Elimde bir kitap var, üzerinde çokça yazı yazdığım Doğan Öz cinayetiyle ilgili… Savcı Doğan Öz’ü Vurdular (Bir Kontrgerilla Cinayeti) Tekin Yayınevi. Gazeteci arkadaşımız Berivan Tapan, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz ve çocuklarıyla konuştu, mahkeme dosyalarını inceledi, gazete arşivlerini karıştırdı, bir devlet cinayetini kitaplaştırdı.
Katilin itirafına, yargılayan mahkemenin vicdani kanaatine, bir yargıç olan yakın aile dostumuz eşi Sezen Öz’ün olağanüstü hukuk mücadelesine rağmen cinayet örtbas edildi. 42 yıldır süren adalet arayışı başladığında “minik kız” olan Bengi, lise öğrencisi kızı Deniz’e, “dedesi”ni anlatmaya çalışıyor. Kitap, hukuk skandalını, kendi savcısını değil katilini koruyan devlet anlayışını gözler önüne seriyor. Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, Ankara’da 24 Mart 1978 sabahı işe gitmek üzere arabasına binerken evinin önünde öldürüldü.
İbrahim Çiftçi yakalandı. Suçunu itiraf etti. Bazı tanıklar da kendisini teşhis etti. Yargılama sürerken 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti. Askeri mahkeme, sanığı idama mahkûm etti. Dosya Askeri Yargıtay’a gitti, geldi. Sonunda Birinci Daire, Yargıtay Savcısı’nın da talebiyle idam cezasını onayladı. Karar kesinleşmişti ki araya bir ‘el’ girdi. Cezayı isteyen Askeri Yargıtay Savcısı, (artık hangi ‘kuş’ ona haber getirdiyse) fikrini değiştirdi ve karara itiraz etti.
Dosya Askeri Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’na gitti. Genel Kurul, 15 üye ile toplandı. 8 üye sanığın beraatini istedi, 7 üye idam yönünde oy kullandı. Tek oy farkla İbrahim Çiftçi aklandı, tahliye edildi. Dosya idam cezasını veren mahkemenin önüne gelince yargı tarihine geçecek bir karar yazıldı. Karar özetle şuydu: “Elimizdeki bilgiler, belgeler ve tanık ifadeleri cinayeti İbrahim Çiftçi’nin işlediğini gösterirken ve vicdani kanaatimiz de bu yönde oluşmuşken, Askeri Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun kararına uymak zorunda kalarak sanığı beraat ettiriyoruz.”
Kontrgerilla Raporu
12 Eylül darbesine giden yolda önemli cinayetlerden biriydi Doğan Öz’ün öldürülmesi. Savcı Öz, darbeye gidişi görmüş, Başbakan Bülent Ecevit’e bir rapor yazmıştı. Rapordan satırlar: “…ilk bakışta can ve mal güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olayları ‘anarşik eylemler’ olarak nitelenecek kadar basit değildir…
Bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla, Genelkurmay Harp Dairesi’ne bağlıdır. Konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkararak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir…”
Altan Öymen, yazdığı önsözde, Doğan Öz’ün öldürüldüğü ortamı ele alıyor, adım adım darbeye hazırlığın köşe başlarına dikkat çekiyor. Berivan Tapan, Doğan Öz cinayetinin ayrıntılarını, suçluyu koruyan mekanizmanın nasıl çalıştığını, belgeleriyle ortaya koyuyor. Darbelerin nasıl tezgahlandığını sahne sahne izliyoruz. Doğan Öz dosyası bir devlet utancıdır.