Rawest Araştırma’dan Roj Girasun, geçtiğimiz günlerde kişisel sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunarak son yıllarda Doğu’daki Kürt seçmen nezdinde CHP’nin yükselişe geçtiğini ifade etti.
Girasun, paylaşımında şu cümleleri kullandı:
“CHP Kürt illerinde oyunu en çok artıran siyasal parti. Yakın döneme kadar bölgede sembolik il başkanları olan bir tabela partisi hüviyetindeki CHP artık il kongrelerinde listelerin yarıştığı cazibe merkezine dönüşen bir kimlik kazanıyor.”
Girasun ile başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin Kürt seçmen nezdindeki karşılığını konuştuk.
Röportajı Serbest TV’de izlemek için:
SerbestPod’da dinlemek için:
Öncelikle şunu sormak istiyorum. Paylaşımınızda sözünü ettiğiniz, CHP’ye Doğu’daki ilginin artması sizin şahsi bir gözleminiz mi yoksa sahada yapılan çalışmalardan yola çıkılarak varılmış veriye dayalı bir analiz mi?
Paylaşımda ifade ettiklerim, verilere dayalı bir analiz. Ama aynı zamanda şahsi gözlemlerimin de elde ettiğimiz verilerle örtüşmesi üzerine yazdığım bir gönderiydi.
Bugün özellikle Kürt illerinde gördüğümüz, çok uzun süre sonra CHP’nin görünür olmaya başladığıydı ve bu görünürlük yavaş yavaş artık sayısal olarak da bir anlam ifade etmeye başladı diyebiliriz.
Siz bu paylaşımınızda geçmişte CHP’nin Kürt illerinde bir tabela partisinden ibaret olduğunu ifade ediyorsunuz. Bunu biraz açalım. Yakın geçmişte durum nasıldı, uzak geçmişte durum nasıldı? CHP’ye Kürt illerindeki bakış ve yaklaşım geçmişte nasıldı, şimdi nasıl? Bu değişim nasıl ve ne zaman gerçekleşti?
CHP’nin Kürtlerle bir mazisi, Kürtlere hatırlattığı bir imaj var.
1940-50’lere kadar tek parti ile hatırlanan, otoriterlik ile hatırlanan, işte bu dönemde Kürt meselesi ile olumsuz bir imajla hatırlanan bir CHP var.
Sonrasında hatırlatmak gerekirse, Demokrat Parti’nin çok partili siyasal hayata girmesi ile beraber Kürt illerinde Demokrat Parti’ye çok ciddi bir teveccüh olduğunu biliyoruz, CHP’nin karşısından konumlanırken.
Yine 1970’lerin hemen başında ortaya çıkan Milli Selamet Partisi’ne, merkez sağdan gelen başka hareketlere Kürtlerin ciddi bir ilgisi vardı. 1970’lerin ortasında, ‘ortanın solu’ olarak tanımlanarak yeniden yola çıkan CHP’ye Kürtlerden ciddi bir destek gelmişti o dönem, tüm Türkiye’de olduğu gibi. Ama bildiğiniz gibi CHP o zamandan beri ne iktidar olabildi ne de Kürtlerin desteğini bir daha o ölçüde alabildi.
Zaman zaman yakınlaşmalar olsa da, hatırlarsınız, 1991’de, 1993’te olduğu gibi, SHP ve HEP ittifakından bahsedecek olsak bile bunun devamı gelmedi, çok kalıcı bir sonuç yaratamadı. Hatta bu dönem hüsranla hatırlandı Kürtler açısından.
Bugüne yavaşça dönecek olursak 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesinden bugüne CHP bölgede 2007, 2011, 2015 seçimlerinde hep oyu azalan, görünmeyen bir siyasi parti oldu Kürt illerinde. Bölgedeki Kürt illeri genel anlamda HDP ile AK Parti arasında sıkıştı. Oylar burada pay edildi. Bu iki büyük siyasi blok içerisindeki Kürtler CHP’de kendilerini ifade etmediler, CHP’ye yakınlaşmadılar. Ancak biliyoruz ki, 2015’ten bu yana, özellikle AK Parti ile HDP arasında yaşanan büyük gerilim ve çatışmalı sürece tekrar girilmesi ile birlikte hem CHP ile HDP’nin yakınlaşması hem CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde o eski imajından sıyrılmaya başlaması, farklı kesimlerle temas kurmaya çalışması ve bu farklı kesimlerden sembol isimleri kendi bünyesine katması, Kürt meselesine dair bir şeyler söyleme çabası, en azından Kürtleri incitmeme çabası CHP’yi Kürtler içerisinde anlamlı bir yere getirdi gibi görünüyor bugün.
