Ana SayfaHaberlerSolcu gençlerin kanıt olmadan “tacizci” deyip dövdüğü Yusuf Uçak intihar etti: “Akıllarında ‘ceza...

Solcu gençlerin kanıt olmadan “tacizci” deyip dövdüğü Yusuf Uçak intihar etti: “Akıllarında ‘ceza kesen’ prestij sahipleri olmak vardı”

İmamoğlu protestolarında tanışıp üyelik başvurusu yaptığı Devrimci Gençlik Dernekleri’nden bir grup tarafından kanıt gösterilmeden “tacizci” ilan edilen ve darbedildiği video sosyal medyada paylaşılan üniversite öğrencisi Yusuf Said Uçak intihar etti. İntiharın ardından, hedef gösteren paylaşımlar ve hesaplar silindi. Uçak’ın arkadaşları “Eril dil kullanmaktan bile çekinirdi”, “Parmakla gösterdiniz, ortada kanıt yok”, ”Zerre tanıyanlar ihtimal vermez, gururundan canına kıydı” gibi paylaşımlarla tepki gösterdi. Devrimci Gençlik Dernekleri: “Akıllarında sadece internette bir linç videosu koyarak kendi hırslarını tatmin etmek ve ilişki ağlarında ‘ceza kesen’ sözde prestij sahipleri olmak vardı.” Devrimci Gençlik Dernekleri'nden ikinci açıklama: "Anonim isimli bir sosyal medya hesabı tarafından paylaşılan ve kontrolsüz şekilde gerçekleştirilen müdahale derneğimizin acil müdahale sürecini akamete uğratmıştır. Bu sözde “teşhir” sürecini örgütleyenlerin, sorumsuzca yaptıkları şeylerin kadın mücadelesine ve devrimci mücadeleye zarar verdiğini; bir insanın savunmasının dahi alınmadan suçlu ilan edilip cezalandırılmasının sonuçların çok vahim olduğunu, acı bir ölümün ardından da olsa artık anlamalarını temenni ediyoruz."

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından gelişen sokak eylemlerine katılan gençlerden biri olan Yusuf Said Uçak, “Marcelinov” isimli bir X hesabı tarafından “cinsel istismar faili” olarak gösterildi ve eylemlerden fotoğrafları paylaşıldı.

İddialarla ilgili herhangi bir kanıt sunulmadı.

Ardından Uçak’ın sol gruplara üye bir grup genç kız tarafından darbedildiği video sosyal medyada paylaşıldı.

Videoda Uçak’ın sözlü veya fiziksel olarak herhangi bir tepki göstermediği görülüyor.

Hayatına son verdi

Yusuf Said Uçak, sosyal medyada paylaşılan görüntüler ve hakkında ortaya atılan iddialar nedeniyle dün yaşamına son verdi.

İntiharın ardından Uçak’ı hedef gösteren paylaşımlar silindi, hesaplar kapatıldı.

Arkadaşları anlattı: “Gururundan canına kıydı”

Uçak’ın arkadaşları sosyal medyada intiharıyla ilgili açıklamalar yaptılar.

“iyi ki vardın, seni çok seviyorum. hayatında bana bir yer açtığın hep sana minnettar olacağım. seni çok özledim, seni çok özleyeceğim. seni ölüme itenlerin hesabı sorulacak. soracağız.”

“Yusuf’u zerre tanıyanlar buna ihtimal vermez, çocuk gururundan canına kıydı.”

“Benim çok yakın arkadaşım, parmakla gösterdiniz, linç edildi, ortada kanıt yok. elbette tanımayanların şüphe duyması normal ama kanıt olmadan bir şey bilinmeden o videoyu o yazıları paylaşmak gururlu bi gencin hayatına sebep oldu.”

“Eril dil kullanmaktan bile çekinirdi. Gece yarısı hüngür hüngür ağlayan bir kadının – yanında her türlü silah olabilecek biri tarafından taciz ediliyor olmasına rağmen – hiç tereddüt etmeden yardımına koşmuştu.”

