Bitlis Tatvan’da biri korgeneral 11 askerin şehit olduğu helikopter kazasıyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı şu açıklamayı yaptı:
“Söz konusu ilk bilgiler ışığında, kaza kırım olayının bölgedeki hava koşullarının ani değişimi sonucunda ortaya çıkan olumsuz hava şartları nedeniyle meydana geldiği değerlendirilmektedir.”
Anadolu Ajansı da haberi verirken bakanlığın teknik “kaza kırım” tabirini kullandı:
“Bitlis’in Tatvan ilçesinde kaza kırıma uğrayan helikopterde 11 askerin şehit düşmesi Türkiye’yi yasa boğdu.”
Diğer haberlerde de bugüne kadar benzer kaza haberlerinde çok kullanılmayan “kaza kırım” kavramının kullanılması dikkat çekiciydi.
Bu teknik tabirin askeri metinlerden haberlere geçmesi, meselenin sivillerin aklının ermeyeceği teknik bir askeri mesele olduğu izlenimini vermeyi amaçlıyor olabilir.
Çünkü genelde böyle acı haberlerden sonra devletin vatandaşlarından ve medyadan beklentisi yas tutulması ve resmi açıklamalarla yetinilmesi.
Kışın sert geçtiği, ülkenin en dağlık bölgelerinden birinde uçan askeri bir helikopterin “ortaya çıkan olumsuz hava şartları nedeniyle” neden kaza geçirdiğini sorgulamak pek vatanseverce bulunmuyor.
Halbuki ortada 25 yıllık bir helikopter, bu 25 yıl içinde meydana gelmiş benzer olaylarda hayatını kaybetmiş 28 asker ve bu helikopterlerin alımıyla ilgili bu 25 yıl içinde dillendirilmiş çok sayıda iddia var.
AS-532 Cougar helikopteri Fransız- Alman ortak yapımı.
1992 yılında Fransız Aérospatiale şirketiyle, Alman Mercedes’in havacılık şirketi DASA’nın birleşmesiyle kurulan Eurocopter Grup tarafından üretilmiş.
Şirketin merkezi ve fabrikaları Fransa’da. Bugünkü adı Airbus Helicopter.
Cougar, dağ aslanı (puma) demek.
Gazete arşivlerinde bir taramayla helikopter alımı tartışmalarının 1991’e kadar gittiği görülüyor.
O günkü adıyla Savunma Sanayii İcra Komitesi, askeri helikopterlerin nereden alınacağına uzun süre karar veremiyor.
İtalyan Agusta, Amerikan Sikorsky, Fransız-Alman ortak yapımı Cougar yarışıyor.
Nihayet karar iki yıl sonra Ekim 1993’de AS-532 Cougar’dan yana veriliyor.
Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz, 20 adet helikopterin “terörle mücadele için” alınacağını açıklamış.
O günlerin gazetelerine göre hiçbir pazarlık yapılmadan imzalar atılmış.
Bu seçimde yeni Başbakan Tansu Çiller’in iki hafta önceki Almanya ve Fransa ziyaretlerinin etkisi olduğu açık.
Yine o günlerin gazetelerine bakılırsa Fransızlar bu siparişe çok sevinmişler. Çünkü ülkede ekonomi ve silah sanayinin zor durumda olduğu günlerde gerçekleşmiş bu alım.
Eurocopter tesislerinin bu siparişle kurtulduğu, 1400 Fransız işçisine istihdam sağlandığı, “Fransız silah sanayi Türkiye’ye minnettar” başlıklı haberlerde anlatılmış.
Fransızlar o kadar memnun olmuşlar ki alım kararının ardından Fransa’da PKK’ya yönelik operasyonlar yapılmış, gözaltılar olmuş.
Eurocopter şirketi bir grup Türk gazeteciyi Fransa’ya bile davet etmiş.
Şirketin başındaki Jean François Bigay, gazetecilere Türkiye’nin almayı düşündüğü ambulans helikopterler için kendi modellerini tanıtmış, helikopterle tur attırmış.
