CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tele1 TV canlı yayınında Gazeteciler Merdan Yanardağ, Zeynel Lüle ve Evren Özalkuş’un sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan satırlar şöyle:
“Değişime en açık olan parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Çağın değişimini izlemeyen bir parti 100 yıl yaşayabilir mi? Değişimin bayraktarlığını yapan bir partiye nasıl ‘değişimin önünü açın’ diyebilirsiniz? Evet değişimin önünü açacağız. Evet dönüşümün de önünü açacağız. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş felsefesi budur.”
“Bir kişinin iradesiyle değişim olmaz”
“Bir kişinin iradesiyle değişim olmaz. Değişim topyekûn partinin özgür iradesiyle o değişimi içselleştirmesi ve ileriye taşıması lazım. Değişim olacak tabi, niye olmasın? Kurultayınızı yaparsınız, adaylar çıkar…”
“Eleştiri parti disiplini içinde olmalı”
“Ben genel başkan olarak kim eleştiriyorsa sözünü kesmem, bir saat de eleştirse sonuna kadar dinlerim. Niçin? Çünkü eleştirinin bu parti için ne kadar değerli olduğuna inanan birisiyim. Ama bunun parti disiplini içinde olması lazım. O zaman herkes düşüncesini rahat bir biçimde ifade eder.”
“CHP sağa kayıyor” eleştirilerine yanıt: “Biz bir yere kaymadık”
“Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Yani yoksulun, kimsesizlerin, haksızlığa uğrayanların partisiyiz. Biz, ötekileştirilenlerin partisiyiz. İşçinin, çiftçinin, emeklinin, memurun partisiyiz. Biz halkta hiçbir ayrım yapmadan bütün sosyal sınıfları kucaklayan bir partiyiz. Gelir dağılımının adaletli olmasını savunan bir partiyiz. Bizim felsefemiz bu. Biz vatansever bir partiyiz. Biz bir yere kaymadık.”
“Ekrem Bey aday olacaksa eğer ilk aday olacak kişi değil”
“Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes koşulları yerine getirdiğinde Genel Başkanlığa aday olabilir. Ekrem Bey aday olacaksa eğer ilk kez aday olacak kişi değil.”
“Partiyi şirket gibi düşünemezsiniz”
“Şirketler ayrıdır, partiler ayrıdır. Partiyi şirket gibi düşünemezsiniz. Erdoğan Türkiye’yi şirket gibi yönetiyor ya… Devlet ayrıdır, şirket ayrıdır. Partinin hedefi vardır, kuralları vardır, ilkeleri vardır, genel kurulları vardır, tüzükleri vardır. Sürekli kendisini yenileyen bir organizma gibidir partiler. Olayı bu çerçeveye oturtmamız gerekiyor.”
“Ekrem Bey aday olabilir ama İstanbul’u AK Parti’ye asla teslim etmem”
“Elbette aday olabilir, niye olmasın? Ekrem bey başarılı bir belediye başkanımızdır. Son seçimlerde biz 20-22 ilçeyi alabilecek potansiyele eriştik. Büyükşehir alınır, Büyükşehir meclis çoğunluğu da alınır, ondan sonra herhangi bir sorun kalmaz. Ben asla ve asla İstanbulluların oyu ile Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönetme yetkisi verilmiş bir belediyeyi AK Parti’ye teslim edemem. Bunu asla kabul edemem.”
“Ben bugüne kadar çıkıp ‘Ben genel başkanlığa adayım’ demedim. Aday gösterilirsek o ayrı bir şey. Ben delegelerin iradesine ipotek koyamam.”
“Demokrasi için kurdum Altılı Masa’yı”
“Altı partinin bir araya gelmesi zaman zaman bazı çevreler tarafından eleştirildi. İşin kolaycılığına kaçarsanız her türlü eleştiriyi yapabilirsiniz. Acaba bu arkadaşlar ortak mutabakat metnini okudular mı? Oradaki ‘demokrasi vurgusunu gördüler mi? Hayır. Oturdular masalarının başlarına, ‘Biz CHP’yi nasıl eleştiririz?’… Başladılar yazmaya… Demokrasi için kurdum Altılı Masa’yı. Altı lidere de saygı göstermeniz lazım sizin. Bu ülkenin kurtuluşu için, aydınlığı için, huzuru için 6 değil, gerekirse 16 da, 26 da masa kurarım ya… Ne var bunda? Niye eleştiriyorsunuz? İşin felsefesini hala anlamış değiller. Olaya bireysel pencereden bakıyorlar. Demokrasi için bir araya geleceğiz. Kavgadan ne çıktı?”