Kamelyalı Kadın (La Dame aux Camélias) romanı hepimizin bildiği gibi Alexandre Dumas’nın (oğul) romanı. Roman tiyatroya göre de düzenlenmiş ve dünyada en fazla sahneye konulan piyesler arasında yer almış. Tiyatro metnini Fransızcadan Türkçeye tercüme eden isim Mahmud Şevket: 1909 yılında Selanik’ten İstanbul’a gelip 31 Mart isyanını bastıran, Abdülhamid’in tahtından indirilmesine vesile olan Hareket Ordusu komutanı ve 1913’te Beyazıt Meydanı’nda arabasında suikasta uğrayarak öldürülen sadrazam Mahmut Şevket Paşa. Siyasal biyografisini çok iyi bilenler, Mahmut Şevket Paşa’nın bu yanını bilmezler ve biraz derinleşince, başka tercümeleri olduğunu da görebilirler.
La Dame aux Camelias’nın 1901 yılı baskısını bugün Galatasaray’da Yapı Kredi Kültür Sanat’ta “KULİS, Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisinde görebiliriz. Hemen birkaç metre ötede, Namık Kemal’in ünlü tiyatro eserlerinden Akif Bey’in 1874 yılı ilk baskısını veya Teodor Kasab’ın Moliere’den çevirisi Pinti Hamid’in 1873 yılı ilk baskısını cam kapaklı teşhir sehpasında görüp inceleyebiliriz. Bunlar gibi, Hagop Ayvaz Arşivi’nde Osmanlıca-Türkçe ve Latin harfli Türkçe tiyatro konulu 200’e yakın basılı kitap yer alıyor.
Bazı sergiler vardır, iz bırakırlar. Yıllar geçse izleyicileri tarafından unutulmaz, akılda kalır. 15 Aralık 2020’den itibaren halkın inceleme ve beğenisine sunulan “KULİS, Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi de böyle bir sergi.
Hagop Ayvaz, 1935 yılından itibaren tiyatro üzerine yazmaya başlamış. 1946’da kendi adına kurduğu tiyatro, sinema, görsel sanatlar dergisi KULİS’i Ermenice olarak iki haftada bir yayınlayarak devam etmiş. Ama bilmeyenler sıkı dursun; KULİS’i tek başına tam 50 yıl yayınlamış. Elbette yanında yol arkadaşları olmuş, ama derginin temel direği, her şeyi Hagop Ayvaz olmuş. Kulis’e bizzat yazılar yazmış, başka yazarlardan yazılar almış, ülke içinden ve dışından haberler toplayarak dergiye yazmış, derginin dizgi işlerini yapmış, baskısını gerçekleştirmiş ve satışını yapmış. Hepsi esas olarak Hagop Ayvaz’ın sırtından geçmiş. Bir yandan başka işler yaparak hayatını devam ettirirken, kazandığını Kulis’e harcamış Hagop Ayvaz.
İnsan ömrünün bir sınırı olduğunu düşünürsek, 1996 yılında yaşlandığını ve bu yükü artık taşıyamayacağını düşünerek 85 yaşında iken Kulis’i gözü arkada kalarak kapatmak zorunda kalmış Hagop Ayvaz. Ama yine durmamış. Agos gazetesinde yazmaya devam etmiş. Haftalık gazete Agos’a hepsi birbirinden değerli tiyatro konulu yazılarını teslim etmiş. Son yazısı Agos’ta 21 Nisan 2006’da yayınlanmış. Ve aynı yılın Eylül ayında 95 yaşında vefat etmiş. Anlaşılan son güne kadar kalemini elinden bırakmamış.
İşte “KULİS, Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi Ayvaz’ın 71 yıllık yazın yaşamı ve 50 yıllık Kulis dergisinin altyapısını oluşturan bilgi ve belgelerin oluşturduğu arşivden süzülerek duvarlara yerleşmiş. Bu değerli arşiv Hagop Ayvaz tarafından bizzat toplanarak veya dostları tarafından kendisine iletilerek ortaya çıktı. Konulara ve başlıklara göre ayrı ayrı zarflarda biriktirdiği arşivi Hagop Ayvaz sağlığında Agos gazetesine emanet etti. Daha sonra Agos gazetesi bu arşivi Hrant Dink Vakfı’nın güvenli ellerine teslim etti. Hrant Dink Vakfı, son yıllarda kurduğu ekiple bu arşivi en ince detayına kadar elden geçirerek, araştırmacıların kullanımına uygun olarak katalogladı ve dijitalleştirdi. Arşiv şimdi Vakfın merkezinde görülmeye ve incelenmeye hazır halde.
Arşivdeki zengin malzemeden bir sergiye doğru gitmek üzere Hrant Dink Vakfı, Türkiye Tiyatro Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat işbirliği yaptılar. Bu mükemmel uyumlu işbirliği, Kulis dergisinin ilk sayısının yayınlandığı tarihi günde, 15 Aralık’ta halkın karşısına çıktı.