“Akıllarında sadece bir linç videosu koyarak kendi hırslarını, ilkelliklerini tatmin etmek vardı”

Devrimci Gençlik Dernekleri, Uçak’ın ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bahse konu olay ve akabindeki gelişmeler sonucu 19 Mart sürecinde devrimci mücadele ile tanışmaya adım atan yüzlerce gençten biri olan ve kısa süre önce yaptığı başvuru ile “Geçici Aday Üyelik” süreci başlatılan arkadaşın vefat haberini gün içinde aldık. Sosyal medyada daha fazla spekülasyona alan açmamak için ayrıntıları bizde kalmak üzere konuya ilişkin zorunlu, acil ve önemli gördüğümüz noktaların altını çizmek isteriz. 1. Düzen mahkemelerinde dahi sanığa kendini savunma ve anlatma hakkı verilir. Ortada bitmiş bir soruşturma yokken, hiçbir taraf dinlenmemiş iken, gerçekler ve yalanlar ortaya çıkmamışken, hakkıyla yürütülecek bir soruşturma için gerekli tüm önlemler alınmışken ve adil bir süreç yürütülmesi için her teklife açık olduğumuz da bilinirken, solun çürümüş ve kesilip atılması şart olan yanlarından beslenen, saatler içinde hem savcı hem yargıç hem de cellat rolüne soyunanlar düzenin soldaki tezahürleridir. 2. Bu güruhun derdi adil bir soruşturma yapmak, bunun sonucunda cezai bir yaptırıma ulaşmak, gerçekleri açığa çıkarmak değildi. Akıllarında sadece internette bir linç videosu koyarak kendi hırslarını, ilkelliklerini tatmin etmek, bu süreci bir sosyal sermaye çevirmek ve ilişki ağlarında “ceza kesen” sözde prestij sahipleri olmak vardı. 3. Herkes bilmelidir ki sormadan, soruşturmadan bir insanın linç edilip intihara itildiği bu aşamaya bir anda gelinmedi. Uzun zamandır solda yaşanan değer yitiminin, yöntemsizliğin de bu yaşananlarda payı vardır. Bu ilkellik çeşitli sol tarafından adım adım, iradi çabalarla büyütüldü. 4. Eline kamera ve megafon geçirenin yargıç kesildiği, sormadan etmeden hayatlar kararttığı, sesi çok çıkanın ceza kesme ehliyetine sahip olduğuna inandığı bu sirkin sorumluları var. Örgütlü olma ve mücadele etmenin yerine bireysel hınçların öne çıkmasının örgütlü zeminler üzerinden meşrulaştırılması hepimiz için ortak bir sorundur. 5. Bu lümpen unsurlara, bunların ölçüsüzce yürüttükleri süreçlere kimi sol çevrelerce prim verilmeseydi, ilkelliklerine ve bireysel hırslarına kılıf yaptıkları postmodern zırvalıklara net bir biçimde karşı durulsaydı bu noktaya gelmeyecekti. 6. Biz devrimciyiz. Cezaya inandığımız kadar insanların değişip dönüşebileceğine de inanıyoruz. Devrimci mücadele tarihi yığınla böylesi kahramanları da bağrından yetiştirmiştir. Genç bir insanın ise böyle bir olanağı kalmadı, gerçek ve adil bir süreç imkânı arkadaşın yaşamını yitirmesiyle elinden alındı. Solculuk x fenomenliği, devrimcilik çocuk oyuncağı değildir.”

“Derneğimizin meseleyi hakkıyla araştıracak ve bağımsız kişilerin de katılımına açık bir soruşturma süreci yürütme imkânı kalmamıştır”

Devrimci Gençlik Dernekleri’nden yapılan ikinci açıklama şöyle:

“02.06.2025 tarihinde saat 19.35 sıralarında bir geçici üyemizin taciz faili olduğunu iddia eden üniversiteli bir kadın üyelerimize ulaşmış ve böylece konu tarafımıza ilk kez aksetmiştir. Komitede konuyla görevli kadın arkadaşımız müşteki kadına ulaşarak ilk teması yaklaşık 15 dakika içinde 19.50 civarı sağlamıştır. İlk temasın ardından iddianın kategorik olarak karantina prosedürü gerekli konulardan “kadına yönelik suçlar” kapsamında olduğu anlaşıldığından, hakkında suç isnat edilen geçici üyemiz Yusuf’un üyelik süreci askıya alınmış ve soruşturma sonuçlanana kadar tüm dernek faaliyetlerinden el çektirilmiştir.

