütme Konseyi üyeleri Mustafa Karasu, Sabri Ok, Ronahî Serhad ve Sülbüs Perî tarafından karşılanan BDP’liler, yapılan görüşme ardından Türkiye’ye döndü.
https://www.sabah.com.tr/gundem/2013/06/14/imralinin-mesajini-kandile-ilettiler”
“Mektupları adreslerine ulaştırıldı
İmralı’da 7 Aralık’ta BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP Genel Bbaşkan Yardımcısı Sırrı Süreya Önder ile görüşen Abdullah Öcalan’ın, çözüm süreci ile ilgili Kandil’deki KCK yöneticileri ve örgütün Avrupa yöneticilerine yazdığını söylediği mektuplar, görüşmeden sonra Kandil ve Avrupa’ya gönderilmek üzere BDP’ye teslim edildi.”
https://www.ahaber.com.tr/gundem/2013/12/16/mektuplari-adreslerine-ulastirildi
“HDP heyeti, Kandil’e gitti.
HDP’den yapılan yazılı açıklamada, heyetin, “Çözüm Süreci’ne ilişkin temaslar” kapsamında Kandil’e gittiği ifade edildi. Heyette HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle’nin yanı sıra Ceylan Bağrıyanık da bulunuyor.”
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/hdp-heyeti-kandile-gitti/75322
“HDP heyeti Kandil’den döndü.
Çözüm Süreci’ görüşmeleri kapsamında Abdullah Öcalan ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile görüşen HDP’nin İmralı heyeti, Kandil Dağı’nda KCK yetkilileri ile yaptıkları 11 saatlik görüşmelerden sonra Türkiye’ye döndü. Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Hatip Dicle’den oluşan heyetin bundan sonra İmralı ve Kandil’i sık ziyaret edeceği ve sadece gerekli durumlarda açıklama yapılacağı belirtilirken, Kandil görüşmesinin süreç açısından olumlu geçtiği ifade edildi.”
https://www.sabah.com.tr/gundem/2014/12/25/hdp-heyeti-kandilden-dondu
“HDP heyetinden Kandil ziyareti.
HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ve İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetin dün Kandil’e yaptığı ziyarete ilişkin yazılı açıklama yapıldı.”
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/hdp-heyetinin-kandil-ziyareti/109613
2013-2015 yılları arasında çözüm süreci sürerken Anadolu Ajansı, TRT, Sabah, Ahaber’de çıkmış onlarca benzeri olan bu haberler o günler için rutindi, bugünlerde ise bize tuhaf geliyor.
Ama bu unutkanlığımızdan ve değişen konjonktürden yararlanarak, sadece beş- altı yıl öncesine ait bu “HDP heyeti Kandil’e gitti”, “HDP heyeti Kandil’den döndü” haberlerini, “İmralı’dan fotoğraflar ilk kez ortaya çıktı”, “İşte HDP heyetinin Kandil ziyaretinden kareler” diye galerileri yapılan fotoğrafları 2021 yılında bir televizyon programında karşımıza suç delili olarak çıkarmak hem ayıp hem de aklımızla dalga geçmek oluyor.
Geçen hafta A Haber’de yapıldığı gibi.
A haberde katıldığı programda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP eş genel başkanı Pervin Buldan’ın çözüm sürecindeki bu İmralı ve Kandil ziyaretleri sırasında çekilmiş ve o günlerde gazetelerde, televizyonlarda yayınlanmış fotoğraflarını, HDP-PKK ilişkisinin delili olarak dosyasından çıkarıp gösterdi, kanal da bu fotoğrafları arkadaki barkovizyonda suç delili gibi kolaj yaptı.
Halbuki, şimdi İçişleri Bakanı’nın bu ifşaatlarının son dakika olarak altta kırmızı şeritlerle verildiği aynı ekranda, bundan altı-yedi yıl önce yine son dakika anonslarıyla canlı yayında Diyarbakır’daki Newroz mitinginde Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Öcalan’ın mektubunu okuyordu.
https://www.sabah.com.tr/video/turkiye/abdullah-ocalanin-mektubu-diyarbakirda-okundu
https://www.sabah.com.tr/video/turkiye/ocalanin-mektubu-okundu
Hala hatırlamayanlar varsa o günlerin şartlarını iki haberle daha hatırlatalım.
İlk haber Anadolu Ajansı’nın 2013’te Kandil’e muhabir gönderdiği Karayılan’ın basın toplantısından gelsin:
“Terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan, Kandil Dağı mevkisinde çok sayıda gazetecinin katılımıyla basın toplantısı düzenledi. Karayılan, çözüm süreci kapsamında Türkiye’deki terör örgütü PKK üyelerinin 8 Mayıs’tan itibaren kademeli olarak Kuzey Irak’a çekilmeye başlayacağını söyledi. Terör örgütü üyeleri, çatışmaya mahal vermeyecek şekilde kendi inisiyatifleriyle öteden beri kullandıkları güzergahlarla geri çekilme işlemini gerçekleştirecek. Demokratik çözüm süreci olarak tanımlanan dönem, 3 aşamadan oluşacak. Birinci aşama geri çekilme süreci, ikinci aşama anayasal çözüm çerçevesinde yapılacak reformlar, üçüncü aşama ise ise normalleşme sürecinden oluşacak.”