2018 seçimleri öncesinde de CHP’ye bir ilgi vardı ancak bu ilgi yeterli bir sayısal değere karşılık gelmemişti. Çünkü bu daha çok bir moral destekti. Ancak bugün o moral desteğin yavaştan bir oy desteğine de döndüğünü görüyoruz.
Siz de belirttiniz, Kılıçdaroğlu’nun CHP’de bir dönüşüme imza attığı bugün farklı kesimler tarafından tartışılan ve kabul gören bir durum. Fakat Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği ilk yıllarda gerçekleşen çözüm süreçlerine karşı yapıcı bir tutum sergilememesi, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını desteklemesi ve son olarak da andımız konusundaki çıkışı Kürt illerinde CHP’ye yönelen ilginin sandıkta karşılık bulamamasına açar mı?
Tek tek olaylar nezdinde seçmen davranışı çok değişen bir mesele değil. Ancak bazı aktüel meselelere dair takındığınız tutum, bazen eski hafızayı, eski korkuları canlandırabiliyor.
Bu andımız meselesi aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2010’da genel başkan seçildikten bu yana Kürt meselesi konusundaki en talihsiz açıklamalarından birisiydi. Bu açıklama aslında, bundan kısa bir süre önce Fikri Sağlar’ın başörtüsü ile ilgili yaptığı açıklamanın muhafazakâr kesimdeki karşılığının Kürtlerdeki bir başka benzer yansımasını yarattı belki de. Her ne kadar Kılıçdaroğlu bunu AK Parti ile MHP arasında ihtilaf çıkartmak için, buradaki çelişkileri ortaya çıkartmak için yaptığı bir taktiksel hamle olarak gösterse de aslında kendi yoluna bir mayın döşemişti.
Ancak bunlardan azade şekilde, yani bu aktüel tartışmadan azade şekilde CHP’nin bugün Kürt bölgesinde, Kürt illerinde oyunu arttırdığını görüyoruz. Hem de bu oylarını artırma meselesi öyle az buz bir artış da değil aslında.
CHP, 2018 genel seçimlerine göre Kürt illerindeki oylarını üç katından fazla arttırmış görünüyor. Bu oy aranı anlamlı bir artış. Hele ki bölgede AK Parti’nin oyunun düştüğünü gördüğünüz bir dönemde, HDP’nin oylarına yeni oylar ekleyemediğini gördüğünüz bir dönemde CHP’nin bu yükselişi anlamlı bir yükseliş.
AK Parti’nin ana omurgasından koparak kurulan iki yeni parti var muhalefet bloğunda; DEVA ve Gelecek. Bu iki partinin, AK Parti ile HDP arasında sıkışan Kürt seçmenler için bir alternatif oluşturabileceği düşünülüyordu. Fakat sizin söylediklerinizden anladığım kadarıyla bu alternatifi bu iki parti değil, CHP oluşturdu diyebilir miyiz?
Bu iki siyasi partinin Kürt seçmenden aldığı oy, Türkiye genelinde aldıkları oyun neredeyse iki katı görülüyor. Yani Kürtlerden bu iki partiye yönelik teveccüh, Türkiye geneline göre daha fazla. Bütün bunlarla beraber özellikle DEVA Partisi’nin özellikle ortaya çıkmadan önce Kürtlerde yarattığı beklenti ve Kürtlerin duyduğu heyecan şu ana göre daha fazlaydı. DEVA Partisi’nin bu beklentiyi karşılayıp karşılayamadığı konusu ayrı bir tartışma.
Bugün görülen, DEVA Partisi’nin o ilgi ve beklentinin altında seyrettiği. Seçim sürecine girmemizle beraber bunun nasıl seyredeceğine dair konuşabiliriz tekrar. Fakat CHP meselesine dönecek olursak tekrar, DEVA ve Gelecek’in toplam oyunun Kürt illerinde CHP’nin gerisinde seyrettiğini görüyoruz. Bu iki partinin toplam oyu, CHP’nin oyuna eşit durumda neredeyse. CHP gibi Kürt illerinde bu kadar zayıf bir partinin böylesine yükselirken, DEVA ve Gelecek’in yeterli ilgi görmüyor olması bu iki parti açısından bir mesaj.
