Gemiyi Türkiye’de devraldığını belirten Boris Prokoshev, yola çıktıktan sonra maaşlar konusunda bir sorun yaşayacaklarını hissetiğini söyledi.
Rusya’nın Soçi kentideki Verkhnee Buu’da emeklilik günlerini yaşayan eski kaptan, taşıdığı kargonun Beyrut’ta patladığını bir gazetecinin kendisine attığı e-posta sayesinde öğrendiğini söyledi.
Boris Prokoshev’un anlattığına göre, aslında amonyum nitrat Lübnan’a götürülmeyecekti. Gürcistan’ın Batum limanından yola çıkan MV Rhosus’un Mozambik’e gitmesi ve kargoyu teslim etmesi planlanıyordu. Ancak geminin Rusya vatandaşı sahibi Igor Grechushkin adlı Rus iş insanının borçları vardı ve Lübnan’da daha fazla para kazanmak isteyerek yolu uzattı.
Fakat Lübnanlı yetkililer liman borçlarını ödeyemeyen gemiye geçici olarak el koydu ve gemi limandan ayrılamadı. Kaptan ve mürettebatının yolculuğu da bu noktada değişti.
Hatırladığınız kadarıyla bize MV Rhosus adlı gemide ne zaman ve nasıl çalışmaya başladığınızı anlatır mısınız?
O gemide 2 defa çalıştım. İlk olaran Mayıs 2012’de çalıştım. İkinci defa ise 2013 yılı sonunda evde oturuyordum. Telefon geldi ve bana bir kaptana ihtiyacı olduğunu söylediler. Çalışabilir miyim diye sordular. Hazırım dedim. Gittiğim zaman bana MV Rhosus adlı gemide çalışacağım söylendi. Çok iyi, daha önce de bu gemide çalıştım dedim. Sanırım 2013 yılının Eylül ayıydı.
Peki genel olarak yapacağınız iş hakkında bilgin var mıydı. Yani gemiye alınacak yükün ne olduğu, nereye gideceği gibi ayrıntıları biliyor muydunuz?
Ben gittiğimde geminin eski mürettebatının tamamı değiştirildi. Neden tüm ekip değiştirildi diye sordum, bana ekibin yükü Mozambik’e götürmek istemediğini ve bu nedenle işten çıkarıldığını söylediler. Daha sonra bize üzerinde Mozambik’e gitmeye hazır olduğumuz şeklinde bir beyanat bilinen bir sözleşme imzalattılar. Bundan bugüne kadar kimseye bahsetmedim. Fakat şimdi hatırlıyorum. İmzaladığımız bu sözleşmenin yanı sıra Mozambik’e gitmeyi kabul ettiğimize dair yeni bir belge imzalattılar ve belgeyi imzalayan her kese birer nüshasını verdiler. Sözleşmeyi imzaladıktan sonra uçakla Türkiye’ye gittik. Gemi Türkiye’de Tuzla körfezindeydi. Oraya gittiğimde tüm mürettebatın gemiden ayrıldığını gördüm. Kendilerine de sordum; neden işten ayrılıyorsunuz diye. Bana, Mozambik’e gitmek istemediklerini, yolculuğun hem uzun ve hem de tehlikeli olduğunu söylediler. Ayrıca gemide beim dışımda iki kaptan daha olduğunu gördüm. Bu nedir, bu kaptanlar neden benimle geliyor diye sordum. Kaptanlardan birinin çalışma izni dolduğunu bu nedenle Igor Grechushkin’in diğer kaptanı işe aldığını söylediler. Kaptanların benimle geleceğini ve diğer kaptanın çalışma izni ile bir dizi belgeyi yenileyeceklerini belirttiler. Kaptanlardan biri gemideki tüm işleri evirip çeviriyordu. Bu bana çok garip geldi. Igor Grechushkin’in neden iki kaptana maaş ödediğini, çalışma izni biten kaptanın gemide ne işi olduğu konusunu merak ettim. İzni bitmişse pekâla evine gidip oradan süresini uzatabilirdi.
Yani siz daha başlangıcında bu işte bir sır olduğunu hissettiniz?
Evet, evet.
Peki neden iş teklifini reddetmediniz?
