Cumhurbaşkanı Erdoğan dün (22 Şubat) İzmir’de partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada Merkez Bankası rezervi ve Berat Albayrak tartışmasına dahil oldu:
“Son zamanlarda CHP ve şürekası, Berat Albayrak’ı ve onun nezdinde tüm ailemle birlikte şahsımı hedef alan kampanya yürütüyor.
“Son 7-8 yıldır, ülkemizin ekonomide yaşadığı saldırıları ve verdiğimiz mücadeleyi özetle anlatmak istiyorum. Bu mücadelenin ekonomi boyutunun en ön safında Berat bey yer almıştır.
“Berat beyin önce enerjide ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği, damat sıfatının bu alanlardaki birikiminin ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı, değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum.
“Türkiye’nin enerji atılımlarında Berat beyin geliştirdiği strateji bulunuyor. Onu başardığı için kuduruyorlar, çıldırıyorlar. Türkiye ekonomisini daha da güçlü kılmak için pek çok alanda tarihi öneme sahip uygulamaları da Berat beyin Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde hayata geçirdik.
“Ne dövizin buharlaşması ne de herhangi bir istismar, haksız kazanç, hukuka ve ahlaka aykırı işlem söz konusudur. Bu döviz işlemleri sayesinde ülkemiz uluslararası alanda ciddi etkilere yol açan şoklara rağmen hedeflerine bağlı kalmayı başardı.
“Merkez Bankası’nın döviz rezervi 95 milyar dolar”
“Şu anda Merkez Bankası’nın döviz rezervi sıfırlandı diyorlar. Sıfırın altına düştü dediler. 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı göreve geldiğimizde.
“Şimdi 95 milyar dolar var. Başbakanlık döneminde bu döviz rezervi 2013, 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95’e indik. Biz yeniden 132’ye de çıkarız, 200’e de çıkarız.”
Faik Öztrak: “Damada yeni koltuk mu hazırlanıyor?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamalarına muhalefet partilerinin temsilcilerinden cevaplar geldi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, düzenlediği basın toplantısında Erdoğan’ın sözlerini eleştirerek, “Hayırdır, damada yeni bir koltuk mu hazırlanıyor?” diye sordu.
Babacan: “Partili Cumhurbaşkanı ve akraba bakan el ele verip Merkez Bankası’nın rezervlerini harcadı”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sosyal medya hesabından Merkez Bankası rezervleriyle ilgili tartışmaya ilişkin paylaşımlarda bulundu. Babacan, şu ifadeleri kullandı:
“Bir kazanan vardır; bir de çarçur eden… Biz bu milletin alın terini biriktirdik; devletin sağ cebini de sol cebini de doldurduk.
“Partili cumhurbaşkanı ve akraba bakan el ele verip Merkez Bankası’nın rezervlerini harcadı, biriktirdiği yedek akçeyi bir gecede sıfırladı.
“Sayın Erdoğan bütün yetkiyi kendine istedi, sonra hem faiz hem de kur arttı. 130 milyar dolarlık döviz satışıyla kuru belli bir noktada tutmaya çalıştılar. Onu da yapamadılar. O zaman siz 130 milyar dövizi niye sattınız?
“Döviz satışı için ‘hepsi kayıtlı’ diyor. Yok bir de kayıt dışı yapsaydınız.
“Şeffaf olmadı. Merkez Bankası ‘şu kadar döviz satıyorum’ demedi. Piyasaya müdahale görüntüsü oluşmasın diye şeffaf olmayan yöntemleri kullandılar. Tam bir tiyatro.
“Sayın Erdoğan, faizi dönüp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı şikâyet ediyor? ‘Şu Erdoğan’a söyle de faizleri düşürsün’ mü diyor? Yetki elinizde, buyurun düşürün. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz?”
Turhan: “Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası’nın rezervlerinin satıldığını kabul etmiş oldu”
Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi, eski BİST başkanı ve eski Merkez Bankası başkan yardımcısı İbrahim Turhan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları üzerine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan;’“ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak için planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı’ demiş. Kendisine teşekkür etmeliyiz. İlk defa Hükümet tarafından, en yetkili ağızdan Merkez Bankası’nın rezervlerinin satıldığı kabul edilmiş oldu.