Müştekinin bizlere aktardığı olay özetle şöyledir: “Bize ulaşmasından yaklaşık 2 ay önce tacizde bulunduğu, sonraki iletişimlerinde manipülatif ifadeler kullandığını, kimi mesajlarına ise yanıt vermediğini dolayısıyla psikolojik şiddet uyguladığını” belirterek taciz ettiğini ve manipülasyon uyguladığını ifade etmiştir. Müşteki kadından konuyla ilgili elinde bulunan ve delil sayılabilecek tüm materyalleri tarafımıza iletilmesi rica edilmiştir. Saat 20.00 sıralarında tarafımıza müştekinin delil olduğunu düşündüğü ekran görüntüleri iletilmiştir. Saat 20.15 sıralarında hakkında şikâyet bulunan Yusuf hakkındaki tedbir uygulamalarının işleme alındığı kendisine iletilmiştir.

Komitede görevli yoldaşımız, soruşturma aşamasında kadın beyanının esas alınması evrensel ilkesi uyarınca şikâyette bulunan müştekiyle en erken şekilde yüz yüze bir görüşme yapmak için öneride bulunmuş ve bu öneri kabul görmüştür. Ardından derhal görüşme konusunda randevu alınarak, ilgili kişinin uygunluğunu belirttiği şekilde 03.06.25 tarihi saat 19.00’a planlama yapılmıştır.

Ancak 03.06.25 saat 13.00 civarında başvuruda bulunan müşteki arkadaş Yusuf’la “son bir kez görüşmek istediğini” belirtmiş, Disiplin Komitesi’nden kadınlar olarak şikayetçi kadın arkadaşın kendi güvenliği ve soruşturma salahiyeti açısından ilgili şahısla görüşmesinin risk barındırdığını, sürece azami ölçüde ehemmiyet verildiği ve tarafımızla ertelediği görüşmenin yapılması için haber beklendiği iletilmesine karşın müşteki kadın arkadaş kararının bu yönde olduğunu ve tarafımızla ancak 04.06.25 tarihinde görüşeceğini belirtmiştir.

Takip eden saatlerde şikayetçi kadın arkadaştan görüşme için yeniden haber beklediğimiz sıralarda sosyal medyada Yusuf hakkında bir video yayınlanmıştır.

Süreçte derneğimize ulaşan ilk şikâyet ile derhal tedbirler alınmış, konu soruşturmaya başlanmış, Disiplin Komitesi hemen toplanmış ve süreç müşteki kadın arkadaşa bildirilmiştir. Telefon görüşmeleri yoluyla kurulan diyaloglar sırasında şikayetçi arkadaşın derneğimize yönelik herhangi bir ithamı veya eleştirisi olmamıştır. Dolayısıyla bu konu değerlendirme dışı tutulmuştur.

Ancak anonim isimli bir sosyal medya hesabı tarafından paylaşılan ve kontrolsüz şekilde gerçekleştirilen müdahale derneğimizin acil müdahale sürecini akamete uğratmıştır.

Özetle süreçte her şeyden önce yöntemsel bir sıkıntı bulunmaktadır. 2 Haziran akşamı bize ulaşılmıştır. Aynı akşam Yusuf’un pratik süreci durdurulmuş ve müşteki arkadaşla iletişim kurulmuştur. 3 Haziran günü müşteki arkadaşla planladığımız görüşme kendisi tarafından iptal edilmiş, aynı gün Yusuf’un teşhir edildiği video X sitesinde paylaşılmıştır. 4 Haziran günü ise ne yazık ki Yusuf’un hayatına son verdiği haberi bizlere ulaşmıştır.

Tüm bunlar bir buçuk gün içerisinde olmuştur.

Derneğimizin meseleyi hakkıyla araştıracak ve bağımsız kişilerin de katılımına açık bir soruşturma süreci yürütme imkânı kalmamıştır. Ne kadınların derdini anlatmasına fırsat verilmiş ne de bir savunma yapma olanağı kalmıştır. Biz herkesle görüşmeye, herkesi dinlemeye, herkesi tatmin edecek bir soruşturma süreci için bütün önerilere açık olduğumuzu açıklıkla ifade etmişken ne yazık ki mesele 20 yaşında bir insanın ölümüyle sonuçlanmıştır.

İlgili süreç güvenli şekilde işletilirken ve şikayetçi kadın arkadaş ile tam bir iletişim sağlanmışken sosyal medyada plansız, ucu açık ve istismar edilmeye açık bir paylaşımın yer alması teşhir gibi kadın hareketinin önemli bir aracının bu biçimde kullanılması mekanizmanın zayıflatılmasına da yol açmaktadır. Yapılanların öz savunma manasında bir teşhir olmadığı açıktır. Bu araçların yanlış kullanılmasının tüm kadınlar açısından olumsuz sonuçları olabileceği için, azami hassasiyet gösterilmesi elzem olduğu halde bu aracı alelade bir linçten farksız biçimde hayata geçirenler tarafından gösterilen bu sorumsuzluk herkesin malumudur ki çok vahim bir sonuca yol açmıştır.