Bu işte gerçekten bir problem olup olmadığını sordum. Hiçbir sorun olmadığını söylediler. Maaşlar ödeniyor mu diye sordum. Hep zamanında ödeniyor dediler. Peki öyleyse başlayıp göreceğiz diye düşündüm. Fakat geminin eski mürettebatının neden değiştirildiği sorusu hep kafamda kaldı. Bir de uzun yolculukları seviyorum ve dahası işi kabul etmiştim. Mozambik’e gitmek istiyordum. Böylece eski mürettebat ayrıldı biz de gemi ile Yunanistan’a gittik. Yolda gemideki bilgisayara baktım ve bazı yazılar gözüme çarptı. O zaman geminin eski mürettebatının dört ay boyunca maaş alamadığını ve bu nedenle işi bıraktıklarını anladım. Müretebatın geminin sahibine baskı uygulamak için birini kiraladıklarını ve böylelikle zor kullanarak maaşlarını alabildiklerini öğrendim. Budurumbeniçokendişelendirdi. Çünkü eğer gerçeği söylemiş olsalardı daha Türkiye’de iken gemiye adımımı atmazdım ve oradan evime dönerdim. Başta bana siz gidin biz de sizinle geleceğiz dediler. Ne kadar sorsam herhangi bir problem yok dediler.
Peki yaptığınız sözleşmenin süresi ne kadardı ve ne kadar maaş almanız gerekiyordu?
Sözleşmem 6 aylıktı ve her aylık 3 bin 500 dolar alacaktım.
Beyrut’taki patlamadan nasıl haberiniz oldu. Kaptanlığını yaptığınız gemideki yükün patlamaya neden olduğunu ne zaman duydunuz?
Bir e-mail sayesinde öğrendim. Bana gelen e-maillere baktığımda MV Rhosus gemisi idaresi tarafından geldiğini görünce sevindim. Bana ödenmemiş maaşımın gönderildiğini sandım. Ancak maili açıp yazıyı okudum, Beyrut’ta amunyom nitrat nedeniyle patlama yaşandığı belirtiliyordu. O zaman Lübnan’da yüküne el konulan gemideki amunyom nitrat olduğunu anladım.
Mv Rhosus gemisinde ne kadar süre çalıştınız?
11 ay boyunca gemi ile orada kaldım.
Ama 6 aylık iş sözleşmesi yapmıştınız, neden 11 ay kaldınız ki?
Çünkü Lübnan hükümeti bizi gözaltına aldı ve geri dönmemize izin vermedi. Mahkeme kararı ile beni gözaltına aldılar ve Igor Grechushkin’in gelip geminin Beyrut Limanı’nda kaldı süre içerisindeki borcunu ödemesi gerektiğini belirttiler. Ayrıca başka yük de almamız gerekiyordu ancak yüklememiştik. Borcunuzu öder ve buradaki yükü alrısanız o zaman serbest bırakılırsınız dediler. Gözaltında plduğum süre zarfından defalarca Lübnan makamlarına burada tutulmamım hukuki olmadığını, gemi ile alakalı sözleşmemin sona erdiğini, çalışma iznimin bittiğini ve dolayısıyla orada bulunmamam gerektiğini belirttim. Ancak bana artık seyahat yetkimin kalmadığını söylediler.
Peki bu işten ne kadar kazandınız?
Tek bir sent dahi kazanmadım. Sadece yemeğimizi verdiler.
Gemide kaç kişiydiniz, mürettebat kaç kişilerdi?
Toplam 10 kişiydik fakat iki ay sonra 6 kişi evine geri döndü. Benimle birlikte 3 kişi daha yükleri gözetlemek için kaldı.
Peki sorun nereden kaynaklandı, neden Beyrut Limanı’ndan durduruldunuz?
