Dünyada koronavirüsün en kötü vurduğu ülke 1.4 milyar nüfuslu Hindistan.
Günlük vaka sayısı pazartesi günü yeni bir dünya rekoru kırarak 352,991 oldu. Sadece bir gün içinde ölenlerin sayısı ise 2812.
Ülkede hastanelerde yer yok, yer olan hastanelerde oksijen makinesi eksik. Tapınaklar bile hastaneye çevrildi. İnsanlar tapınakların önünde arabalarının içinde yatarak, oksijen makinesine ulaşmaya çalışıyor. Ölüler toplu olarak yakılıyor. Hastalar, cesetler kamyonlarla, motosikletlerle taşınıyor.
Ama bundan sadece iki ay önce Hindistan’ı yöneten Başbakan Narendra Modi’nin partisi Bharatiya Janata (BJP), koronavirüse karşı zafer ilan etmişti:
“Gururla söylenebilir ki Hindistan, Covid’i sadece Başbakan Modi’nin güçlü, mantıklı, kararlı ve vizyoner liderliği altında yenmekle kalmadı, aynı zamanda tüm vatandaşlarına bir Atma Nirbhar Bharat güveni aşıladı. Partimiz, Hindistan’ı Covid’e karşı mücadelede dünyada gururlu ve muzaffer bir ulus yapan liderliğini tartışmasız bir şekilde selamlıyor. Dünya Hindistan’ın zaferini alkışlıyor.”
Modi’nin Bharatiya Janata Partisi, (Hindistan Halk Partisi) 2014’den beri ülkeyi yönetiyor. 180 milyon üyesiyle, Çin Komünist Partisi’nin bile önünde dünyanın en büyük partisi.
Açıklamadaki “Atma Nirbhar Bharat” partinin ana sloganlarından biri: “Kendi kendine yeten Hindistan.”
Savunmada, tarımda, tıpta her şeyin yerli ve milli hale getirilmesi partinin en büyük vaadi.
“Hindutva” olarak adlandırılan Hindu milliyetçiliği çizgisindeki partinin kökleri 19. yüzyılın başında ortaya çıkan Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS-Ulusal Gönüllüler Hareketi) hareketine dayanıyor.
Modi de çocuk yaştan itibaren paramiliter grupları da olan bu aşırı milliyetçi Hindu milliyetçisi hareketin içinde yetişmiş.
Defalarca yasaklanmış, başta Müslümanlar olmak üzere diğer dini gruplara karşı sık sık şiddete başvurmuş, üç renkli Hindistan bayrağını bile milli safran rengindeki bayrağına aykırı bularak reddeden, ülkenin Anayasa’sını Hindu kutsal Manu metinlerine hiç atıf yapmadığı için gavur icadı olarak gören bir hareket RSS.
1948’de Gandi de bu hareketin bir üyesi tarafından öldürülmüştü.
Bir nevi “Öz vatanında garipsin, öz vatanında parya” halet-i ruhiyesi içinde, bütün enerjisi Hinduların mağduriyetinden ve onun rövanşını almaktan gelen bir hareketten bahsediyoruz.
Öyle ki Hindistan’ın dünyadaki simgesi Taç Mahal’i bile “Hindu düşmanı” Müslüman Şah Cihan tarafından yapıldığı için içlerine sindiremeyip “hainlerin eseri bir leke” olarak görüyorlar.
Bazıları Taç Mahal’in eski bir Hint tapınağı olduğunu iddia ediyor. Modi de bu hassasiyet yüzünden ülkeyi ziyaret eden devlet başkanlarına artık Taç Mahalli hediyeler yerine Hindu kutsal metinlerinin kopyaları olan hediyeler veriyor.
O yüzden Modi sadece bir parti lideri değil, davanın da lideri, bir çeşit tarihsel kurtarıcı olarak görülüyor.
Yüzyıllardır süren Hinduların mağduriyetini bitirip, Hindistan’ı tekrar Hindulaştıracak, ‘Hindutva Yüzyılı’nı geri getirecek, yeni diriliş ve uyanışı sağlayacak yarı kutsal bir lider olarak kitleleri peşinden sürüklüyor.
Böyle kutsal bir davanın karşısındaki herkesin hain ya da gayri-milli olması tabii ki kaçınılmaz.
Mesela Modi’yi eleştiren liberal medyaya, satılmış medya anlamında “Presstitute” diyorlar. İngilizce medya ile fahişe anlamına gelen kelimelerin bir bileşimi. Bir çeşit liboş.
Çok kültürlülüğü savunan sekülerlere ise İngilizce hasta ile seküler kelimelerini birleştirip “Sickular” diyorlar ve onları azınlıklara taviz vermekle, ‘yalakalık’ yapmakla suçluyorlar.
İnsan haklarından çok bahsedenlerle, hümanist tavırlar takınanlarla ise “JNU tarzı” diyerek dalga geçiyorlar. Bizdeki “ezik” , “saf”, “Yetmez ama evetçi”ye benziyor. “JNU”, Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru’nun adından geliyor.
Yani BJP iktidarının ülkeyi iyi yönetmek gibi süfli küçük hedefleri yok. “Büyük Hindistan’ı yaratma”, “yeniden Hindistan’ın altın çağına ulaşmak” gibi ulvi bir davası var. Modi de bu davanın yarı kutsal lideri.
Böyle tarihi kutsal bir davası olan bir harekete ve onun liderine havada ve karada yenilgi mümkün mü?
Hele de basit bir virüs karşısında.
O yüzden geçen yıl koronavirüs salgınının daha başında mayıs ayında bütün dünya kalabalık nüfusu ve sağlık şartları yüzünden Hindistan için endişelenirken, Modi çıkıp “Hindistan’ın salgına karşı zafere yürüdüğü”nü açıklamıştı.