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/teror-orgutu-8-mayista-irakin-kuzeyine-cekilecek/252136
Ve 2014 yılından bir başka haber:
“Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’nde partisinin bir otelde düzenlediği bayramlaşmaya katılan Süleyman Soylu, çözüm sürecinin ne pahasına olursa olsun kendileri için vazgeçilmez olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ın ablası Havva Keser’in öldüğünü basın mensuplarından öğrenen Süleyman Soylu, Öcalan’a cenaze izni verilip verilmeyeceğiyle ilgili soruya da ‘Allah rahmet eylesin. Devletimizin ve hükümetimizin vereceği bir karardır. Böyle değerlendirmek lazım. Tabi ki böyle bir talep ortaya konulabilir. Bu konudaki değerlendirmeyi devletimiz yapar’ demekle yetindi.”
Bu haberleri de bugün okuyunca tuhaf bulmakta haklıyız. Ama bütün bu açıklamaları ve haberleri o günün şartlarını düşünerek, herkesin iyi niyetle çözüm ve barış için çabaladığını da unutmadan hatırlamak ve değerlendirmek gerekir.
Nasıl bu haberleri ve açıklamaları bugün insanların aleyhine kullanmak ahlaken ve siyaseten yanlışsa, çözüm sürecindeki o görüşmeleri ve çekilmiş fotoğrafları kullanmak da öyle…
Dün Meclis’te konuşan HDP Eş başkanı Pervin Buldan da haklı olarak Kandil’e ve İmralı’ya neden gittiklerini hatırlattı:
“Kandil fotoğrafları PKK’den silahları bırakacaklarına dair mektupları aldığımız ziyaretlere aittir. Televizyon kanalında gösterdiğin fotoğraflar, Öcalan’ın PKK’ye Türkiye’ye karşı silah bırakma çağrısı yaptığı mektupları götürdüğümüz görüntülerdir. Senin genel başkanın Erdoğan da bu mektubun nasıl döneceğini umut ve heyecanla bekliyordu. O mektupları ilgililere teslim ettik. İsteyen devlet yetkililerinden isteyebilir. Bir defasında Kandil’e görüşme gerçekleştirdiğimiz sırada yukarıda 2 İHA tepemizde dolaşıyordu. Bir hareket gördüğü anda bulunduğu yeri bombalar. Ağaçların altına girdik, öyle toplantımızı gerçekleştirdik. Ankara’da devlet ve hükümet yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdik. Üzerimizden İHA’lar geçti dedik, ‘sizin güvenliğiniz için oradaydı’ dediler. O fotoğraftakileri Kandil’dekiler çekti. Bize diyorlar ya orada boy boy fotoğraf çektirmişler. Oraya gidince elimizde telefon yok, yasak. İmralı’da da, hükümet yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde de elimizde telefon yok, yasak. Elimizde bir makine yok. Çekilen hiçbir fotoğrafı biz çekmedik. O fotoğraflar üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra basına yansıdı. İmralı’da çekilen fotoğrafı kim çekti? Bu çekilen fotoğrafı bize kim verdi? Soylu bunu araştırsın.”
Sonra bir adım daha ileri gidip ekledi:
“Çözüm süreci can kaybı yaşanmaması için fedakarca yürütülen bir süreçti. Bugün olsa aynı fedakarlığı yine gösteririz. Çözüm sürecinde bize vaat ettiklerinizi yeri ve zamanı geldiğinde açıklayacağız. Çözüm süreci başarıya ulaşırsa nelerin yapılacağını yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz.”
Yani bir nevi “buyurun sosis imalatı üzerine konuşalım” dedi.
Bu yüzden herhalde kimse Buldan’ı suçlayamaz. Konuyu açan o değil.
HDP, PKK ile mesafesizlikleri yüzünden eleştirilebilir. Ama bunun yapılacağı son yer çözüm sürecinde barış olması için devletin onayı ve isteğiyle yaptıkları müzakerelerdir.
Ayrıca her gün HDP’nin PKK ile ilişkisini yeni, şok bir habermiş gibi halka şikayet eden iktidar sahipleri, herhalde çözüm sürecinde İmralı ve Kandil’e diğer partilerden değil, HDP’den heyet gönderirken bunun farkındaydılar.
Bugün HDP’lilere konuşmaları, katıldıkları cenazeler ve hatta yaptıkları RT’ler için örgüt üyeliğinden, örgüt propagandasından cezalar veriliyor, HDP, PKK’yla arasına mesafe koymadığı için eleştiriliyor. Ama HDP’lilerin PKK’yla mesafelerini en aza indiği an çözüm sürecinde devletin isteğiyle yaptıkları İmralı ve Kandil görüşmeleriydi. Bugün hiçbir HDP’li hakkındaki suç dosyasında PKK’yla ilişkiye dair çözüm sürecindeki görüşmelerinden daha somut ve net bir delil yok. Hatta pek çok HDP’liyi Öcalan ve PKK yöneticileriyle devlet tanıştırmış oldu.
HDP’lileri suçlayanlar bunları hatırlayarak yaparsa iyi olur.
Ama kimse unutmamalı ki bütün bunlar barış ve çözüm için yapıldı.
Keşke başarılı olsaydı, bugün savunmak bile cesaret istiyor ama çözüm süreci doğruydu ve haklıydı.
Eğer bütün bunların sonunda ortaya lezzetli bir sosis çıksaydı, kimse sosis yapımını hatırlamazdı.
Ama sonuçta lezzetli bir sosis çıkmadı diye sosis imalatını insanlara gösterip, bundan suç üretmek, siyaseten bu görüşmeleri HDP’lilere karşı kullanmak sadece ahlaken yanlış değil aynı zamanda hala umurunda olan varsa devletin ciddiyetine, güvenirliliğine de yakışmıyor.
Eğer bugün bunları yaparsanız, yarın benzer işlere girecek insan bulamazsınız.
Sürekli sosis yapımından konuşursanız, bundan sonra da kimse sosis yemez.
Bırakın çözüm süreci, başarılamamış bir barış fırsatı olarak tarihteki yerinde dursun.