Röportajın tamamını izlemek için:
16 Kasım 2021’de İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde uykuda olan 1’i çocuk 3 Suriyeliyi benzin dökerek yakan Kemal Korukmaz, 2 yıl süren yargı sürecinin ardından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Fakat mahkeme katilin bu katliamı “nefret saikiyle gerçekleştiğine dair bir kanıt bulunamadığına” karar kıldı. Uluslararası Mülteci Hakları Merkezi Başkanı ve Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Taha Elgazi, bu cinayeti ilk kez 21 Aralık 2021’de haberleştiren Serbestiyet’in yargı süreciyle ilgili sorularını cevapladı.
“İlk aşamada hayatını kaybeden gençlerimizin aileleri ile iletişime geçtik ve mahkeme kararını onlara ilettik. Üç gencin ailesi de “Giden gitti, çocuklarımızı kaybettik” dediler. Türkiye’de idam olmadığı için 3 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası iyi bir karar olarak karşılandı. En azından biraz ailelerin yüreğine su serpti. Ama gençlerimizin avukatları bu cinayetin nefret saikiyle planlı şekilde yaptığını söyleyerek buna göre bir ceza verilmesini talep etmişlerdi. Bu gerçekleşmedi.”
“Suç sonunda bir nefret suçu. Katilin cinayeti işlemeden önce söyledikleri var, tanıklar var. Üç Suriyelinin uyurken öldürülmesini bir adli cinayet olarak görmek adaletin bir parçasını eksiltiyor. Nefret saikine bağlanmak istenmiyor çünkü diğer davalarda da emsal olabilir. Oysaki bu sadece mülteciler için değil, Türkiye’de yaşayan herkes için çok önemli bir konu. Maalesef bu durum böyle kalırsa, bugün sığınmacılar ya da göçmenlere sahip çıkılmazsa yarın ülkenin kendi sosyal güvenliği zarar görür. Bu nefret söylemi sığınmacılarla sınırlı kalmaz.”
“Göç İdaresi Başkanlığı’nın iki temel görevi var. Birisi düzensiz göçle mücadele etmek, ikincisi ise kayıtlı, geçici koruma altındaki insanların haklarını savunmak. Göç başkanlığı ilk görevini yaparken ikincisini yapmadı, yapmıyor. Bu öldürülen 3 Suriyeliden 2’si kayıtlı, düzenli göçmen. Ama Göç İdaresi’nden kimse bu yargılamalara gelmedi, kimse ilgilenmedi, kimse bir avukat gönderelim demedi. Sadece bu olayda değil, biz kaç cinayete maruz kaldık hiçbirinde Göç İdaresi’ni yanımızda göremedik.”