Beyrut’a yük yüklemek için gittik. Zaten geminin yükü ağırdı, bu nedenle yükleyemedik. Yüklemeye çalıştığımızda geminin bir tarafı yan yattı, az kalsın çöküyordu. Siz de orada olsaydınız bu yük bu gemiye yüklenmez derdiniz. Geminin sahibi Igor Grechushkin bir hafta boyunca limandaki yükü yüklemem için bana baskı uyguladı. Ben de geminin artık daha fazla yük alamayacağını, çünkü çökeceğini söyledim. Israr edince, “gel sorumluluğu kendin al ve yükle” dedim. Daha sonra ses çıkarmadı ve tabi gelmedi. Çünkü kendisi de yükün ağır olduğunu ve geminin buu Mozambik’e kadar taşıyamayacağını biliyordu. Daha sonra gemi mürettebatı olarak Mozambik’e gitmeme kararı aldık. Ve tabi bizden önceki ekibin gibi bizim de maaşlarımız ödenmedi. Bizi Mozambik’e gönderip orada gözardı edeceğini düşündük. Üstelik Mozambik’te ne Rus ne de Ukrayna elçiliği bulunmuyordu. Igor Grechushkin’e Mozambik’e gitmeyeceğimizi ilettik. O da Kıbrıs’a gelebilir misiniz diye sordu. Kıbrıs’a gidecektik ancak Lübnan’da liman parası ödemediğimiz için gözaltına alındık ve olay bu şekilde gelişti.
Gemiye yüklenen yükün ne olduğunu biliyor muydunuz?
Evet, elbette biliyordum.
Peki patlayabileceğini tahmin ettiniz mi?
Hayır, etmedik. Çünkü amonyom nitrat tek başına farklı bir etken olmadan patlamaz.
Neden patlamaz?
Bu maddenin patlayabilmesi için bir ateşleyicinin devreye girmesi lazım. Örneğin yanması veya başka bir bomba ile patlatılması gerekiyor. Ancak başka bir patlayıcı mekanizma ile patlatılınca güçlü bir patlayıcı oluyor. Ayrıca çok iyi muhafaza edilmişti. Beyrut Limanı’nda da çok iyi muhafaza ediliyordu. Kaç yıldır oradaydı ama neden daha önce patlamadı?
Yani siz amonyom nitratın kendi başına patlamadığını mı söylüyorsunuz?
Bundan yüzde yüz eminim.
Peki sizce patlama neden kaynaklandı?
Depoda bir yangın çıkmıştır, ya da oraya bir patlayıcı atılmıştır. Yani dışarıdan bir etkenin olduğunu düşünüyorum.
Patlatıldığı şeklinde iddialar da var. Tabi bu meseleye geçmeden önce şunu sormak istiyorum. Geminin gerçek sahibi kimdi?
Igor Greçuşkin’di. Onunla tanıştım ve iş sözleşmesi imzaladım. Evet Igor Greçuşkin geminin sahibiydi.
Medyada Igor Grechushkin’in Lübnan Hizbullah’ı ile ilişkisi olduğu şeklinde iddialar çıktı. Kasıtlı olarak o yükü orada durdurdukları ve patlatmak için alıkoydukları söyleniyor. Sizce bu doğru mu?
Bakın, varsayalım ki bu iddia doğru. Peki neden geminin sahibi Mozambik’e gitmeyeceğiz dedikten sonra Kıbrıs’ta alıcı buldu ve geminin Beyrut Limanından ayrılması için o kadar çaba sarf etti? Bu birinci soru. İkinci soru ise; kim geminin sahibini yükü kontrollü bir şekilde depolamaya mecbur etti? Yük hiçbir şekilde bir tehlike oluşturmayacak biçimde muhafaza edilmişti. Bu şekilde kaç yıl oldu orada tutuluyordu. Kimse onu yükü o şekilde yerleştirmeye mecbur kılmadı.
Beyrut patlamasında en az 150 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı. Şu an duygularınız nasıl, bu konuda ne hissediyorsunuz?
Duyguların nasıl olsun? Benim bu olayla bir ilgim yok. Herhangi bir suçluluk hissetmiyorum. Yalnızca insanların hayatını kaybetmiş olmasına üzülüyorum. Patlamanın görüntülerini izledim, sadece evlerin dökülen pencereleri kalmış. Eskiden orada insanlar yaşıyordu ve böyle olmasına üzülüyorum. Fakat ne yapabilirim ki? Oradaki insanlar için yapabilecek hiçbir şeyim yok. Benim yaptığım sadece sıradan bir işti. Eğer maksadınız oraya götürülen malzemenin patlamış olması ise, amonyum nitratı o amaçla oraya götürmüş olsaydım elbette suçluluk hissederdim. Fakat dediğim gibi normal bir yüktü, ülkeler arasında alışveriş yapılan bir malzemeydi. Evet, Lübnan terör yasalarına göre o ülkede depolanması yasak bir madde. Fakat ben bunu bile bilmiyordum. Yani amonyum nitratın öyle bir yerde depolanmasının yasak olduğunu yeni öğrendim.
Bu amonyum nitrat kaç yıldır o depodaydı?
Ben 2014’te Lübnan’dan ayrıldım. Yani 2014 yılının sonları ile 2015 yılının başlarında o depoya konuldu. O dönem ülkemize dönmemiz için bizi yasal olarak özgürleştiren avukatıma birkaç kez mektup göndererek malın satılıp satılmadığını sordum. Çünkü gemi sahibi yasal olarak bize maaş ödemeliydi. Belki sattığı yük parasıyla bize maaş vermesi için. O da her seferinde yükün depolandığını söylüyordu. Her ne kadar o dönem orda avukat aracılığıyla hakkımızı talep etmemize rağmen şu ana kadar da maaşımızı ödemedi. Sadece bizi serbest bırakması ve hem de maaşımızı alabilmesi için avukata bin 500 dolar ödeme yaptık. Maaşımızı alması durumunda avukata maaşımızın yüzde 25’ini vereceğimize dair mahkemede dilekçe yazdık. Ben avukatın bu işleri tamamlamaya çalıştığını düşünüyordum. Ama daha sonra bana “maaşınızı İgor Greçuşkin’den alabilmek için çok mücadele ettim ancak sonuç alamadım” dedi.
Greçuşkin’in şu anda nerde olduğunu biliyor musunuz?
Bana Kıbrıs’ta olduğunu söylediler. Edindiğim bilgilere göre polis tarafından çağrılıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış. Polis konuyu soruşturuyor.
Patlamadan sonra gemide birlikte çalıştığınız kişilerle herhangi bir iletişiminiz oldu mu?
Evet, patlamadan sonra bir kişi bana mesaj gönderdi ve telefonla da konuştuk. Gemide mekanik personellerinden üçüncü kişiydi. Ben hiçbir öngörümün olmadığını söyledim. Ayrıca gemideki tecrübeli kaptanlardan birisi olan ve daha sonra vefat eden bir arkadaşımızın eşi SKYP üzerinden aradı. Hiçbir bilgimin olmadığını ve artık maaşları da ödeyeceklerine inanmadığımı söyledim. Daha sonra Baris adında gemideki bir arkadaşımız beni maaşlarımız için aradı. Ona da şu anda hiçbir şeyin belli olmadığını söyledim.
Patlamadan sonra herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?
Hayır hiçbir sorunla karşılaşmadım. Resmî kurumlardan kimse benimle iletişime geçmedi.
Ancak Lübnan’a hangi amaçla gitmenizi istediler?
Birileri beni aradı ve Lübnan’a giderek bazı bilgiler vermemi istediler. Ama arayanları tanımadım.
Beyrut’a gitmeye hazır mısınız?
Rusya Büyükelçiliği Lübnan’a gittiğimde Büyükelçilikte kalmama ve Büyükelçilik personeliyle olay yerine giderek gerekli bilgileri vermeyi ya da ilgili kişilerin Büyükelçiliğe gelmesini ve daha sonra ülkeme dönme garantisi verirse gitmeye hazırım. Sağlığım el verirse bu şartlarda gitmeye hazırım. Çünkü kan basıncım çok yüksek.
En son ne zaman MV Rhosus gemisini gördünüz?
Bir süre önce fotoğraflarını görmüştüm. Yarısı batmıştı.
Patlamadan sonra mı batmıştı?
Hayır, patlamadan önce batmıştı.
Şu anda nerde?
Beyrut Limanı’nda aynı yerde duruyor.
Patlamadan dolayı zarar gördü mü?
Hayır, 2018 yılından beri yarısından fazlası suya batmış.
Yani gemi tamamen kullanılamaz halde mi?
O dönem küçük bir delik vardı. Yol alırken devamlı o delikten içeriye su giriyordu. Biz sürekli o deliği kapatarak onarıyorduk. Dolduruyorduk. Ama gemiyi terk etmemizden sonra deliği onaracak kimse kalmadı. 2014 ile 2018 yılları arasında 4 yıl gibi bir zaman var. Bu sürede o kadar su almıştır ki bundan dolayı batarak işlevsiz hale geldiğine inanıyorum.
