Bundan 120 yıl kadar önce yine konuşmanın, yazmanın tehlikeli olduğu, her tarafta jurnalcilerin kol gezdiği buhranlı zamanlarda, Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmış bir grup İstanbullu genç entelektüel, her şeyden kaçıp bir köye yerleşme hayalleri kuruyorlardı. Bu hayali ütopya köyünün adı bile belliydi: Yeşil Yurt.
Derginin başyazarı Tevfik Fikret, Yeşil Yurt’u anlattığı bir şiir bile yazmıştı:
“Bahara benzetilir bir yeşil saadettir
Gülümseyen ovanın vech-i pür-gubarında
Köyün, uyur gibi, müsteğrak-ı sukünettir
Bütün hayatı ufak bir çayırın kenarında.”
Önce Yeşil Yurt’u kurmak için aileleriyle Yeni Zelanda’ya göç etme planları yaptılar. Yeni Zelanda’yı tanıtan broşürler buldular, para aradılar. Sonra vazgeçtiler. Bu kez Manisa Sarıçam’ı gözlerine kestirdiler. Gidip yer baktılar. Ama Tevfik Fikret sonra bu fikirden vazgeçince planlar suya düştü. Fikret kendi Yeşil Yurt’unu Aşiyan’da kurdu.
Bazen denk gelişler geçmişle bugünü birbirine bağlar.
Dün Malatya Yeşilyurt’tan gelen haberi okurken de tarihle bugün arasında devamlılık kendiliğinden kuruldu.
Habere geçmeden Yeşilyurt’un nasıl Yeşilyurt olduğunu da hatırlamakta fayda var.
1915’ten önce Ermenilerin de yoğun olarak yaşadığı beldenin Osmanlı dönemindeki adı hala kullanılan Çırmıhtı. 1928’de yüzlerce yıllık tarihi adı Malatyalı İsmet İnönü yüzünden İsmetpaşa olarak değiştirilmiş. DP iktidarının otoriterleştiği, muhalefete tahammülsüzlüğün arttığı 1957’de ise dönemin sert İçişleri bakanı Namık Gedik tarafından bir kere daha siyasi nedenlerle beldenin adını değiştirilip Yeşilyurt yapılmış. 80 öncesi solun çok güçlü olduğu ilçe, artık Malatya’nın 350 bin nüfuslu merkez ilçelerinden biri ve AK Parti tarafından yönetiliyor.
Tevfik Fikret’in hayallerindeki gibi olmasa da Yeşilyurt bir çayırın, Derme Suyu’nun kenarında, Malatya’nın en yeşil yerlerinden biri.
Artık habere geçebiliriz. Henüz konudan habersiz olanlara kısa bir özet önce:
“Hannover’da Mega Kilit GMBH adlı bir şirket, “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” adlı proje kapsamında Malatya Yeşilyurt Belediyesi’nden 45 kişiyi bir haftalık gezi için Almanya’ya çağırdı. AK Partili Yeşilyurt Belediyesi, geziye katılacak 43 kişiyi Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği’ne üye yaptı, pasaport almaları için valiliğe yazı yazdı, iki belediye başkan yardımcısıyla birlikte Almanya’ya gönderdi. Bir hafta sonra Türkiye’ye sadece iki başkan yardımcısı döndü. 43 kişi kayıp. Skandalı ortaya çıkaran CHP’li belediye meclis üyelerine göre olay gayri meşru yolla adam kaçırma olabilir. Olayla ilgili Mülkiyet müfettişleri soruşturma açtı.” (Serbestiyet)
Dün bütün gün, haber sitelerinde açık ara en çok okunan haber olan bu traji-komik hikayenin izini sürmeye çalıştım.
Haberi daha ulusal medyaya düşmeden takip etmeye başlayan Kayısıhaber’den gazeteci Mahir Temur ve şimdi DEVA Partisi’nin kurucuları arasında yer alan, Malatya entelektüel hayatının merkezi BİLSAM’ın kurucularından öğretim üyesi İbrahim Gezer’le konuştum.
Aslında olay bundan 14 ay önce Ocak-Şubat 2020’de yaşanmış.