Tabii bunu biraz daha farklı bir pencereden de düşünmek, konuşmak lazım; güç enerjisi. CHP’nin özellikle son yerel seçimlerde İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Antalya gibi ana kent belediyelerini alması, merkezde de bir değişim olabileceğine dair seçmende de bir beklenti yarattı. Seçmen genel anlamda yüzünü biraz CHP’ye merak ederek dönmeye başladı. Bu merakın neticesinde de CHP buraya dokunabildi.
Gördüğümüz, CHP’nin oyunu artırmasının en önemli sebeplerden birisinin İmamoğlu ve Yavaş gibi iki ismin CHP’nin önünde seyrediyor olması ve bu iki ismin CHP’ye kattıkları değerler. Yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi daha sosyal demokrat bir parti olarak merkezde tanımlaması gibi görünüyor.
Bir diğer önemli mesele de, Türkiye’nin makro meselesi, ekonomik problemler. Belki başka siyasi partilere oy vermeyen Kürt seçmende bir arayış olarak güçlü adayın CHP olması hasebiyle buraya bir yönelme olduğunu görüyoruz.
DEVA ve Gelecek partilerine gelecek olursak, aslında AK Partili Kürtlerin hala radarında olan iki siyasi parti. Her ne kadar oraya kaymadılarsa bile önemli bir kısmı, AK Partili Kürt seçmen bu iki siyasi partiyi takip etmeye devam ediyor.
Ancak bu iki siyasi partiye yönelik bir kopuşun olmamasının en önemli sebebi, hala AK Parti’nin iktidarı kaybedeceğinin düşünülmüyor olması. Bu ciddi ihtimal ortaya çıkmaya başladığı andan, görünür olmaya başladığı andan itibaren AK Parti’nin bu seçmen grubunun DEVA ve Gelecek’e yönelmesi daha olası, daha mümkün.
CHP’nin Millet İttifakı içerisindeki ortağı İYİ Parti. İYİ Parti, tabanı da tavanı da MHP’den koparak kurulmuş olan, milliyetçi bir parti. Türkiye genelinde yapılan ve yayımlanan son açıklamalar İYİ Parti’nin ve Meral Akşener’in oyunun arttığını gösteriyor. Bu durum Kürt illerinde nasıl? CHP’nin İYİ Parti ile ittifakı uzun vadede Doğu’da kendisine yönelen seçmeni uzaklaştırabilir mi?
Seçmen en nihayetinde rasyoneldir. Kazanabilecek en iyi yere yatırım yapar çoğu zaman. Tabii ki Kürt seçmende, Türkiye’nin batısında olduğu gibi İYİ Parti’ye bir ilgi yok. Biz yaptığımız araştırmalarda bölgede İYİ Parti’ye az da olsa bir kayış olduğunu görmedik.
Bununla beraber, İYİ Parti’nin CHP ile yol yürüyor olması Kürt seçmeni açısından anlaşılır bir şey. Çünkü siyaset artık sadece siyasal doğrularla değil, sayısal hesaplarla da yapılan bir şey olmak zorunda, özellikle de başkanlık sisteminde. Bu sebeple bu durumu biraz tolere edebiliyor Kürt seçmen. Ama tabii ki CHP’nin İYİ Parti yörüngesinde bir siyasal parti olarak görülmesi ya da İYİ Parti ile kurduğu daha açıktan ilişkinin HDP ile kurulmuyor olması HDP’li Kürt seçmende bir rahatsızlık yaratıyor.
En nihayetinde İYİ Parti, Türkiye’de milliyetçiliğin seküler, şehirli halini tecessüm etmiş bir parti Kürt seçmen nezdinde. MHP ile akraba parti olarak görülüyor.
Nasıl ki MHP ile AK Parti arasındaki ittifaktan muhafazakâr Kürt seçmen rahatsızsa, İYİ Parti – CHP ittifakından da HDP’li Kürt seçmen rahatsız. Ama tüm bu ahvalde belirli koşullarda belirli rasyonel şartlar göz önüne alınarak bazı şeyler tolere edilebiliyor seçmen tarafından.