CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T24’ten Gökçer Tahincioğlu ve Tolga Şardan’ın sorularını yanıtladı.
Röportajın öne çıkan kısımları şu şekilde:
Zafer Partisi, Cumhurbaşkanlığı’na Mansur Yavaş’ı aday gösterdi. Bu açıklamayı nasıl değerlendirdiniz? Bunlar ittifakta çatlak yaratmaya, CHP içinde karmaşa yaratmaya dönük hamleler mi yoksa gerçekten Yavaş’ın seçimi kazanabileceği düşünüldüğü için mi bu açıklama yapıldı size göre?
İttifakımıza yönelik bir hamle olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki öyle bile olsa, Millet İttifakı sağlam temeller üzerine, demokrasiyi inşa etmek üzere kurulmuş bir ittifaktır. Şunu söylemek isterim, Mansur Bey değerli belediye başkanlarımızdan biridir. “Cumhurbaşkanlığı Seçimi” denildiğinde akla, aday olarak bir CHP’linin gelmesi, bizi memnun ediyor. Burada kırmızı çizgimiz 6’lı masadır. Adayımıza, Millet İttifakı’nın liderleri karar verecek.
CHP içinde Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ın adaylıkları ya da aday olmamaları bir çatlak yaratır mı? Siz her iki ismin görevlerinin başında olduklarını ve öyle kalması gerektiğini, belediye meclislerinde çoğunluğun AKP’de olması nedeniyle bu belediyelerin bırakılamayacağını söylemiştiniz. Bu görüşünüz sürüyor mu? Bu konudaki görüş ayrılıkları ittifakta bir çatlağa neden olur mu?
Biz altı lider şu kararı aldık. Altı liderin belirlediği aday, tüm partilerin adayı olacaktır. Beraber belirleyeceğiz. Daha da ötesini söyleyeyim; adayımız, halkın adayı olacaktır. Dolayısıyla bir çatlak olmayacaktır. Altı liderin ortaklaştığı aday niçin çatlak yaratsın? Belediye başkanlarımız görevlerinin başındalar zaten. Biz bir karar daha aldık. Asla isim telaffuz edilmeyecek, bu konuda soru geldiğinde cumhurbaşkanı adayımızın niteliklerini anlatacağız.
“Ne zaman belirleyeceksiniz?”
Yeri ve zamanı gelince belirleriz. Erdoğan daha adaylığını açıklamadı, niye bize ısrarla soruluyor.
Altı parti şu an hangi projeler üzerinde çalışıyor, bir sonraki toplantı ne zaman? Altı parti arasında ilerleyen dönemde yapısal görüş farklılıklarının doğabileceği değerlendiriliyor, böyle bir ihtimal görüyor musunuz, bu görüş ayrılıkları var mı?
Bir sonraki toplantıyı Demokrat Parti’nin evsahipliğinde, 24 Nisan’da gerçekleştireceğiz. Son toplantıda, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişin teknik ve hukuki altyapısı üzerinde çalışacak bir komisyon kurduk. Ayrıca ikinci bir komisyon da seçim güvenliği üzerine olacak. 6 siyasi parti arasında, istişare ile Türkiye’de demokrasiyi inşa etme iradesi var.
“5’li çete ve tahsildarı Recep Tayyip Erdoğan var”
Grup toplantısında yaptığınız konuşma için tedbir kararı verildi. Uyulmaması halinde hapis cezasının bile gündeme gelebileceği konuşuluyor. Siz hakimleri de bürokratları da uyarmıştınız. Karara nasıl bakıyorsunuz, aynı sözleri söylemeyi sürdürecek misiniz?
E sürdürdüm zaten, geri adım mı atacaktım? (gülüyor) Hatta sizin aracılığınızla bir kez daha söyleyeyim. Milyarlık ihalelerin verildiği, vergilerinin silindiği, “garanti” adı altında henüz doğmamış çocukların bile borçlu kılındığı bir müteahhit ekibi var; bunların adı ‘5’li Çete’dir. Bir de onların tahsildarı var, onun adı da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ortada bir yalan yok, yargıyı kendisine kalkan etmiş bir Saray Hükümeti var, o kadar… Bakın “Saray Hakimleri” olarak anılan bir grup var. Onlar bu ülkeye, Kurtuluş Savaşı döneminde düşmanın veremediği zararı veriyor, bu kadar açık söylüyorum. Bu kararların beni hedef almasını önemsemiyorum. Önemsediğim şey, ülkede hukuka, yargıya güvenin yerle bir edilmesidir. Allah’ın izniyle o güveni yeniden inşa etmek bize nasip olacak.
“Adım adım sandığa giderken, Saray’ın provoke edeceği durumlardan kaçınmak gerekir”
Muhalefetin, hayat pahalılığı karşısında etkin politikalar üretmediği, sadece halkın AKP’den vazgeçmesini beklediği eleştirileri söz konusu. Muhalefet ve CHP pasif mi kalıyor, özellikle sokağa çıkılmaması, dikkatli olunması uyarılarının özel bir nedeni var mı?
Etkin muhalefet farklı, sahaya inmek farklı… Yapıcı, samimi eleştirileri bir kenara bırakıyorum; ancak şunu da söylemek isterim, bize de biraz haksızlık ediliyor. Özellikle son 2 yıldır, yani pandemi sürecinde, Saray Hükümetinin attığı “olumlu” adımlara bakın, tamamı bizim önerilerimiz. Ben her zaman söylüyorum, hiçbir uyarımızı oy kaygısıyla yapmıyoruz. Tek bir isteğimiz var, en azından sandık gelene kadar, halkımız mümkün olduğunca rahat etsin. Zaten kökleşmiş sorunları, iktidara geldiğimizde çözeceğiz. Seçim zamanında yapılacaksa bile, artık 1 yıllık bir süre kaldı. Adım adım sandığa giderken, Saray’ın provoke edeceği durumlardan kaçınmak gerekir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun altı partinin bildirgesinin bir büyükelçiye gösterildiği iddiasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu iddiaların muhatabı siyasiler ya da gazeteciler değil, hekimlerdir.
“Altı ayda topluma nefes aldırırız”
Ciddi bir enflasyon ve pahalılık var. İktidar olmanız halinde bunu aşabilecek misiniz?
Şöyle ifade edeyim. Biz altı ayda nefes aldırırız topluma. İki, bürokraside hala son derece nitelikli ve konusunu iyi bilen kişiler var ama bir köşeye atılmış durumdalar. Bunları süratle yetkilendirmek gerekiyor. Merkez Bankası’na, Hazine’ye, BDDK’ye, Maliye Bakanlığı’nda keza. Hızlı biçimde Stratejik Planlama Teşkilatı kurmak ve yetkilendirmek gerekiyor. Altı ayda taşlar yerine oturur. Dış ve iç politikada da neler yapacağınızı kamuoyu ile paylaşırsınız. Topluma güven verirsiniz. İlk yapacağınız işlerden biri israf genelgesi çıkartmaktır. Müthiş bir israf var. Anlamı şu; çok büyük tasarruf sağlanacak anlamında söylemiyorum ama oy veren vatandaşla, yetkilendirdiği siyasetçi arasındaki güveni pekiştirecektir. Bunlar israf yapmıyor, yolsuzluk da yapmazlar inancını vermektir.
Elektrik faturanızı ödediniz mi, herhangi bir tebligat geldi mi?
Elektrik konusunda bir tebligat yok henüz. Ama ödemiyoruz elbette.