Bunca zamandır duyulmaması ya da duyanların duyduklarını belli etmemesi üzerinde ayrıca durmak gerek.
Skandal, Yeşilyurt Belediye Meclisi’nin Nisan ayı toplantısında, meclisin 6 CHP’li üyesinden biri olan Günnur Tabel’in iddiayı AK Partili belediye başkanı Mehmet Çınar’a sormasıyla ortaya çıktı. Çınar, sorulara cevap vermedi ama sonra anlaşıldı ki İçişleri Bakanlığı’nın Mülkiye başmüfettişleri skandalla ilgili zaten üç aydır Malatya’da soruşturma yürütüyormuş, belediye başkanı dahil pek çok kişinin ifadesi alınmış.
Soruşturma açık ki bir insan kaçakçılığı soruşturması.
Gidip de dönmedikleri tahmin edilen insan sayısı dün medyada yer aldığı gibi 43 değil 53.
Hikayenin başlangıcı Ocak 2020’ye dayanıyor.
Hikayenin baş karakteri dünkü haberlerde adı geçmeyen bir başka AK Partili isim.
AK Parti’den 2009-2014 yılları arasında Bingöl’ün Servi ilçesinde belediye başkanlığı yapan Ali Ayrancı.
Yılın bazı dönemlerinde Malatya’daki evinde ikamet eden Ayrancı, Ocak 2020’de Malatya’nın merkez ilçelerinden AK Partili Yeşilyurt Belediyesi’ne gidiyor ve önceden tanıştığı belediye başkan yardımcısına projesini açıyor.
“Almanya’nın Hannover şehrinde faaliyet gösteren hayırsever bir Türkiye kökenli işadamına ait Mega Kilit GMBH şirketi “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” adlı proje kapsamında 53 kişiyi Hannover’a davet etmek istiyor. Yol, kalma ve bütün masraflar bu hayırsever işadamına ait. Belediye kasasından bir kuruş çıkmayacak. Başka belediyeler de benzer projeler yapıyorlar” diyor.
Belediyenin bu projeye ortak olmasını, gidecek heyete belediyeden de isimler eklenmesini teklif ediyor.
Fikir belediyeye cazip geliyor. Eski AK Partili başkan olunca da güveniyorlar. Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar da öneriyi kabul ediyor.
Neden cazip geldiği bir muamma.
Belediye başkan yardımcıları, “Zaten belediyenin bir işbirliği için Almanya’ya gitmeleri gerektiğini, yol ve konaklamayı bedavaya getirmek için bu teklifi kabul ettiklerini” söylüyorlar.
Belediye bedava bir yurt dışı gezisine tamah edip kullanıldı mı yoksa bu işlerde onların da bir dahli var mı sorularının cevabı soruşturmayla ortaya çıkacak.
Projenin sahibi Ali Ayrancı’nın belediyeye ortaklık teklif etmesinin esas nedenine gelelim.
Ayrancı, projeyi sunarken belediye yetkililerine bir şart koşuyor.
“Proje “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” olduğu için, projeyle Almanya’ya gidecek 53 kişinin de bu konularda faaliyet yürüten bir derneğe üye olması lazım, belediyenin de bu dernekle protokol imzalaması gerekir” diyor.
Esas amaç ise şu: Bu protokolle gezi bir resmi belediye etkinliğine dönecek ve geziye katılanlara yurt dışındaki kamu hizmetlerinde kullanılan vizesiz gri pasaport alınabilecek.
Yeşilyurt Belediyesi buna da tamam diyor.
Başkanın talimatıyla bu kimsenin tanımadığı, isimlerini eski belediye başkanı Ayrancı’nın verdiği 53 kişinin üye yapılabileceği, konuyla alakalı bir dernek aranıyor.
İşte bu noktada dünkü haberlerde insan kaçakçılığı için kurulmuş paravan dernek gibi sunulan Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği bulunuyor.
10 yıldır faal olan dernek okullarda motivasyon, hızlı okuma eğitimleri veren Malatya’da bilinen bir dernek. Başındaki Mehmet Sait Aytekin bir ilahiyatçı.
