İstanbul Sözleşmesi iptal edildi. Bu söyleniyordu, ama olacağına ihtimal vermiyorduk yine de sanırım. Bu iptali savunanlar, yerinde bir boşluk oluşmayacağına ve iptalle birlikte cinayetlerin sona ereceğine öyle emin ki… Keşke öyle olsa, bunu dilerim ama insan canı söz konusu olduğunda çok yönlü düşünmekle mükellefiz. Birçok kesimin bir arada gerçekleştirdiği benzeri bir sözleşmenin kervanın yolda düzene sokulması misali yapılabileceği mi düşünülüyor? Oysa cinayetler birbirini izlerken alınacak bir kararın uygulamaya nasıl yansıyacağı çok hassas bir konu. Sözleşme var da cinayetler engelleniyor mu, diye soruluyor bir de. Sözleşmeden kaynaklanan önlemler sayesinde şiddete maruz kalan kadınlar korunabiliyordu, bunu biliyoruz. Yeni bir sözleşme yaparız, diyenler oluyor; benzeri bir sözleşme hazırlama yönünde bir hareket, bir çaba görmedik geçen zaman içinde. İstanbul Sözleşmesi, arkasında uzun yılların hazırlığı bulunan bir metin, bu hazırlığa İslami derneklerden temsilciler de katıldı.
İşte sözleşme iptal edildi, inşallah cinayetlerin tırmanmasına yol açmaz bu. Maalesef iptali savunan pek çok kişi ve kesimin tepkisini çeken konulardan biri, şiddete maruz kalan kadının korunması yönündeki yasalar. Olguya, canına kastedilen insan açısından değil de kastedenin/failin onuru ve çıkarları açısından bakılması bir hayli ironik. Kadın cinayetleri birdenbire başlamadı, sözleşme mevcut değilken de işleniyordu. Artışı da bu sözleşmeye bağlanamaz, böyle bir sözleşmenin bulunmadığı İran gibi ülkelerde de kadın cinayetleri tırmanıyor.
Toplumsal değişim nedeniyle, kadının kamuda daha çok rol almasının özel hayata, ev içi dengelere yansıması itibarıyla da kadına dönük şiddet bütün dünyada yükselme eğilimi gösteriyor. Kuşkusuz her toplum kendine has sebep ve çözümleri de aramalı ama bu da titiz bir çalışma gerektiriyor. Karşı olan çeşitli kesim ve gruplar, bu sözleşmenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden 247 milletvekilinden 246’sının kabul oyuyla geçtiği 2011 yılından bu yana kadın cinayetleri ve aile cinayetleri konusunda ne tür çalışmalar yapmış, bu da akla gelen bir soru. İnsan, ülkemizde bazı olgular da siyasal kutuplaşmaların dışında hakça değerlendirilsin de örnek teşkil etsin istiyor.