“Yalnız anladığım kadarıyla kendisine yine yanlış bilgi verilmiş. İleride ‘kandırıldım’ demek durumuna düşmemesi için konuyla ilgili bilgi sahibi olan herkese sorumluluk düşüyor. Türkiye Cumhurbaşkanının yanıltılmasına ve yanlış yönlendirilmesine göz yummamak yurttaşlık görevidir.
“Birincisi; rezerv satışının iddia edildiği gibi koronavirüs salgınıyla ya da uluslararası alanda ortaya çıkan finansal dalgalanmalarla hiçbir ilgisi yok. Gelişen piyasa ekonomileri arasında Türkiye’den başka bu kadar yüksek miktarda döviz satan yok. Bu nasıl küresel etki?
“Ayrıca rezerv satışı Covid salgınından çok önce, 2019 Mart sonunda başladı. Ekonomik saldırı iddiası da dayanaksız. Temel neden TL faizini piyasa koşullarına aykırı biçimde ve gereksiz yere düşük tutma inadıydı. Hem faizi düşük tutup hem TL’yi genişletince para dövize yöneldi.
“’Ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak’ gerekçesi de geçerli değil. Tersine, düşük faiz ve aşırı kredi genişlemesi yapılırken bir de kur yapay biçimde düşük tutulunca ithalat arttı. Bu politika bizatihi ödemeler dengesi sorununun sebebidir. İddia doğru değil.
“Döviz işlemlerinin planlı ve kontrollü olduğu, piyasa kuralları çerçevesinde, hukuka ve ahlaka uygun olduğu iddiasına gelince, burada da Sn. Cumhurbaşkanı yanıltılmış olmalı. Merkez Bankası döviz satışını planlı ve kontrollü yapmış olsa ya ihale ya doğrudan müdahale ile yapardı.
“İhale yapılmadığını biliyoruz. Döviz satışı önceden planlı ve şeffaf değildi. Şimdiye kadar TCMB tarafından gerçekleştirilen doğrudan döviz müdahaleleri aynı gün kamuoyuna duyuruluyor, tutarlar müdahalenin yapıldığı tarihten 15 işgünü sonra yayınlanıyordu. Bu da yapılmadı.
“’Uluslararası finansal dalgalanmalara karşı sıkıntıyla karşılaşmamak için planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı’ diye Sn. Cumhurbaşkanını bir kere daha kandırmaya çalışan malum kişiler, 130 milyar rezerv satarken aynı dönemde TCMB Para ve Kur Politikası metninde ne demiş: ‘Dalgalı döviz kuru rejimi uygulaması devam edecektir. Uygulanmakta olan kur rejiminde, döviz arz ve talebini belirleyen esas unsurlar, iktisadi temeller, uygulanan para ve maliye politikaları, uluslararası gelişmeler ve beklentilerdir.’ … ve devam ediyor: ‘TCMB’nin nominal ya da reel herhangi bir kur hedefi bulunmamaktadır.’
“Yani, kuru belli düzeylerde tutmak için, bir kişisel inat uğruna dışa açık bir ekonomide aynı anda hem faizi hem kuru baskı altında tutmak gibi mantıksız bir şey yapmayacağız denmiş.
“Metinde, döviz müdahalesinin hangi durumlarda yapılacağı da belirtilmiş: ‘TCMB kurlarda ekonomik temellerden kopuk aşırı dalgalanma görüldüğünde alış ya da satış yönünde müdahalelerde bulunabilecektir.’
“Ya şeffaf ihale ya da kamuoyuna duyurulacak doğrudan müdahale yoluyla. ‘Döviz kurundaki hareketlerin fiyat istikrarını kalıcı olarak etkilemesi durumunda ise TCMB para politikası duruşunu değiştirerek gerekli tepkiyi verecektir.’ Yani TCMB, ‘kurdaki hareket kısa dönemli değilse ve geçici dengesizlikten kaynaklanmıyorsa o zaman faiz artırırım’ diyor.
