Ana SayfaANALİZLERYalım Eralp: “S-400’leri İncirlik’e yerleştirme karşılığında F-35’e geri dönüş büyük zafer olarak...

Yalım Eralp: “S-400’leri İncirlik’e yerleştirme karşılığında F-35’e geri dönüş büyük zafer olarak lanse edilir”

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Sayın Cumhurbaşkanı'nın BM’de yapacağı konuşmanın tonu kritik bir öneme sahip. Bunun sebebi şu: Kathimerini gazetesi, Türkiye'nin S-400'lerinin Amerikan kontrolüne, yani İncirlik üssüne yerleştirilmesi karşılığında F-35 programına geri dönebileceğimizi yazdı. Eğer böyle bir şey olursa, bu büyük bir zafer olarak lanse edilecektir.

İzlemek için:

Günaydın efendim. Herkese iyi bir hafta diliyorum. Şu anda Birleşmiş Milletler kurulu başlıyor ve bu bizim için önemli bir gelişme. Neden mi? Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapacağı konuşmanın tonu kritik bir öneme sahip. Bunun sebebi şu: Kathimerini gazetesi, Türkiye’nin S-400’lerinin Amerikan kontrolüne, yani İncirlik üssüne yerleştirilmesi karşılığında F-35 programına geri dönebileceğimizi yazdı. Eğer böyle bir şey olursa, bu büyük bir zafer olarak lanse edilecektir.

Peki neden önemli? Türkiye BRICS’e başvurdu ve burada sıra dışı bir gelişme yaşandı. Ardan Zentürk’ün haberine göre, Dışişleri Bakanı, eski Amerikan Büyükelçisi Bass ile yaptığı bir konuşmada, “Vallahi mecburiyetten BRICS’e başvurduk. Bizi Avrupa Birliği’ne almıyorlar” demiş. Bu oldukça dikkat çekici bir açıklama, çünkü Türkiye’nin çaresizlikten BRICS’e yöneldiğini gösteriyor ve bu, diplomasi açısından pek olumlu bir izlenim yaratmıyor.

Son dönemde Türkiye, adeta oyuncakçı dükkanına girmiş bir çocuk gibi, her şeyi isteme çabasında. Oysa dış politikada güven ve istikrar çok önemlidir. Avrupa’da Türkiye’yi güvenilmez bir ülke olarak görme eğilimi var. İşte bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler’deki konuşmasının tonu çok önemli. Batıya yönelik eleştirilerini sürdürecek mi yoksa daha yumuşak bir üslup mu benimseyecek, bunu göreceğiz.

Bir diğer önemli konu ise Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Amerika’da bir savaşın sona erdirilmesine yönelik bir plan sunacak olması. Ancak bu kolay bir iş değil, planın detayları henüz belli değil. Bu sırada Rus askerleri ilerlemeye devam ediyor.

En büyük endişe ise Hizbullah ile İsrail arasında bir savaşın çıkıp çıkmayacağı. İsrail bombalamalarını sürdürüyor ve bölgede Birleşmiş Milletler gözlemcileri bulunuyor. BM Genel Sekreteri, olayların tam kapsamlı bir savaşa dönüşmesinden endişe ediyor. Fransızlar da bu konuda tedirgin, çünkü BM gözlemcileri arasında Fransız askerleri de var. Hizbullah’ın açıklamaları, durumun son aşamaya geldiği ve büyük bir savaşın kapıda olduğu izlenimini veriyor.

Suriye meselesine gelince, Türkiye burada artık iyice ricacı duruma düştü. Cumhurbaşkanı sürekli “görüşmeye hazırız” diyor, ancak Suriyeliler sessiz. Onların ön şartı, Türkiye’nin askerlerini çekme taahhüdü vermesi.

Avrupa’da ise özellikle sağa doğru bir kayış var. Fransa’da merkez sağ bir hükümet kuruldu, ancak muhalefet bu hükümete güvenoyu vermeyeceğini açıkladı. Özetle, Soğuk Savaş’tan bu yana belki de en karmaşık döneme girdik. Kimse ne olacağını öngöremiyor. Netanyahu bu durumdan memnun, hatta İran bile bu belirsizlikten hoşnut olabilir; çünkü mevcut koşullar onların görevde kalış süresini uzatıyor.

Yine tatsız haberlerle dolu bir dünya… Doğrusu, haberleri dinlemek artık bir yük haline geldi, ama yine de takip etmek şart.

- Advertisment -