Büyükelçilerin açıklamasından önce, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin ve AİHM’in cezaevinde tutulmasını eleştirdiğini hatırlatan Kavala, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi daha önce birkaç kez Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararını uygulamasını istedi, benim serbest bırakılmamı talep etti. Avrupa hükümetlerinden ve Avrupa Parlamentosu’ndan da bu yönde açıklamalar yapıldı” dedi.
Büyükelçilerin açıklamasının insan haklarının evrensel olduğunu, yalnızca bir iç mesele olmadığını göstermesi açısından faydalı olduğuna işaret eden Kavala, tutukluluk halinin devam etmesi durumunda, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye hakkında ihlal süreci başlatabileceğini hatırlattı. Kavala, şöyle devam etti:
“Türkiye, büyükelçilerin açıklamasını, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bir ihlal prosedürü başlatabileceği yönünde uyarı olarak görüp ciddiye alsaydı daha makul olurdu. Ne yazık ki bu çağrı kamuoyuna çok iyi yansımadı, ama yine de büyükelçilerin girişimi faydalı oldu, çünkü bu kapsamda insan haklarının sadece Türkiye’nin bir iç meselesi olmadığını, uluslararası ilişkilerde de bi rol oynadığını göstermiş oldu.”
Osman Kavala, yaptıkları çağrı nedeniyle büyükelçilerin istenmeyen kişiler ilan edilmek istenmesini, “ben bunu aşırı duygusal bir tepki ya da iç siyasete dönük bir mesaj olarak görüyorum” sözleriyle değerlendirirken, krizin daha fazla büyümemesinden duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.
Büyükelçilerin açıklamasının yargıya müdahale olduğu eleştirilerine katılmayan Kavala, asıl yargıya müdahelenin, AİHM kararına rağmen bunun uygulanmaması olduğunu, siyasi gerekçelerle cezaevinde tutulduğunu söyledi.
AKP ve MHP kulislerinde Türkiye’nin ‘Kavala bildirisi’ krizi sırasında izlediği taktik nasıl yorumlanıyor?
Hollanda Başbakanı Rutte: Büyükelçimiz geri adım atmadı, aynı uyarıları gelecekte de yapacağız
ABD: Osman Kavala çağrısı Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesiyle tutarlıdır
10 büyükelçinin ‘istenmeyen kişi’ ilanının engellenmesiyle hafifleyen son kriz ne anlama geliyor?
Yaptırımlara itiraz, diyaloğa vurgu
Kavala, Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle Ankara’ya karşı daha sert tavır alması, bu kapsamda yaptırımlar uygulaması çağrılarına ise destek vermedi.
“AB, Erdoğan hükümetine yaptırım uygulamalı mı?” sorusuna Kavala, “AB Türkiye ile diyaloğu sürdürmeli, bunu yaparken insan hakları ve hukuk üstünlüğünü gündeme getirmeli. Bu hemen yaptırımlara başvurmaktan daha iyi” yanıtını verdi.
Der Spiegel, Osman Kavala’ya, “Erdoğan iktidarda olduğu süre içerisinde serbest bırakılacağınıza inanıyor musunuz?” sorusunu da yöneltti.
“Bir sonraki seçimlere kadar son derece ağır siyasi gerilimli bir süreçten geçileceğini düşünüyorum” diyen Kavala, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yabancı güçlerin hükümeti devirmeye çalıştığı şeklindeki komplo teorileri bilinçli olarak devreye sokulacaktır. Bu nedenle seçimlere kadar serbest bırakılmam sadece bir temenni olabilir. Öte yandan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kasım ayı sonuna kadar serbest bırakılmamam halinde Türkiye aleyhinde ihlal prosedürü başlatacağını duyurdu. Şayet hükümet için, AİHM kararlarına uymaması nedeniyle ödeyeceği bedel, benim tutuklu kalmamın sağladığı avantajlardan daha ağır olursa, belki o zaman seçimlerden önce serbest bırakılabilirim.”