Gazetecilerin helikopter alım kararıyla Fransa’nın PKK’ya operasyonları arasında bir ilişki olup olmadığıyla ilgili sorusunu ise “Hayır, hayır” diyerek geçiştirmiş.
Şirketin müdürüne Türk gazetecilerin sorduğu başka bir soru ve verilen kaçak cevap ise Cougar helikopterlerinin terörle mücadelede kullanımının uygun olup olmadığının daha o günlerde bile sorgulandığını gösteriyor:
“Pigay, Cougarları gerilla savaşında kullanan ülkeler olup olmadığı sorusuna da “Elbette, bu helikopterler her türlü harekatta kullanılıyor. Şimdiye kadar 461 adet sattık. Bunlardan yüzde 65’i askeri amaçlı kullanıldı” diyerek genel bir yanıt vermeyi tercih etti.”
Ama bu ilk parti.
1995 yılında Cougar helikopterlerinden ikinci partinin alınmasına karar verilmiş. Bu kez 30 adet. Savunma Sanayi İcra Komitesi’nin kararının tarihi 21 Haziran 1995.
Sadece bir gün önce Başbakan Tansu Çiller, Fransa’yı ziyaret etmiş, Fransız başbakan Alan Juppe ile görüşmüş, Fransa’dan Gümrük Birliği müzakerelerinde destek istemiş.
Çiller döner dönmez Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantı yaparak Couger helikopterlerinin alımına karar vermiş.
O günlerde gazetelerde ismini vermeyen askeri kaynakların bu alımdan duyduğu rahatsızlığı anlatan haberler çıkmış.
Çiller’in kimseye sormadan Fransızlara helikopterler için söz verdiğiyle ilgili eleştiriler yazılmış.
Savunma kaynaklarına dayandırılan Milliyet gazetesindeki bir haber şöyle:
‘Helikopter alımı yanlış’: Fransa’dan helikopter almak istenmesi politik bir karar.”
1996 yılında Türkiye’ye teslim edilen ilk parti helikopterlerin alımındaki bu şüpheleri Refah Partisi İstanbul milletvekili Mustafa Baş’ın Başbakan Çiller’in cevaplaması için Meclis’e verdiği soru önergesinden okuyalım:
“Bir kısım basına da intikal ettiği gibi alınacak Cougar helikopterleri için Savunma Sanayii İcra Komitesinde görüşülmeden ve onay alınmadan şahsınız tarafından Fransızlara satın alma sözü verildiği doğru mudur?
21 Haziran 1995 günü Fransa’dan Türkiye’ye döndükten sonra Savunma Sanayii İcra Komitesini acilen toplantıya çağırıp Cougar helikopterlerinin satın alınması kararının onaylanmasından önce Fransız Cumhurbaşkanına ve Başbakanına 20 Haziran 1995 tarihinde satın alma talebinin konuşulması ve mutabakatın sağlanmasını nasıl izah ediyorsunuz?
Fransızlarla ihale bile açılmadan helikopter satın alınmasından şahsınız veya üçüncü kişilerin şahsî menfaat oluşturduğu gibi haberlerin doğruluğu var mıdır?
Bu satışlar ilgili General Gonze’nin Türkiye’ye gelerek teşekkür gezileri yaptığı haberleri doğru mudur? Doğru değilse General Gonze’nin Türkiye’ye hangi sebeple gelmiştir ve kimlerle hangi konuları görüşmüştür?”
Cougar helikopterleri üzerinde esas büyük tartışma ise bir yıl sonra koptu.
4 Haziran 1997 günü Kuzey Irak’ın Zap bölgesinde PKK’ya karşı bir operasyona katılan askerleri taşıyan Cougar helikopteri, PKK’nın fırlattığı Rus yapımı bir füze ile vuruldu. Helikopterdeki 11 asker şehit oldu.
Bu olayla Cougar helikopterlerinde radar ikaz ve chaff flare denen füze koruma sistemlerinin olmadığı ortaya çıktı.
Gazeteler helikopterlerin şaibeli bir şekilde satın alındığını, hantal ve pahalı olduklarını yazdılar.
