Pandemi süreci ile beraber başlayan kısıtlamalar arasında canlı müzik yasağı da vardı. İlk olarak Mayıs 2020’de yayımlanan 8556 sayılı genelgeyle lokanta, restoran, çay bahçeleri, müzikhol, gece kulübü gibi yerlerde canlı müzik yasağı başlamış, sonraki bütün genelgelerde devam ettirilmişti.
Son olarak 2021’in Haziran ayında Temmuz’dan itibaren normalleşme dönemine girileceği açıklanmış, müzik sektörü de canlı müzik yasağının kalkacağı beklentisi içine girmişti. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Müzikle ilgili sınırlamayı daha ileri bir saat olan 24.00’e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar. Gece, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur” açıklaması gelince sektör çalışanları büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Çalışanlar Twitter’dan #kusurabakıyoruz heştegiyle açıklamaya tepki göstermişler, tüm mecralarda seslerini duyurmaya çalışmışlardı. Sektördeki birçok meslek birliği yasağın kaldırılması için hükümete çağrıda bulunmuşlardı.
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği Başkanı Burhan Şeşen İyi Parti grup toplantısında konuyu gündeme getirmiş, şöyle demişti:
“Yaklaşık 16 aydır hepimiz büyük bir krizin altında eziliyoruz. Yüz binlerce sektör çalışanı ve bakmak zorunda olduğumuz ailelerimizle yaşam mücadelesi veriyoruz. Hayatlarına kıyanlar, enstrümanlarını satanlar, yıllarca sahneye çıkabilmek, bir enstrüman çalabilmek için gündüzünü gecesine katan icracılar, besteciler, söz yazarları, yorumcular ve sektör emekçileri hiç bilmediğimiz iş kollarında üç kuruş paraya iş arar olduk.”
7 Ocak 2022 tarihinde yine Resmî Gazete’de yayımlanan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile beraber canlı müzik yasağı pandemiye bağlı olmaktan çıkartılıp kalıcı bir hale getirilmişti.
Bu düzenlemeyle mekânlar bulundukları alanlara göre gruplandı ve alanların hassasiyetine göre yasaklar yeniden düzenlendi. Avukat Ali Gül son durumu bir tablo ile şu şekilde özetledi:
Tüm bu yaşanan süreçten müzisyenler son derece olumsuz etkilendiler. Geçinemedikleri için başka sektörlerde çalışmak zorunda kalanlar, enstrümanlarını satanlar, hatta çaresizliğe sürüklenip intihar edenler oldu.
Biz de Serbestiyet olarak İstanbul’un çeşitli yerlerinde dolaşıp müzisyenlerden ve mekân çalışanlarından müzik yasağı ile ilgili son durumu dinledik.
Metecan (müzisyen): Müzisyenler bu dönemde çok sıkıntılar yaşadı. İlk kısıtlamalardan sonra müzisyen arkadaşlarımızdan geçim sıkıntısı sebebiyle kaybettiklerimiz oldu. Devletin destek olması gerekiyordu. Ülkede zaten müzisyenlerin yeterince imkânı yoktu. Birçoğumuz sokaklarda çalmaya başladık. Mekânlar da sömürüyordu. Müzik yasağı için bence pandemi bahane olmuş gibi. Birçok şey serbest kaldı ama bu yasak değişmedi. Kendileri toplantılarını, konferanslarını yapıyorlar ama müziğe gelince birden çok sakıncalı oluyor nedense. Yaşam tarzına müdahale var. Bu düşüncenin değişmesi gerekiyor. Bazı ilçelerde çalarken birden zabıta gelip hiçbir şey söylemeden anfimizi alıp götürüyor. Tüm bunlarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Öte yandan sokakta müzik yapmak çok daha başka bir tecrübe. Yağmur da olsa şemsiyesini açıp dinleyen oluyor. Daha özgür oluyorsunuz. İstekler geliyor okumaya çalışıyorsunuz. Maddi karşılığı tek başına bir kişiyi geçindirecek gibi değil, ek iş yapmak gerekiyor. Ama zaten günümüzde zamlardan sonra ülkenin alım gücünü hesaba katarsanız bir mekânda çalışsanız bile geçinemezsiniz. Çoğu müzisyen ailesinden ayrı yaşıyor, dolayısıyla kira veriyor. Bunların hepsi sıkıntıya yol açıyor. İBB’nin sokak müzisyenlerini destekleme amaçlı organizasyonları oldu, bu tarz desteklerin devam etmesi gerekiyor fakat onlar da bir şekilde engelleniyor.
Erdinç (müzisyen): Biz aslında pandemi sürecinden önce lokallerde, barlarda, otellerde çalıyorduk. Canlı müzik yasakları olunca işlerimiz bozuldu. Birçok arkadaşımız işsiz kaldı. Özellikle ilk yasaklarda çok sıkıntılar çektik. Biz de sokağa çıkalım dedik. Şimdilik memnunuz. Hiç olmazsa ilgi alaka var. Maddi olarak idare ediyoruz, çok fazla bir kazancı olmasa da günü kurtarıyoruz.
Kaan (müzisyen): Ben normalde sahnede müzik yapıyorum. Aynı zamanda tiyatro oyuncusuyum. Pandemi döneminde sahneler kapandığından ve projeler iptal olduğundan beri sokakta müzik yapmaya karar verdim. Gayet de memnunum açıkçası çünkü insanlar müzisyenlerin bu durumda olduğunun farkında ve çok da güzel bir şekilde destekliyorlar. Bu durum sahneden de daha güzel bir şeye dönüştü, bana da keyifli gelmeye başladı. Ama benim başka gelirim de olduğundan çok sıkıntı yaşamadım. Başka geliri olmayan arkadaşlar özellikle kış aylarında çok sıkıntı çekiyorlar.
Yiğit (bar çalışanı): Buralarda zaten hayat 12’de başlıyor. Bizim beş yüz kişilik bir salonumuz var. 12’de müziği kestiğimizde çok zarara uğruyoruz. Yirmi civarında personel var. Bu yasak hem elemanlar hem işletme açısından çok zararlı. Canlı müzik hizmeti veren herhangi bir yerde “12’den sonra müziği kapatıyorum” diyen yalan söylüyordur. Çok yüksek kazançlı yerler var. Bu mekânlar kesilen 25 bin TL müzik cezasını göze alıp yasağa uymuyor. Zaten çok daha fazlasını kazanıyoruz deyip devam ediyorlar. Bunun da önüne şöyle bir sistemle geçtiler. Birinci cezada devlet 20 gün süre veriyor, bu süre içinde mekân yeniden ceza yerse 1 gün mekân kapatılıyor. Eğer aynı mekân bir daha müzik cezası yerse 3 gün kapatılıyor. Bir daha yerse 20 gün, son olarak da mekân komple mühürleniyor. Birden içeri girip denetim yapabiliyorlar. Çoğu zaman müzisyenler de, müşteriler de mağdur oluyor bu durumdan. Yasaklardan elemanlar, aşçılar, müzisyenler, işletme sahipleri hepsi etkileniyor. Yasağa gerekçe olarak 12’den sonra insanların rahatsız edilmemesi gösteriliyor ama mesela bizim binamız bomboş. Zaten etrafımızda yaşayan da yok. 16 ay boyunca zaten kapalı kaldık. Müzisyenler çok mağdur oldu. Kapanan çok fazla mekân oldu. Her yerde yasak olmasını çok mantıksız buluyoruz.