Onun anlatımına göre “belediyeden bir başkan yardımcısı ve basın müdürü, derneğe gitmiş, projeyi anlatmış hatta başkan prosedürü de tam bilmediği için bu 53 kişiyi bizzat kendileri derneğin defterine üye olarak kaydettirmiş.”
Malatya yerel gazetelerine konuşan Aytekin, “Üye olanları tanımıyorum. Ben AK Parti’ye güvendim, inançlı insanlar yanlış yapmazlar” dedim diye tanıdık bir argümanla kendini savunuyor.
53 kişinin derneğe üye yapılmasından sonra Yeşilyurt Belediyesi, Yeşilyurt Kaymakamlığı üzerinden Malatya Valiliği’ne 53 kişinin GBT’lerinin soruşturulması için yazı yazmış.
Malatya Valiliği de yine resmi yazıyla Malatya Emniyet Müdürlüğü’nden bu 53 kişinin GBT’lerinin sorgulanmasını istemiş.
Bütün bunlar bu 53 kişiye yurt dışı çıkışta gri pasaport alabilmek için yapılıyor.
Ve GBT’lerin sonucu “temiz” çıkmış. Herhangi bir adli kayıtları bulunamamış.
Bu önemli çünkü dün herkesin aklına ilk gelen bu 53 kişinin yurt dışı çıkış yasağı ya da pasaport tahdidi olduğu için bu yaratıcı yola başvurdukları oldu.
Eğer, GBT kısmına bakılırken de bir usulsüzlük yapılmadıysa bu 53 kişinin, FETÖ, PKK ya da benzer bir suçlama yüzünden yurt dışına çıkamayan insanlar olmamaları gerekir.
GBT’lerinde de bir sorun çıkmayınca, Yeşilyurt Belediyesi ile Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği arasında geziye katılım için bir protokol imzalanıyor.
Gezi projesi ve protokol 4 Şubat 2020 günü Yeşilyurt Belediyesi Meclisi’ne geliyor:
“Almanya’nın Saksonya Eyaleti Hannover şehrinde faaliyet gösteren Mega Kilit GMBH şirketi tarafından “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” adlı proje kapsamında 15/02/2020 ile 27/02/2020 tarihleri arasında düzenlenecek olan çevre, eğitim ve kültürel inceleme gezisine Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği üyeleri ile birlikte düzenlenecek olan ve 53 kişilik bir kafilenin katılmasının planlandığı gezi için belediyemizi de temsilen bir heyetin gönderilmesine, yol, konaklama ve iaşe bedelleri gibi tüm masrafların ilgili firma tarafından karşılanacağı inceleme gezisine belediyemizi temsilen Belediye Başkan Yardımcısı Şahin Özer, Belediye Başkan Yardımcısı Bekir Karakuş’un katılmalarının kabulüne yapılan oylamada katılanların oy birliği ile karar verildi.”
O sırada belediye meclisinde olan şimdi itiraz eden muhalif üyelerden de o gün itiraz eden olmamış.
Halbuki pek çok şüphe çekici nokta var.
En başta Hannover’deki Mega Kilit GMBH adlı bir şirket neden “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” diye bir proje yapıp, Yeşilyurt Belediyesi ile birlikte çalışsın?
Neden bir şirket 55 kişinin böyle bir proje için bir haftalık yol ve konaklama masraflarını karşılasın?
Kim bu şirket? Bu hayırseverlik veya da çevreciliği nereden geliyor?
Şirketle ilgili internetten çıkanlar sınırlı. Alman şirket kayıtlarına göre böyle bir şirket var.
https://www.northdata.com/Mega+Kilit+GmbH,+Hannover/HRB+213752
Kilit işi yapmıyorlar, şirketin sahibi olan ailenin soyadı Kilit. Türkiye kökenli bir aile.
Dün bir kaç kez numaralarını aradım ama Pazar günü olduğu için açan olmadı. Şirketin 2016, 2018’de yöneticileri değişmiş.
Ama sahibinde bir değişiklik yok. Tam olarak ne iş yaptıklarını bu kayıtlardan anlamak zor.
Ama şirket binasına bakınca pek çevre için paralar saçıyorlarmış gibi durmuyor.