Ortada ne başı sonu belli bir suçlama ne bir soruşturma ne de bir savunma vardır. Buna ne yazık ki fırsat verilmemiş, başta müşteki kadın olmak üzere herkese zarar verecek bir yöntem tercih edilmiştir. Şimdiyse ortada soruşturma yürütecek bir zemin kalmamış, nihayetinde bir linç videosu ve bir ölümün dışında hiçbir şey elde edilememiştir.

Bizler kimsenin devrimcilere ya da kadın hareketine baktığında adalet yerine linci koyan, savunma hakkına fırsat vermeyen, kontrolsüz bir kitle rüzgârının etkisiyle insanların hayatlarında geri dönülmez sonuçlar doğuran bir manzaranın görünmesini istemiyoruz. En başta kadınlara zarar veren bu orta çağ ilkelliğinin siyasal kılıflarla meşrulaştırılmasını da tolere edecek değiliz.

Dünden bugüne tavrımız nettir: Her işimizde sabırlı olacağız, özenli olacağız; suçunu sabit gördüğümüz insanlara ceza vermekten çekinmeyeceğiz ancak hiçbir insanı da umutsuz vaka olarak görmeyeceğiz. Kadın mücadelesini herkesi susturarak tekeline almaya çalışanları ve bu mücadelenin araçlarını sorumsuzca kullananların provokatif çıkışlarını dikkate almayacağız.

Son olarak bu sözde “teşhir” sürecini örgütleyenlerin, sorumsuzca yaptıkları şeylerin kadın mücadelesine ve devrimci mücadeleye zarar verdiğini; bir insanın savunmasının dahi alınmadan suçlu ilan edilip cezalandırılmasının sonuçların çok vahim olduğunu, acı bir ölümün ardından da olsa artık anlamalarını temenni ediyoruz.

Gelecekte bu türden acıların yaşanmaması adına netleşilmesi gereken konular bulunmaktadır: İlk olarak linç kültürünün olduğu yerde hiçbir sorun çözülmez.

İkinci olarak kadın mücadelesine ilişkin araçların ve mekanizmaların istismarı ve zayıflatılması; devrimci yapıların soruşturma süreçlerinin üzerinden atlanması kimseye fayda sağlamaz.

Konuşulması, tartışılması ve üstünden atlanılmaması gereken en önemli hususlardan biri de insani ilişkilerin çelişkili niteliklerini göz ardı etmenin yaratacağı olumsuz sonuçlardır.

Devrimcilik adına dönüşüm olasılığını yok saymak, ahlaki mutlakiyetçiliği devralmak, yalnızca bireyleri değil, devrimci siyasetin kendisini de tüketir. İnsanların hatalarıyla öğrenip büyüyebileceğine dair inanç, mücadelelerin sürdürülebilirliği için elzemdir. Cezai süreçler ve soruşturmalar bireyin kendi çelişkilerini aşarak politik özneye dönüşme ihtimalini elinden almamız anlamına gelmemelidir. Tam aksine, hataya rağmen mücadeleye katılabilen özneyi kazanmak, faşizmin toplumu zombileştiren ölümcül ahlakçılığına verilecek en kuvvetli yanıttır.

İnsanlar arasındaki karmaşık ilişkiler alanı devrimci mücadelenin konusu değilse bile onun zeminidir. Ancak bugün tanıklık ettiğimiz şey, bu alanın bir ahlaki denetim ve simgesel temizlik hedefiyle terbiye edilmeye çalışılmasıdır.

Bu anlayış, sosyal ilişkiyi özünde yoz ve suç üretmeye yatkın bir zemin olarak görür; ona ancak sürekli denetim, cezalandırma ve dışlama mekanizmaları eşliğinde varlık tanır. Devrimci mücadeledeki temel ahlaki ilke olan dönüşüm imkânı böylece boğulur. Bu ise en baştan mücadelenin kaybedilmesi demektir.

Süreç bizim nazarımızda böyle gelişmiştir. İlerici kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.”

- Advertisment -