Türk Hava Yolları (THY) eski yönetim kurulu başkanı Candan Karlıtekin, dün akşam (19 Eylül) TV5 ekranında gazeteci Ali Bayramoğlu ve Yıldıray Oğur’un Serbest Görüş programına konuk oldu.
DEVA Partisi MYK üyesi olan Karlıtekin, 2003 ile 2010 yılları arasında THY’nin en tepe yöneticisiydi. Hem Yönetim Kurulu hem de İcra Kurulu başkanıydı. Karlıtekin, yeni İstanbul Havalimanı ile ilgili soruya şaşırtıcı bir yanıt verdi:
“O zaman Türk Hava Yolları’nda görevdeydim. Yönetim Kurulu başkanıydım, İcra Kurulu başkanıydım. 2009’un ortalarında buna karar verildi. Ben karar verildiğini şöyle öğreniyorum: Yeşilköy’e genel müdürlük binası kifayet etmiyor, yeni bir bina yapalım, orada arsamız da vardı dedik. Projelerini yaptırdık. Bir gün Hamdi (Topçu) bey geldi, ‘Boşuna uğraşma’ dedi. Hayırdır, dedim. Dedi ki ‘Havaalanı buradan taşınıyor.’ Farklı bir parti değiliz. Hatta İstanbul Belediyesi’nde de eski ulaştırma bakanımızla (Binali Yıldırım) birlikte çalıştık. O İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) genel müdürüydü, ben iştirakler daire başkanıydım. Hiyerarşik olarak üstteydim ama ona hep ‘ağabey’ derdim. Bizdeki işler öyle yürüyordu.
“Atatürk ve Sabiha Gökçen ihtiyacı karşılardı”
“Fakat buna rağmen görüşümüz alınmadı. Benim dışımdaki insanlardan da alınmadı. Görüşümüz; Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen, Sabiha Gökçen’e ikinci bir pist yapılmak kaydıyla, bir miktar belki kamulaştırma yapılarak azami 2 milyar dolara, İstanbul’un ve İstanbul üzerinden Türkiye’nin hava taşımacılığı ihtiyacını görür. Yakın bir gelecekte de buna ihtiyaç yok. O zaman ben bunu anlattım.
“İstanbul’u kuzeye ve batıya doğru büyütme hayali var. Kanal İstanbul bunun bir parçası. İstanbul’da 15-16 milyon bir nüfus var, belki bir 5 milyon oraya nüfus yığacaksınız. Bu hiçbir açıdan doğru bir şey değil. Oraya koyacağınız bir şehir yine İstanbul’un merkezi ile ilişkili olacak. Yine büyük bir yük bindirecek İstanbul’un içine.
“İstanbul’un röper noktasını ileriye çekmek için”
“İklimsel olarak İstanbul’un kuzeyi ile güneyi arasında her zaman bir derece farkı vardır. İstanbul’un kuzeyindeki ormanlar, İstanbul’un akciğerleri… Mesela hatırlarım, 1995 yılında merhum Süleyman Demirel, brifing almaya İBB’ye geldi. Biz o zaman, İstanbul’un kuzeyinde yapılaşmaya gitmenin nasıl bir cinayet olduğunu izah etmiştik. İstanbul’a vize meseleleri konuşuluyordu o yıllarda. Sonuç itibariyle bu bir tercihtir. O tercihin yapılması, bizatihi havaalanı ihtiyacından değil, İstanbul’un röper noktasını, nirengi noktasını ileriye çekmek içindir. Yoksa yeni bir havaalanı yapılacaksa, Silivri mi, Çorlu mu tartışılmalıydı. Bunlar tartışılır, artısı eksisi, ama böyle bir tartışma olmadı.
“Ne yaparsanız yapın 110 milyon yolcu bulamazsınız”
“Bütün ulaşım sistemleri, master plan Atatürk Havalimanı’na göre yapıldı ki bunu yapan bizzat bizim ekip. Şu andaki tüp geçit, metro, bütün ulaşım ağları oraya hizmet ediyor. Zaten bir şehre gelebilecek yolcu sayısı çeşitli teknik kısıtlar yüzünden bellidir. Bugün dünyanın en yoğun havalimanına senede 95-98 milyon yolcu iniyor. 24 saat sürekli çalışsa, bilemediniz 110 milyon olsun bu rakam. 110 milyon yolcu söz konusu değil. Ne yaparsanız yapın, dışarıdan dışarıya yolcu da taşısanız, siz 110 milyonu bulamazsınız.
“İşletme maliyetleri yolcuya dönecek”
“Pandemiden dolayı kıyasıya eleştirmek istemiyorum. Ama oranın işletme maliyetleri, sonuçta oradaki her tür maliyet; yol, su, elektrik olarak yolcuya dönecek. Bilet fiyatları artacak. Oraya her giden insan ilave yarım saat giderken de gelirken de zaman harcıyor. Bunun bir ekonomik değeri yok mu? Ulaşım ağlarına katabilmek için metro yapıyorsunuz, fakat Türkiye’nin öncelikleri listesinde nerede bu? Bence çok gerilerde.
Pandemi hastanesi yapılınca çok üzüldüm
“Atatürk Havalimanı’na pandemi hastanesi yapılınca duygusal olarak çok üzüldüm. Orayı tutun, bir başka işlev verilebilir. Üzerinde konuşalım, tartışalım. İstanbul’un deprem problemi var. Oraya birtakım fonksiyonlar yüklenebilir. Havaalanları güzel, yatırım yapılınca paranın değdiği her yer şıkır şıkır oluyor ama sırası mı? Öncelik sırası mı? Ben itiraz ederim.”