Herhalde benzer projeler yapsalar haklarında başka bilgiler bulunurdu. Bu hayırseverliklerini saklayacak kadar mütevazı değillerse tabii.
Bu şirketin Bingöl Sevri eski belediye başkanlığıyla da ilişkisi meçhul.
Ama bu şirketin düzenlediği bir haftalık “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek” adlı projesinin gezisine, eski belediye başkanının belirlediği 53 kişiyle birlikte, iki AK Partili belediye başkan yardımcısı ve karardan sonra onlara eklenen yine AK Partili iki belediye meclis üyesi yani toplamda 57 kişi Yeşilyurt Belediyesi’nin resmi kafilesi olarak yani gri pasaportlarıyla katıldılar.
Belediyeden katılan dört kişi diğer 53 kişiden bir gün önce 14 Şubat 2020’de uçağa binip, Almanya’ya gitti.
Kendi ifadelerine göre “Almanya’nın başka bir kentindeki belediyenin bir işini halletmek için erken gittiler.”
Diğer 53 kişi ise 15 Şubat günü yola çıkıp, Hannover’e vardılar.
Belediyeden giden dört kişi, yine kendi beyanlarına göre “ancak üçüncü gün oteldeki organizasyona katılmış, bu 53 kişiyle ilk kez orada karşılaşmış.”
Herhalde gördükleri onları şüpheye düşürmemiş.
Belediyeden giden dört kişi, 53 kişinin dönüş tarihinden bir gün sonra Türkiye’ye dönmüş.
Diğer 53 kişinin akıbetleri hakkında hiçbir fikirleri yok.
Bu 53 kişinin kaçının döndüğü, kaçının dönmediği de bir muamma.
Bunu devlet biliyor. Çünkü 12 günlük gri pasaportlarla yurdu terk etmiş 53 kişiden bahsediyoruz.
İçişleri Bakanlığı bir soruşturma açtığına göre hiçbirinin dönmediği varsayılabilir.
Bu arada ilginç bir şey olmuş ve geziyi organize eden eski belediye başkanı Ali Ayrancı, gezinin sonunda 53 kişi için çıkarılan 12 günlük gri pasaportları getirip belediyeye teslim etmiş. Belki de bu yüzden 14 ay boyunca kimse şüphelenmemiş.
Olayın kilit ismi eski Bingöl Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı’nın da Mülkiye başmüfettişler tarafından sorgulandığı iddia ediliyor.
Dün kendisine ulaşmaya çalıştım ama mümkün olmadı.
Ama aktif olarak kullandığı bir Twitter hesabı var.
Ve dün bu haberler çıktıktan sonra ilginç bir şey oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çektirdiği resimli eski bir tweet’ini sabit tweet yaparken, yine aynı resmi bir kere daha Erdoğan’ı mentionlayarak “Biz bugüne kadar ne yaptık ise bu memleket için bu Devlet için yaptık” notuyla paylaştı.
Bu dün atılmış tweet’ler soruşturmanın henüz adli bir soruşturmaya dönmediğini gösteriyor.
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri üç aydır Malatya’da bu gri pasaportla insan kaçakçılığı soruşturmasını yürütüyor.
Soruşturmada eski belediye başkanı dışında, Yeşilyurt Belediye Başkanı, yardımcıları, belediye meclis üyeleri ve dernek başkanı ifade verdi.
Bir başka muamma da bu 53 kişinin kim ve nereli olduğu?
Yine devletin cevabını bildiği bu sorunun da cevabı şimdilik meçhul. Kimsenin bir fikri yok.
Haberlerde çıktığı gibi bunlar Malatyalı değiller.
En azından Malatya’da tanınan, bu geziye katıldıkları bilinen 53 kişi değiller.
Türkiye’nin her yerinden insanlar olabilir.
Neden normal yollarla yurt dışına gitmedikleri, neden böyle bir organizasyonla ülkeden kaçmayı tercih ettikleri de şimdilik bilinmiyor. GBT’lerinde adli kayıtları çıkmaması akla ilk gelen ihtimallerin elenmesine neden oluyor.
Vize almakta sorun yaşayan insanlar olabilir. Almanya’ya girişlerinde sorunlar yaşayan insanlar olabilir. GBT’de görünmeyen bir pasaport tahdidi olan insanlar olabilir.
Kesin olan bu insanların böylesine yaratıcı bir yolla Türkiye’den kaçtıkları.
Ama bu yaratıcı taktiklerle yur tdışına kaçan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da onlar değil.
4 Mart 2021 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı bir gri pasaport soruşturmasının haberini okuyalım:
“Ankara Emniyet Müdürlüğü, göçmen kaçakçılığı ile mücadele ekiplerinin yürüttüğü bir soruşturmadan bahsediyoruz. Belediyeleri kullanarak gri pasaport yani hizmet pasaportu çıkarttıkları kişileri yurtdışına götüren çete üyeleri aslında bir turizm şirketi.
Götürdükleri kişileri Türkiye’ye geri getirmediler. Peki nasıl gerçekleşti bu olay. Turizm şirketinde çalışan bir kişi özellikle küçük ilçe belediyelerine giderek kendilerinin bir projeleri olduğunu söyledi ve yurt dışına kültür ve spor amaçlı bazı vatandaşları yurtdışına götürdükleri ve belediyeye proje sunduklarını ve tüm masrafların da kendileri tarafından karşılandığını söylediler.
Belediyeden tek istekleri encümen kararı ile ‘gri hizmet’ pasaportu çıkartmaktı ki, belediyeden güven kazanmak için yine belediyeden bazı kişileri o turlara götürmek istediklerini dile getirdiler.
Onlarca kişi Türkiye’den yurtdışına götürüldü, dönenler sadece belediye çalışanlarıydı. Koronavirüs nedeniyle vize alamadıkları ya da bazılarının vize alma kriterlerini karşılayamadıkları belirlendi.
Gri pasaportla giderek izlerini kaybettirdikleri sonrasında orada kaçak yollarla çalıştıkları tespit edildi. Ankara’da emniyet ekipleri bunun üzerine harekete geçti. 2’si organizatör 6 kişi tespit edildi.
Ankara merkezli eş zamanlı operasyonla 6 kişi gözaltına alındı. Bu turizm şirketi farklı belediyelerle de iletişime geçti mi, bugüne kadar kaç kişiyi yurtdışına gönderdi bu merak ediliyor. Gitmeye hazırlanan yüzlerce kişinin olduğu bildirildi. Olayla ilgili 6 kişi gözaltına alınırken, 2 şüpheli tutuklandı. Soruşturma devam ediyor.”
Neredeyse aynı taktik.
Uydurma çevre projeleri, şirketler, dernekler üzerinden oyuna getirilen ilk belediye de Yeşilyurt Belediyesi değil.
Çok sayıda küçük ilçe ve belde belediyesinin aynı yöntemle insan kaçakçılığı için kullanıldığı anlaşılıyor.
50’ye yakın derneğin bu işlerin içinde olma iddiasıyla soruşturulduğu iddia ediliyor.
Gri pasaportla insan kaçakçılığı soruşturmasına Ankara’da bazı yetkili isimlerin karıştığı da iddialar arasında.
Gazeteci Mahir Temur’un yazdığına göre Malatya Kale Belediyesi’ne de benzer bir bir teklif gitmiş yakın zamanda. Hali hazırda bir soruşturma olduğu için vazgeçilmiş.
Bazı kaynaklar Almanya’daki şirketin bunun için 53 kişiden 9 bin euroya yakın para aldığını da iddia ediyor.
Daha önce Macaristan’a folklor ekibi olarak gidip dönmeyenlerle ilgili bir haber okumuştuk, sporcu olarak turnuvalara yine gri pasaportlarla gidip dönmeyenlerle ilgili de haberler arşivlerde var.
Olayın kriminal tarafı hakkında daha çok konuşacağız gibi görünüyor.
Ama Türkiye’nin artık kaçmak için insanların böylesine yaratıcı yollar aradığı, Demirperde ülkelerinden aşina olduğumuz kaçış maceralarının yaşandığı bir ülke haline gelmesi üzerine de herhalde Ankara’dakilerin uzun uzun düşünmesi gerekir.