İş dünyasında toplumsal ve siyasal konularla ilgili konuşmaktan korkulduğunu ifade eden Ümit Boyner, “Ancak şu da var; konuşmanın ekonomiye ve topluma bir faydası olacağına dair inanç azaldı. Bu inanç azalması da sadece iş insanlarıyla sınırlı bir refleks kaybı olarak görülmemeli. Sivil toplum, özgür basın, demokratik kapsayıcı kurumlarda son beş yılda ciddi bir erozyon yaşandı. Bunu da hesaba katmalıyız” diye ekledi.
Yeni anayasa çalışmalarından da ümitsiz olduğunu belirten Ümit Boyner, “Üniversitelerde yaşananlar, basının ve sivil toplum kuruluşlarının geldiği yer ortada. Farkı fikirlere tahammül, fikir ve örgütlenme özgürlüğünde geldiğimiz yer de ortada. Açıkçası ben şu andaki ortamı çok zor buluyorum” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararını da eleştiren Boyner, “Her şeyden önce devlet erkek şiddetine karşı kadının yanında olacağına dair bir inancı temsil ediyordu, o ortadan kalktı. Kadını erkekle eşit gören düşüncenin aile yapısını bozması gibi hem ataerkil hem de cehalete dayalı bakış açısını haklı kılmaya çalışması bence en büyük kaybımız” dedi.
Röportajın tamamını izlemek için: