Ana SayfaANALİZLERHABER ANALİZ - İrini krizinde neler oldu?

HABER ANALİZ – İrini krizinde neler oldu?

Fransa ve Yunanistan’ın, Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye yaptırım talep edeceği 10-11 Aralık’taki AB zirvesi yaklaşırken ilk mesaj Almanya’dan geldi. Libya’nın Misrata Limanı’na giden konteyner gemisi, Libya’ya silah ambargosunu denetlemek için oluşturulan İrini Operasyonu’na bağlı Alman Deniz Kuvvetleri’nin Hamburg firkateyni tarafından durdurularak 16 saat arandı. Son dört günde yaşananları sizin için derledik.

22 Kasım 2020 Pazar günü, Türkiye’nin Yarımca limanından hareket edip Libya’nın Misrata limanına doğru seyretmekte olan, Arkas Denizcilik şirketine ait 11 bin tonluk Rosalina-A konteyner gemisi, Alman Deniz Kuvvetlerine bağlı Hamburg firkateyni tarafından Libya’nın 200 km açıklarında durduruldu.

Hamburg Firkateyni.

Gemiye, Hamburg firkateyninden kaldırılan bir helikopterle inen komandolar, BM kararları ve İrini Operasyonu kuralları doğrultusunda yasak malzeme araması yaptı.

Baskın ve arama boyunca düşük hızda seyrine izin verilen gemi, Türkiye’nin itirazları ve aramada herhangi bir yasaklı materyale rastlanmadığının anlaşılmasından sonra serbest bırakıldı.

Gemide sadece insani yardım malzemeleri, yiyecek ve boya bulunduğu bildirildi.

Baskının haberi Türkiye medyasına ertesi gün düştü ve şiddetli tepkiyle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, geminin hukuk dışı arandığını belirterek, “AB’nin, meşru Libya hükümeti, NATO ve ülkemizle istişare etmeden başlattığı İrini Harekatı son operasyonuyla taraflı olduğunu bir kez daha tescil etmiştir”dedi.

https://tr.euronews.com/2020/11/23/turk-yuk-gemisine-alman-f-rkateyni-taraf-ndan-yap-lan-mudahaleye-ankara-dan-k-nama

Baskın uluslararası medyada da yankı buldu ve operasyon ânını gösteren görüntüler yayımlandı.
https://twitter.com/thevocaleurope/status/1330829619440848896

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, baskının uluslararası denizcilik yasalarına aykırı bir eylem olduğunu söyledi:

“Cevabımızı sahada da vereceğiz, işin siyasi boyutunu takip edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Ne gerekiyorsa onu yapacağız. Cumhurbaşkanımızın talimatı bu yönde.”

https://www.hurriyet.com.tr/video/bakan-cavusoglu-cevabimizi-sahada-da-verecegiz-41671066

Çavuşoğlu’nun bu demecinden bir gün önce Almanya Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yapmış ve arama kararında belirleyici olanın Roma’daki İrini karargâhı olduğunu belirterek standart prosedürün işletildiğini söylemişti. Açıklamaya göre gemi ve geminin bayrak ülkesi Türkiye’ye arama isteği belirtilmiş, standart prosedür olarak 4 saat geçmesi beklenmiş ve Türkiye’den herhangi bir cevap gelmeyince de operasyona başlanmıştı. Türkiye’nin itirazı arama başladıktan çok sonra gelmiş ve bu itiraz sonucu operasyon durdurularak gemi serbest bırakılmıştı.

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanya-savunma-bakanligi-arama-yapilan-turk-gemisinde-yasak-malzeme-bulunmadigini-acikladi/20535320

Ertesi gün, yani Çavuşoğlu’nun “bu işin hesabını sahada da soracağız” çıkışını yaptığı saatlerde Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer de katıldığı bir toplantıda operasyon üzerine konuştu.

Bakan, Alman Dışişlerinin yaptığı gibi İrini karargâhını işaret etmedi; direkt “emri biz verdik” dedi:

Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer.

“Alman askerleri tamamen doğru hareket etti. AB misyonu İrini kapsamında kendilerinden bekleneni yaptılar. Türk tarafı ile tartışma olması bize bu misyonun temel sorunlarından birini gösteriyor. Türkiye NATO’daki önemli partnerlerden biri. Ancak tersini de sormak gerekir, Türkiye NATO üyesi olmasaydı ne daha iyi olurdu? Bu bizim için olduğu kadar Yunanistan gibi komşuları için de durumu daha da zorlaştırırdı. NATO bünyesinde gerçekleştirilen ortak operasyonlarda Türkiye daima ‘güvenilir bir partner’ oldu. Yine de Türkiye bizi büyük zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Çünkü sadece iç siyasette izlediği yolla değil, aynı zamanda Avrupa meseleleriyle uzlaşması zor bir gündemi olduğu için de.”

https://twitter.com/dw_turkce/status/1331269981158453248?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1331269981158453248%7Ctwgr%5E%7Ctwcon%5Es1_&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.dw.com%2Ftr%2Falmanya-savunma-bakanC4B1-alman-askerleri-doC49Fru-hareket-etti%2Fa-55711538

Tarafların birbirini bazen örtük bazen de açıkça suçladığı açıklamalar bu şekilde devam ederken, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) 24 Kasım gecesi kapsamlı bir açıklama yayımladı.

“Bayrak devleti ve kaptanın rızası olmamasına rağmen, Alman firkateyninin silahlı ve teçhizatlı arama timi, helikopterle cebren gemiye çıkmıştır. Bölgedeki huzur ve istikrarın muhafazası, bu tarz olayların bir daha yaşanmaması için gerekli iş birliği ve koordinasyonun artırılmasına yönelik çalışmaya hazırız” diye başlayan açıklamada olayın kronolojisi anlatıldı.

MSB’ye göre olay 22 Kasım saat 12.30’da başlamıştı. F-220 Hamburg, Rosalina-A’ya önce telsizden ulaşmış ve yükünü sorgulayarak gemiden arama izni talep etmişti. Saat 17:44’te ise, bayrak ülke Türkiye’nin arama izni vermediği İrini komutasına bildirilmişti. Ancak bu geçerli engellemeyi dinlemeyen İrini komutası, izin verilmediği halde ve bilgi kendilerine ulaştıktan yaklaşık bir çeyrek saat sonra, yani saat 18:00’de, helikopterden silahlı askerleri Rosalina-A’ya indirerek yine de operasyonu başlattı.

Arama çalışması 16 saat boyunca ve ertesi güne kadar sürdü.

MSB açıklamasında bu aşamayı “Uluslararası hukuka aykırı olarak, TC Devletinin rızası olmadan ve korsanvari bir şekilde” sözleriyle tanımlıyor ve gemi mürettebatına suçlu muamelesi yapıldığını da ekliyor.

Açıklamaya göre operasyon, 23 Kasım sabahı saat 9.30’da bitirildi ve askerler gemiden ayrıldı.

Geminin kaptanı Alman askerler tarafından bu şekilde gözetim altında tutuldu.

MSB açıklamasında olayın sadece kanunsuz değil, iki ülke arasındaki müttefiklik hukukuna da uygun olmadığı belirtilirken bir ifade özellikle dikkat çekiyor: “Yapılan bu yanlış uygulamada, denizdeki gemilere komuta eden operasyon komutanının yanlı ve duygusal davrandığı açıktır.”
Bu ifadeden, İrini operasyonuna bağlı askeri gücün saha komutanının işaret edildiği neredeyse kesin.https://www.politikyol.com/msbden-turk-gemisindeki-aramaya-iliskin-aciklama/?utm_source=ReviveOldPost&utm_medium=social&utm_campaign=ReviveOldPost
Öte yandan Türkiye’deki haber ve yorumlarda sık sık, Alman gemisinin bir Yunan subayı tarafından yönetiliyor oluşundan söz edildi.

  • O Yunanlı subay Komodor Theodoros Mikropoulos’tu. Hem bu detayın anlaşılması ve hem de olayın sağlıklı bir değerlendirmesi için, baskının gerekçesi olarak anılan “İrini Operasyonu” nedir sorusuna cevap bulmak gerekiyor. İrini (Yunanca ‘Barış’) Operasyonu, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) çatısı altındaki bir Avrupa Birliği askeri operasyonu.
  • Birleşmiş Milletler’in Libya’ya silah kısıtlaması uygulaması amacıyla 31 Mart 2020’de başlatılan operasyon, BM Güvenlik Konseyi kararları 1970 (2011) ve 2292 (2016) doğrultusunda icra ediliyor. Operasyona Fransa, Almanya, Yunanistan, Lüksemburg, Mısır ve Polonya fiilen destek veriyor. Karargâhı Roma’da bulunan operasyonun komuta kademesinde şu anda İtalya, Fransa ve Yunanistan’dan birer kurmay subay bulunuyor: Operasyon Komutanı Tuğamiral Fabio Agostini, Operasyon Komutan Yardımcısı Tuğamiral Jean-Michel Martinet ve Kuvvet Komutanı Komodor Theodoros Mikropoulos.

Operasyon kurallarına göre kuvvet komutanı 6 ayda bir değişiyor ve Mikropoulos bu görevi, İtalyan Donanması subayı mevkidaşı Ettore Socci’den geçtiğimiz Ekim ayında devraldı. Operasyonun görev komutanının bir Yunanlı olması, Türkiye’nin geminin aranmasına tepkisine ivme kazandırdı. Ama sonuçta bu sıralı, rotasyona tâbi bir görev.

Türk medyasında çıkan haberlerde, sahada fiilen bulunan en üst rütbeli subayın bir Yunanistan Donanması mensubu oluşu manidar bulunuyor, baskının ardındaki sebeplerden biri olarak yorumlanıyor.

Macintosh HD:Users:yildirayogur:Desktop:download-1.jpg

İrini Operasyonu’nun Türkiye’nin muhalefetiyle karşılaşması yeni değil. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 6 Ağustos tarihli açıklamasında konuya değinmiş ve İrini’nin taraflı bir operasyon olduğunu belirterek, “İrini operasyonuyla ilgili, Hafter ve destekçilerinden hiç eleştiri geldi mi? Hayır. Çünkü Hafter ve destekçilerini destekleyen bir operasyon. AB buna alet oluyor ve bu konuda bazı AB ülkelerinin çok ciddi endişeleri var” demişti.

https://anadoludabugun.com.tr/dunya/bakan-cavusoglu-irini-operasyonu-tarafli-bir-operasyon-121443h

Operasyona dair eleştiriler Türkiye ile sınırlı da değil.

Tarafsız kaynaklar, Libya’ya yapılan yasadışı silah nakliyatının, bu operasyon sayesinde uydu izlemesi altına alınmasını olumlu karşılasalar da, silah aktarımının daha çok hava yoluyla gerçekleştiği ve sadece denize yönelik bu önlemin etkisinin sınırlı kaldığı yorumunda birleşiyor.

Eleştiriler, İrini Operasyonu’nun neredeyse sadece Türkiye’yi engellemeye yaradığı, örneğin Rusya’nın Libya’ya hava yoluyla yaptığı sevkiyata hiçbir etkisinin olmadığı noktasına kadar varıyor.

Hatta ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker de Temmuz 2020’de yaptığı bir konuşmada Türk tarafının itirazlarını desteklemiş ve şöyle demişti:

“Avrupalılar, Libya’ya yönelik BM silah ambargosunun uygulanması için oluşturulan deniz misyonuyla gurur duyuyor. Ancak Avrupalıların bu misyonu sadece Türkiye’yi denetlemekle sınırlı kalıyor. Avrupalıların ilgilendikleri tek şey, Türkiye’nin Libya’ya gönderdiği askeri malzemeler. Kimse Rus uçaklarına müdahale etmiyor, Birleşik Arap Emirlikleri’ne müdahale etmiyor, kimse Mısırlılara müdahale etmiyor. Belki de Rusya’dan gelecek tepkiden endişe ediyorlar. Eğer daha sağlam bir rol ya da daha ciddi bir görev üstlenmeyeceklerse, o zaman bu mesele uzar gider.”

Elbette İrini Operasyonu’nun tümüyle Türkiye’yi hedef almadığına dair ve kısıtlı da olsa etkili olduğunu gösteren örnekler de var. 10 Eylül 2020’de, yine F-220 Hamburg firkateyninden kalkan helikopterle indirilen komandolar bu kez Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sharjah limanından ayrılıp Libya’nın Bingazi limanına gitmekte olan Royal Diamond 7 adlı gemiye baskın yaptı ve yasaklı yakıt yükünü ele geçirdi. O operasyonda Hamburg’un komutasında Mikropoulos’tan bir önceki komodor olan İtalyan Ettore Socci vardı.
https://www.operationirini.eu/operation-irini-inspects-vessel-suspected-violation-un-arms-embargo-libya/

Türkiye her zaman Libya’ya, bu son olayda olduğu gibi sadece insani yardım ve yiyecek göndermiyor.
Daha önce BBC, uydu görüntüleri ve fotoğraflarla desteklediği haberinde, Türkiye’den Libya’ya sivil gemilerle askeri malzeme taşındığını göstermişti (https://serbestiyet.com/haberler/dunya/turkiyeden-libyaya-giden-hayalet-gemiler-40980/).

Son olarak konteyner gemisi durdurulan Arkas Holding de bir açıklama yaptı.

Macintosh HD:Users:yildirayogur:Desktop:gemi_2-071.jpg

Arkas’ın açıklaması şöyle:

“22 Kasım 2020 günü sabah yerel saat ile saat 10:30 civarında şirketimizin sahibi olduğu Türk Bayraklı 9163984 IMO kayıt numaralı M/V Roseline A konteyner yük gemisi,  LTS44S20 sayılı seferi ile Libya’nın Misurata limanına gerçekleştirdiği ticari seferi sırasında, kendisini EU WARSHIP olarak tanıtan ve bir Alman gemisi olduğu anlaşılan F220 bandıra numaralı bir fırkateynden telsiz aracılığı ile bir kısım sorgulamaya maruz kalmış ve akabinde de aynı gemiden kaldırılan bir helikopterden gemimize bir kısım askeri personel gemi kaptanının muhalefetine rağmen indirilmiştir. Askeri personel gemi içinde ve taşınan bir kısım konteynerlerde silahlı bir şekilde arama yapmıştır. Aynı ekip yaklaşık 16 saat sonra yine helikopterle gemimizden ayrılmışlardır. Askerlerin gemimize çıkmasından önce telsiz ile yapılan sorgulamalar sırasında, durum kaptan tarafınca hem Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı’na hem de MRCC Ankara’ya, şirketimiz yetkililerince de T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na iletilmiştir. Gemimiz 23.11.2020 tarihi itibarı ile yerel saat 10:00’da normal seyrine kaldığı yerden devam etmiştir. Şirketimiz, bugüne kadar ifa ettiği tüm faaliyetlerde ulusal ve uluslararası kurallara ve teamüllere en ince noktasına kadar uymuş olup, herhangi olumsuz bir durum ile karşılaşmamıştır. Gerçekleştirdiği tüm taşımalar insani ve ticari maksatlıdır. Bu şekilde bir uygulama ile karşı karşıya kalmak mürettebatımızı endişeye sevk etmiş ve şirketimizi de üzmüştür. Meydana gelen olay sırasında gemimize askerlerin çıkmasına karşılık, uzun yıllar açık deniz tecrübesi olan mürettebatımız herhangi bir mukavemet göstermemiş, işbirlikçi ve uyumlu davranarak üzücü bir olayın meydana gelmesi engellenmiştir. Konu T.C Ulaştırma ve Altyapı, Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarımız nezdinde takip edilmektedir.”

http://www.arkas.com.tr/basin_detayi.html?pressnewsId=47268

- Advertisment -