Bu kadar yaşananlardan sonra haklarınızı alabilmek için nasıl bir planınız var? Konuyu kapattınız mı yoksa el koydukları maaşınızı geri alabilmek için yasal yolları kullanmaya devam edecek misiniz?
Ben yalnızca hakkım olan maaşımı istiyorum. Buraya geldiğimde gümrük polisi ve liman yetkililerinin depolanan amonyom nitrat için alıcı bulunca satılacak üründen bizim maaşlarımızı karşılayacaklarını söylediler. Peki neden o zaman bize bunu söylemediler diye sordum. O zaman alıcı bulacaklarını söyleselerdi biz de malın güvenliği için beklerdik. Fakat bize bu konuda birşey söylemediler. Kimse de parasız çalışmaz herhalde. Bu yüzden evimize döndük.
O zaman da geminin teknik arızaları var mıydı?
Evet, elbette birçok arızası vardı. Eskiydi, tamire ihtiyacı vardı fakat kimse kulak asmıyordu.
O zaman yükle ilgili herhangi bir ihlal yaşandı mı, örneğin ambalajı, ağırlığı veya uygun şekilde yüklenmesi ile ilgili?
Yükün ne kadar ağır olduğunu bilmiyordum, çünkü tartamıyorduk. O çok ağır bir madde ve kolayca taşınmıyor. Gemiye bizden önce yükleyen mürettebat tartmıştı. Zaten bu konu benim yetkim dışındaydı.
Bu olayla 11 ay uğraştın, kaç ay gemide kaldın?
Bu 11 ay boyunca hep gemide yaşadım.
Gemide unutamadığın iyi ya da kötü bir anın var mı?
Hoş olmayan anı eve dönmemize izin verilmemesiydi. Bize, ne zaman istersek o zaman dönersiniz diyorlardı ve ne zaman buna izin verecekleri beli değildi. Geminin sahibi de gemiden vazgeçmişti. Yük gemideydi ve kaderi ne olacak bilmiyorduk. Igor Greçuşkin’in yükü sattığı kişi de ortalıkta yoktu. Gelseydi bile paramızı vermeden indirmesine izin vermezdik. Çok bekledik fakat sahibi bir türlü çıkmadı. Şu ana kadar da o yükün sahibi kim veya kimlerdi, bilinmiyor.
Bu hoş olmayanıydı. Peki hiç iyi bir anınız oldu mu?
Hiç iyi bir anımız olmadı. Şehre gitmemize izin vermiyorlardı. Pasaport ve belgelerimize el koymuşlardı. Tüm bunlardan mahrum bekliyorduk. Üstelik havalar çok sıcaktı ve serinletici bir şey de yoktu.
Peki 11 ay boyunca gemide kalmak, şehre gitmemek, insanların arasına girmemek nasıl bir duyguydu?
Nasıl bir duygu mu? Ben denize alışığım, 18 yaşımdan beri denizlerde çalışıyorum. 23 yıl boyunca donanmada hizmet yaptım. 1993 yılında vaz geçtim. O zamandan beridir de yine gemilerde çalışıyorum.
Geminin gerçek sahibinin Greçuşkin olmadığı söyleniyor…
Ben daha önce 2012 yılında da o gemide çalıştım. O zaman geminin sahibi İnterfilit’ti ki onlar da Kıbrıslı bir firma. Greçuşkin’in şirketinin ismi TT Ship’ti. Her iki şirketin ofisi de Kıbrıs’ta ve aralarında sadece bir duvar var. Onlar arkadaştı. Greçuşkin gemiyi İnterfilit’ten aldı. Fakat nasıl aldığını bilmiyorum. Satın mı almıştı, yoksa kiralamış mıydı, bana bu konuda hiçbir şey söylemedi. Bildiğim kadarıyla Greçuşkin’in bankaya borcu da vardı. O banka da Lübnan yönetiminden borcuna karşılık gemiye el konulmasını istemiş diye biliyorum.
Lübnan halkına bir mesajın var mı?
Başsağlığı diliyorum. O halk için çok üzülüyorum. İnsanın normal yaşarken böyle bir felaket nedeniyle aniden ölmesi çok üzücü bir durum. Mesela biz şimdi burada oturmuşuz. Eğer aniden yakınımızda bir patlama olsa ve biz ölsek bu bir felaket olur. Fakat artık gidenleri geri getiremeyiz. Suçluların bulunup cezalandırılması gerekiyor.