Kulis mabedine akan Hagop Ayvaz Arşivi’nde, Osmanlı ve Türkiye tiyatrosunun 11.000’e yakın görseli yer almakta. Kulis, Ermenice yayınlanan bir dergi olmasına karşılık, sadece Ermeni toplumunun tiyatro, kültür, sanat dergisi değildi. Kulis, Türkiye tiyatrosunun yayın organıydı ve dolayısıyla arşivde bulunan tüm bilgi ve belgeler de buna göre oluşmuştu. Arşivde Şehir Tiyatrosu, Opera ve Bale, Ses Opereti, Naşit Özcan, Kenter Tiyatrosu, Gazanfer Özcan, Muhsin Ertuğrul, Vasfi Rıza Zobu, Dostlar Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Küçük Sahne ve Ermeni Tiyatrosuna ait belgeler yer alıyor. Hagop Ayvaz ayrıca Avrupa ve Amerika sanat ve kültür faaliyetlerine ait dosyalar, tiyatro konulu kitaplar, Türkçe ve Ermenice piyes metinleri ile zengin bir bellek oluşturmuştu. Popüler kültürü, sinemayı da ihmal etmemiş, sosyal yaşamın haberlerine kaynak olacak gazete kupürleri ve dergileri de arşivlemişti.
Arşivde yer alan çok önemli bir bölüm de, 400 adet el yazması tiyatro ve piyes metinleridir. Bir kısmı Ermenice harfli Türkçe olan bu el yazması piyes metinleri, yazanların kimlikleri bakımından ayrı bir değere sahipler. Mesela Osmanlı tiyatrosunun baş aktörü, rejisörü olan Mardiros Mınakyan’ın eliyle yazılmış piyeslere elinizi değdirirken tarihle temasa geçtiğiniz hissine kapılabilirsiniz.
Bir hazine değerindeki 50 yıllık Kulis dergi koleksiyonu tiyatro tarihimizle ilgili çalışma yapacak araştırmacıların bakmadan geçemeyecekleri bir kaynak niteliğindedir. İnternetten Hrant Dink Vakfı-Hagop Ayvaz Arşivine girerek bütün görsellere ulaşmak ve kopyasını almak mümkündür. Yine Kulis dergi sayılarının ayrı ayrı “içindekiler” ve “görsellerin altyazıları”na Türkçe olarak erişim sağlamak imkânı sağlanmıştır.
Hagop Ayvaz Arşivi ve Sergisi bir barajın kapaklarının açılması ve suların gürül gürül akmasına benzetilebilir. Ortaya tiyatro tarihi için yepyeni bilgiler, malzemeler çıkmıştır. Tarih, ilkönce bulunan kırıntılarla yazılır. Sonra bu kırıntılara ilave bilgiler eklenir, yeniden değerlendirilir ve tarih bir daha yazılır. Sonra yeni bilgiler ve tarih daha detaylı yazılır. Bu böyle gider. Şimdi barajın arkasında bekleyen bilgiler, hem de devasa boyuttaki bilgilerle tiyatro tarihi yeniden ele alınacak, yeni araştırmalar yapılacak ve tiyatro tarihi yeniden yazılacak. Hagop Ayvaz Arşivi bize bu imkânı veriyor.
Kulis ve Hagop Ayvaz, kurumsal yapısıyla, tiyatro tarihi belgelerinin toplanma merkezi görevini yerine getirmişti. İyi ki Hagop Ayvaz varmış, iyi ki Kulis varmış. Aksi halde tiyatro tarihimiz böyle zengin bir bellekten mahrum kalacaktı. Böylesi kişisel bir arşivin gün yüzüne çıkarılması girişiminin, halen evlerde ve özel kitaplıklarda toplumun önüne çıkmayı bekleyen nice arşivlere emsal olmasını ümit edelim. Evlerde bekleyen irili ufaklı başka arşivlerin de harekete geçmeye başlayarak gün yüzüne çıktığı haberlerini şimdiden duyuyor ve görüyoruz.
Pek çok arşiv bugün üniversitelerde, kültür sanat kurumlarında veya özel koleksiyonerlerde yerini almıştır. Ancak bu sefer Hagop Ayvaz Arşivi ile daha özel ve farklı bir yol izlendiğini düşünmek mümkündür. Üç değerli kurumun kolektif çalışması ile harmanlanıp ortaya çıkarılan arşivin böyle görkemli bir sergi ile halkın önüne çıkmış olması, bu sürece özel bir nitelik kazandırmıştır. Pandemi koşullarına rağmen ilgi gören serginin 21 Şubat 2021’de sona ereceğinin bildirilmesi, süresinin kısa tutulmuş olması üzücü olmuştu. Ancak Yapı Kredi Kültür Sanat, güzel bir haberle serginin süresini 25 Temmuz’a kadar uzattı. Pandemi koşullarından kısmen uzaklaşabileceğimiz günlerin geleceği umuduyla, sergiyi ziyaret edemeyenler için bu karar çok yerinde olmuştur.
“KULİS, Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” benzer kuruluşların da bu tarz girişimlere katılmasına teşvik edici bir örnek olacaktır. Belediyeler, devlet bu gibi girişimlere katılmakla büyük prestij kazanacaklarının farkına ve tadına varacaklardır. Kaybolan kültür birikimimizin ve binalarımızın harabeleri arasında Hagop Ayvaz Arşivi büyük bir bina olarak şimdi ayağa kalkmıştır.