Yeni Günaydın Gazetesi, “Uçan Tabut Satıcıları” manşetiyle çıktı. Rüşvet iddiaları dillendirildi. Haberde adı geçen Koç Grubu bir açıklama yaparak helikopterlerin alımıyla bir ilgileri olmadığını açıkladı.
Bu arada artık Refah-Yol iktidardaydı.
Muhafazakar gazeteler de iddiaları manşetlerine taşıdı.
Cumhuriyet gazetesinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı korumak için çıkan bir haberde “şeriatçı basının tarafsız davranmadığı” yazılmıştı.
Haberler üzerine Savunma Sanayi Müsteşarlığı bir açıklama yaptı, “Medyanın kendi içerisindeki anlaşmazlıklarda cephe kazanmak için istifade edilmesi düşünülecek en son değer, herhalde henüz kanı bile kurumamış şehitlerimiz olsa gerektir” dedi.
Ordunun yeniden ihalesiz Cougar helikopterlerinden almak istediği ama ihale yapılmadan bu alımın Başbakan Erbakan’a takıldığı yazıldı.
1997 yılında Eurocopter ile yapılan anlaşmayla Cougar AS-532 helikopterlerinin gövdeleri TAİ’de üretilmeye başlandı. 2002 yılına kadar bu ortak üretim sürdü.
Daha sonra bu helikopterlerin adını önce iki kaza vesilesiyle duyduk.
29 Nisan 2003 tarihinde Isparta Eğirdir’de eğitim uçuşu yapan Cougar helikopteri yüksek gerilim hattına takılarak düştü, 4 asker şehit oldu.
1 Haziran 2017’de bu kez Şırnak’ta yüksek gerilim hattına takılan Cougar helikopterlerin düşmesi sonucu Tümgeneral Aydoğan Aydın ve 13 asker şehit oldular.
Son kazayla birlikte bu 25 yıllık helikopterlerdeki kazalarda hayatını kaybeden asker sayısı 39’a yükseldi.
Peki bu helikopterlerin sorunu tam olarak ne?
Emekli tuğgeneral Osman Aydoğan’ın sitesinde yazdığı yazı bu sorgulamaları yapıyordu.
Emekli Tuğgeneral Aydoğan’ın adını Google’ladığınızda karşınıza şöyle haberler çıkıyor:
“Şırnak’ta PKK’ya yönelik operasyon toplantısına katılan Tuğgeneral Osman Aydoğan’ı yapılan zirve toplantısının ardından Van’a bırakan UH-1 tipi askeri helikopter dönüş yolunda saldırıya uğradı. İncebel dağlarından atılan roket, helikopterin alt gövde kısmına isabet etti.”
Yani sahada mücadele etmiş, söyledikleri dikkatle dinlenmesi gereken uzman bir isimden bahsediyoruz:
“Türkiye’de kullanılan Cougar helikopterlerinin 20 tanesi 1993 yılında Fransa’dan satın alındı. 30 tanesi de 1996 yılından itibaren TUSAŞ tesislerinde lisanslı olarak üretildi.
Yani bu helikopterler 25 yaşındadırlar.
Ancak sorun olan sadece bu helikopterlerin yaşı da değildir.
Fransız Cougar helikopterlerinin alımı da ilginçtir.
Zamanında Türk hükümeti bu Cougar helikopterlerini almak istediğinde bu isteğe Genelkurmay Başkanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe Hava Kuvvetleri Komutanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe Kara Kuvvetleri Komutanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe bu helikopterleri bizzat kullanacak olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kara Havacılık Dairesi karşı çıkmıştır.
Bu karşı çıkışın nedeni Cougar helikopterlerinin kötü, kalitesiz veya işe yaramaz olduğu için değildir. Cougar helikopterleri sınıfının neredeyse en iyi helikopteridir. Ancak bu Cougar helikopterlerinin üretim ve kullanım amaçları farklıdır. Çünkü bu Fransız Cougar helikopterleri dağlık arazide, yüksek rakımlarda, olumsuz hava koşullarında icra edilecek operasyonlarda kullanılmak için üretilmemiştir. Cougar helikopterlerinin fiziki silueti büyük ve yüksekliği fazladır. Fransız Cougar helikopterleri esas olarak Fransa’da barış koşullarında havaalanları arasında yolcu transferinde kullanılmak, muharebe koşullarında ise geri bölgede personel taşımak için üretilmiştir.
