27’inci dönem İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve önümüzdeki sene yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili Yeni Asya gazetesine değerlendirmelerde bulundu.
Subaşı’nın değerlendirmeleri şöyle:
“Millet İttifakı’nda adaya yeterince güvenmeyen tavırlar güven vermedi”
“Cumhur ittifakı devlet gücü ve imkanlarını adil olmayan biçimde seferber etmekten kaçınmaksızın seçim çalışmasına başladı. Hayli yol kat etti. Vaatlerini sıraladı, beka söylemini ve dini de kullanarak muhalefete yüklendi, ekonominin arka planda kalmasını sağladı.
Millet İttifakı’nın ise birbirlerine ve adaya yeterince güvenmeyen ikircikli tavırları hem çok değerli zamanı kaybettirdi, hem de birliktelikleri yeterince güven vermedi. ‘Yedi cumhurbaşkanı yardımcısı, bakanlık vaatleri ve milletvekilleri paylaşımları ile birliktelik ancak sağlanabildi’ gibi bir izlenim oluşturuldu.
“Muhalefetin bazı aktörleri, HDP konusunda iktidarın istediği oyun sahasında kalıyor”
İktidarın ayrıştırıcı diline terör, HDP ve beka söylemi ile dinin siyasete alet edilmesi, Orta Anadolu ve Karadenizli seçmende hayli etkili oldu. ‘Beka’ söyleminin hala etkili olmasındaki en önemli nedenlerden ilki; milyonların oyunu alarak devletçe meşruiyeti sağlanan HDP’nin bazı mensuplarının, zaman zaman kullandığı söylemlerdeki özensizliğidir.
İkincisi; muhalefetin bazı siyasi aktörlerinin, iktidarın HDP konusunda istediği oyun sahasında kalıyor olmasıdır. Şunu söylemek istiyorum, iktidar, HDP’nin kendisine karşı olduğunu gördüğünde, terörle HDP’yi aynı potaya koyuyor ve muhalefete dönerek, ‘HDP ile muhatap olursanız terör işbirlikçisi sayarız’ diyor. Muhalefet de bunun üzerine, ‘Bizim HDP ile işimiz olmaz yan yana asla gelmeyiz’ diyerek adeta iktidar söylemini kabulleniyor.
‘Bazı muhalif siyasetçiler HDP’ye hakaretamiz sözler söyledi’
Oysa muhalefet; ‘HDP’ye meşruiyet sağlayan, TBMM çatısı altına koyan, diğer partilerle aynı hak ve hukuka tabi kılan sensin. İçlerinde suçlu varsa tecrit etmek bizim değil, senin görevin’ demiyor. Bazı siyasetçiler bununla da kalmayıp suçlayıcı ve hakaretamiz sözler bile söylemekten geri durmadılar.
Oysa terör konusu kolluk güçlerimizin canı pahasına mücadele verdiği, iktidar partilerinin ise bu konuda üzerine düşeni yapmak yerine siyaseten kullanmayı tercih ettiği yakıcı bir sorunumuzdur. Devlet sorunudur. Sonuç olarak her şeye rağmen seçmenin yarısının, hatta fazlasının rejime muhalif olduğu anlaşılmıştır.
“CHP ve İYİ Parti yerel seçimler için gerekli partnerleri seçerek ittifakı sürdürecektir”
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, teknik olarak ittifakın bittiğine dair açıklamalar yapılmış olsa da bu rejim, ittifakları zorunlu kılmıştır. İttifakı oluşturan partiler önemli deneyimler kazanmıştır. Seçmen de söylenenlerin doğruluk derecesini daha iyi anlayacak deneyime sahip olacaktır.
Önümüzdeki yerel seçimlerden önce CHP ve İYİ Parti, gerekli partnerlerini seçerek ittifakı sürdüreceklerdir.
“İttifakı oluşturan partilerin demokratik parlamenter sistem kurma iradesinden vazgeçtiği düşünülemez”
Her ne kadar teknik olarak ittifak süreci sona ermiş görünse de ittifakı oluşturan partilerin demokratik bir parlamenter sistem kurmak iradesinden vazgeçtiği düşünülemez. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ve demokratik hukuk devleti hedeflerine götürmek için kurulmuş uzun soluklu bir hukuk devleti inşa etmek birlikteliğidir. Halkın beklentisi de o doğrultudadır.
Adaletin ve hukuk güvenliğinin sağlanacağı, halkın huzur ve refahını önceleyen bir rejim ihtiyacı halkın önemli beklentisidir, ittifaktan vazgeçmek bu iddialardan da vazgeçmek anlamını taşır ve partiler de halkın istek ve beklentilerinin dışında kalamaz.”