“TCMB’nin politika belgesinde bu hususlar açıkça zikredildiği halde Sn. Cumhurbaşkanını kamuoyu karşısında zor duruma düşürmek için yanlış yönlendirip böyle konuşmasını sağlamışlar diyesi geliyor insanın. Bir kumpas girişimi olmasın? Tarihte iktidar mücadelesinde benzerleri var.
“’İstismar, haksız kazanç ve hukuka aykırılık olmadığı’ iddiasına gelince, bunu ancak tarafsız ve adil bir soruşturma yapılırsa anlayacağız. Zira işlemler şeffaf değildi. Satışın hangi yöntemle yapıldığı, hangi dönemde, hangi kurdan ne kadar satıldığı, kimlerin aldığı belli değil.
“130 milyar gibi yüksek bir meblağın satılma gerekçesi de belli değil. Döviz likiditesinde olağanüstü bir kuruma yoktu. Kurun aşırı oynaklığına değil seviyesine müdahale edildi. Yani iddia edilenin aksine piyasa kurallarına da Merkez Bankasının yerleşik uygulamasına da uygun değil.
“Son olarak sabrınızı zorlayarak ne kadar döviz rezervimiz olduğuna bakalım. 5 Şubat itibarıyla Merkez Bankası’nın $96,4 milyar brüt döviz rezervi var. Ama döviz yükümlülükleri, yani borçları da var. Bunları düşünce kalan net uluslararası rezerv $14,1 milyar kalıyor.
“Bunun da hepsi TCMB’nin değil. İçinde TL karşılığı swap yoluyla sağladığı, ‘emanet’ dövizler de var. Piyasayla, yani bankalarla yapılan swaplar $41,7 milyar. Katar’dan ‘hatır çeki’ ile alınan $15 milyarı da ekleyince $56,7 milyar yapıyor. ‘Kemiksiz’ rezerv için bunu da düşeceğiz.
“Kısacası sonuç olarak swaplar düşüldükten sonra TCMB’nin kendisine ait net rezerv pozisyonu -46 milyar dolar! Bunun adı ‘finansı yönetmek( midir? Bu kıskanılacak bir başarı mı? ‘Çıldırma’ tanımlaması TCMB’yi net açık pozisyona düşürenler için daha uygun değil mi? Takdir sizin.”
Tartışma nasıl başlamıştı?
Instagram üzerinden yaptığı paylaşım ile “görevden affını” istedikten sonra 104 gündür kendisinden haber alınamayan Berat Albayrak, bu kampanya vesilesi ile avukatı aracılığı ile yazılı bir açıklama yayınlattı.
Bu açıklamada Berat Albayrak’ın avukatı, muhalefetin Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık kayıp rezerv suçlamalarına karşı 500 bin TL’lik dava açılacağını söyledi.
Alkin, “Rezervler sadece yer değiştirdi” demişti
Hatırlanacağı üzere, Merkez Bankası rezervlerine ilişkin tartışmada, Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak tarafından yönetilen Sabah Gazetesi’nde, Türkiye’nin geçtiğimiz ay OECD temsilcisi olarak atanan Kerem Alkin yazdığı köşe yazısında, rezervlerin yok olmadığını “sadece yer değiştirdiğini” söyleyerek Albayrak’ı savunmaya çalışmıştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’dan itiraf gibi açıklama
Eski bakan Albayrak’ın yardımına koşan bir diğer isim ise halefi, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan oldu. Elvan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda “Berat Albayrak aleyhine yürütülen kampanyayı şiddetle kınadığını” ifade etti.
Erhan Usta: “Sayın Elvan böylece hazinedeki erimeyi kabul etmiş oluyor”
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı ve Samsun milletvekili iktisatçı Erhan Usta, sosyal medyada Lütfi Elvan’ın paylaşımını alıntılayarak “Ve böylece, yeni Hazine ve Maliye Bakanı sayın @lutfielvan bazılarının inkâr ettiği rezerv erimesi meselesini kabul etmiş oluyor. Hayırlı olsun…” ifadelerini kullandı.