Noam Chomsky’nin sağlık durumunun kötüleştiğini duyuran eski asistanı, Amerikalı dilbilimci ve düşünürün “artık konuşamadığını” belirtti. Chomsky’nin yaşadığı tıbbi bir olay sonrası konuşma yetisini kaybettiği ve artık iletişim kuramadığı açıklandı.
Britanya merkezli Media Lens tarafından sosyal medyada paylaşılan bir gönderide, MIT profesörünün sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle artık kamuoyu önünde yer almasının pek olası olmadığı bildirildi.
“Kuşkusuz, dünyadaki birçok insan gibi biz de Noam Chomsky’nin başta İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımı olmak üzere güncel olaylar hakkında kamuya açık bir yorumda bulunmamasına şaşırdık ve derinden endişe duyduk” ifadelerinin yer aldığı gönderide, Chomsky’nin eski asistanı Bev Stohl’un geçtiğimiz aylarda bir forumda yazdıklarına yer verildi.
“Sağlık durumu enerjisinin çoğunu tüketiyor”
Stohl, Reddit forumundaki açıklamasında Chomsky’nin sağlık durumu nedeniyle konuşma yetisinin etkilendiğini bildirdi. 2017’de emekli olana kadar 24 yıl boyunca MIT’de Chomsky’nin asistanlığını yapan Stohl ayrıca, dilbilimcinin artık hareket edemediğini ve yürüyemediğini de dile getirdi.
Chomsky’nin eski asistanı, şu ifadeleri kullandı:
“Yakın bir aile üyesi ile temas halindeyim ve temel bilgilerden haberdarız, yakında daha fazlasını öğrenmeyi umuyoruz. Özetle, Noam 95 yaşında ve haziran ayında tıbbi bir olay yaşadı. Pek çok kişinin fark ettiği gibi, artık yazmıyor, yazışmıyor veya röportaj yapmıyor. Sağlık durumu, zamanının ve enerjisinin çoğunu alıyor. Noam hala bizimle, şu anda haberleri izliyor (izlediklerinden memnun görünmüyor). O, artık ayakta duramıyor. Bunun ne kadar devam edeceği bilmiyorum. Acı çekmiyor. Gözleri açık ve çevresinde olup biteni izliyormuş gibi görünüyor.”
Chomsky’nin sağlık durumuna ilişkin haberlerin yayınlanmasının ardından konuşa ilişkin açıklama yapan Stohl, ünlü düşünürün ailesinin ‘tıbbi nedenlerden dolayı kamuoyundan uzak olması dışında hiçbir şeyin açığa çıkmasını istemediğini’ aktardı.
Chomsky, geçtiğimiz yılın nisan ayında yaptığı bir açıklama, İsrail’in eylemlerinin ‘suç niteliğini’ ilk kez 1969’da dile getirdiğini söylemiş ve Filistinlilere yönelik baskı hakkında daha yüksek sesle konuşmadığı için pişman olduğunu belirtmişti.