Ama bu zafer havası çabuk dağıldı.
Vaka ve ölüm sayıları hızla artmaya başladı.
Hatta salgının yükselmesinin suçunu Modi’nin partisi Müslüman Tebliğ Cemaati’nin yıllık kongresine yıkıp, cemaati “Korona cihadı” yapmakla suçladı.
Salgın rakamları 2020 sonbaharında 93 bin ile zirveye ulaştıktan sonra alınan tedbirlerle düşmeye başladı.
Günlük vaka sayıları Şubat 2021’de 11 bine kadar düştü. Ölüm sayıları 100’lü rakamlara indi.
İşte ikinci zafer de bu sırada ilan edildi. BJP, “Liderimiz sayesinde koronayı yendik, Dünya Hindistan’ı alkışlıyor” açıklamasını yaptı.
Hindistan Sağlık Bakanı Harsh Vardhan da mart ayı başında “Covid-19 salgınının Modi’nin liderliğiyle bitiş noktasına yaklaştığını” müjdeleyip, pandemi tedbirlerini gevşetme kararını açıkladı.
Hatta o kadar zafer havasına girildi ki “küresel güç olan” Hindistan, “Modi’nin liderliğinde uluslararası işbirliği açısından dünyaya örnek oldu” başlıklarıyla çevre ülkelere, üretilen yerli ve milli aşılardan göndermeye başladı.
Modi, dünyanın en büyük aşılama kampanyasını vaad etti. 18 yaş üstü herkesin aşılanması sözü verdi.
Ülkeyi bugünkü büyük trajediye taşıyan da bu milliyetçi erken zafer havası oldu.
Nasıl olsa koronavirüsü yendik denerek, şubat ayında 186 milyon insanın yaşadığı beş eyalette seçim kararı alındı.
Modi, eyaletlerde kelimeni tam anlamıyla lebaleb mitingler düzenledi.
Mart ayı ortasında ülkenin en popüler sporu kriketin, milli duyguların en yüksek seviyeye çıktığı en büyük derbisi olan Hindistan-İngiltere arasındaki iki maçın seyircili oynanmasına karar verildi. Maçları 130 bin taraftar izledi.
Ve nisan ayının ortasında dünyanın en büyük dini festivali olan, Kumbh Mela’ya da izin çıktı. Modi, “sembolik” olacak dedi ama Başbakan’ın “temizlenip, arınma” dilekleriyle yola çıkan 4 milyon hacı, iki gün boyunca Ganj nehrinin kenarındaki küçük Haridvar şehrinde toplandı, topluca nehre girip manevi kirlerden arındı.
Hindistan Sağlık Bakanlığı, bütün dünyanın hayretle izlediği görüntüleri eleştiren Hindistan medyasını yalan haberler yapmakla suçladı, Modi’ye yönelik eleştiriler için “Başbakan’ın Kumbh Mela’ya müdahale edip durdurması gerektiğini söylemek adil değil. Başbakan ilk günden beri çok çalışıyor ve durumu izliyor. Bir emri vermeniz o kadar basit değil. Toplumdaki pek çok insanı ve dini azizleri yanınıza almanız gerekiyor. Bir fikir birliği geliştirmelisiniz” diyerek savunmaya çalıştı.
Ülke koronavirüste rekorlar kırarken bile Modi durmadı.
Daha bir hafta önce Batı Bengal’de partisinin düzenlediği seçim mitinginde on binlerce insana seslendi, toplanan büyük kalabalığı “Hayatımda böyle kalabalık görmedim” diyerek övdü kalabalıkla “aydınlandığını” söyledi.
Modi, mitinglerdeki kalabalıklara övgüler düzüp, “aydınlanırken” ülkede binlerce insan hastanelerde yer ve oksijen makinesi arıyordu. Vaad edilen dünyanın en büyük aşılama kampanyası ise yapılamamıştı.
Dünya Hindistan’dan gelen acı koronavirüs manzaralarını izlerken Modi, Batı Bengal ve beş eyalette 2 Mayıs günü bitecek seçimler için mitinglerini ancak bir hafta önce bitirebildi daha doğrusu sanal mitinglere geçmeye ikna oldu.
Bu büyük sorumsuzluğa karşı yükselen eleştirilere karşı Modi iktidarı yasak ve sansür yoluna başvurdu.
Aralarında ana muhalefet Kongre Partisi sözcüsü, eyalet bakanları, milletvekilleri, sanatçılar ve gazetecilerin attığı 50 tweet için Hindistan hükümeti Twitter’a başvurup, “yalan haber” ve “şiddete teşvik” gibi iddialarla kaldırma talep etti.
“Hindistan Modi’yi asla affetmeyecek” diyen bu tweet bu başvuru üzerine kaldırılan tweetlerden biri.
Eleştirel tweetler yasaklanırken, övgü tweetleri ise ikiye katlanmış durumda.
Mitinglerini sanal olarak yapmaya nihayet ikna olan Modi, televizyonlora çıkıp koronavirüsle mücadele için herkesi kurallara uymaya çağırınca partililer Modi’nin liderliğine övgüler yağdırdılar.
Dünyanın en kötü koronavirüs salgınını yöneten sağlık bakanı, Twitter’dan Modi’yi “savaşçıcı”ya benzetti:
“Kalbi halkıyla ve halkı için çarpan lider. Onun için tek bir canın kaybı bile ulusun kaybıdır.”
Başka bir parti yöneticisi daha ileri gidip Modi’ye “mahamanav” dedi “süper insan” ilan etti.
Daha fazla uzatmaya gerek yok.
Hindistan’ın hikayesini zaten biz iyi biliyoruz..