Cougar helikopterleri, anlattığım gibi barış koşulları şartlarında, muharebede ise geri bölgede personel taşıma maksadıyla üretildiği için bu helikopterlerin füze koruma sistemi de yoktur.
Fransız Cougar helikopterleri alındığında zamanın Başbakanı Tansu Çiller’dir. Zamanın Savunma Bakanı Nevzat Ayaz’dır. Türkiye o zaman (1993) AB Gümrük Birliğine girmek istemektedir. Kanaatim odur ki nasıl ki NATO’ya girmek için ABD’ye rüşvet olarak Kore’ye asker gönderilmiş ise AB Gümrük Birliğine girmek için de rüşvet olarak bu Fransız helikopterleri alınmıştır.
Helikopterler alındıktan sonra bu helikopterleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı almak istememiştir. Bu nedenle Cougar helikopterleri Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı da bu Fransız Cougar helikopterlerinin özelliklerini bildiğinden iç güvenlik harekât bölgesine değil de Ege Ordu Komutanlığı Hava Alayının envanterine dâhil edilir…
Sorulacaksa eğer, sorulması gereken soru, Cougar helikopterlerinin bu özellikleri bilindiği halde neden satın alındığı ve neden Doğu’daki birliklerde kullanıldığıdır?”
Sadece gazete arşivlerini okuyunca bile görünen tuhaflıkları açıkça yazmış.
Başka tuhaflıklar da var.
Cougar helikopterlerini üreten Eurocopter grubunun adı pek çok ülkede yolsuzluk ve rüşvet davalarında geçti.
1997’de şirketin adının karıştığı ABD’de bir rüşvet skandalı var.
Sarkozy’nin yargılandığı yolsuzluk soruşturmalarının birinin merkezinde de Eurocopter var. Sarkozy, 2010’da Cumhurbaşkanı iken 2 milyar Euro karşılığında Kazakistan’a 45 Eurocopter helikopterlerinin satışı yapmış ve bunun karşılığında Belçika’da yargılanan üç Kazak iş adamının mahkeme sürecine baskı yapma sözü vermiş.
2015’de Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras’ın Berlin ziyareti öncesinde Bild’in ortaya çıkardığı bir yolsuzluk skandalında yine başrolde Eurocopter var. Şirket Yunanistan’a sattığı 20 adet NH-90 helikopterinin satışı için Yunan siyasetçilere 41 milyon euro rüşvet vermiş.
Son örnek de Türkiye’den. Şirketin daha sonra dönüştüğü Airbus’ın Türkiye yöneticilerinin adı da Türk Hava Kurumu eski başkanının yargılandığı davada, THK’nın Sağlık Bakanlığı’na kiralamak üzere aldığı ambulans helikopter ihalesinde rüşvet pazarlığına karışmış, savcı haklarında soruşturma açmıştı.
Bütün bu şaibelere, önceki kazalara rağmen, bu helikopter 2021 yılında en ağır iklim şartlarında, dağlık bir bölgede kullanıldı ve sonuç yine büyük bir trajedi oldu.
İhalelerin şeffaf olması, devletin hesap verilebilirliği, medyanın soru sorabilmesi entelektüel lüksler, Batı’nın bir oyunu değil.
Soru sormamak, hesap sormamak, sorgulamamak da vatanseverlik değil.
Böyle sessiz bir vatanseverliğin sonucu önceki gün yaşanan olayların tekrar etmesidir.
Demokrasi ve açık toplum vatanseverliğin yaşayabileceği en uygun iklimi sağlar.
Vatanseverlik hamaset değildir, demokratik vatanseverlik de mümkündür, hatta başkası pek vatanseverlik olmaz.