Yapay zeka dünyasından birbiri ardına ilginç haberler gelmeye devam ediyor. Bu haberlerin belki de en dikkat çekeni, Kaliforniya merkezli Altera şirketinin son deneyi oldu. Firmanın “Project Sid” adını verdiği yapay zeka destekli sosyal davranış laboratuvarı deneyi ve bu deneyden elde edilen çıktılar, bir süre daha adından söz ettirecek gibi görünüyor.
“Project Sid” adı verilen proje kapsamında binlerce yapay zeka ajanının (agent) tamamen kendi kararlarını verecek şekilde talimatlandırılıp Minecraft oyununda kendi toplumlarını kurdukları belirtiliyor. “Benim diyen siyaset mühendislerini” kıskandıracak bu toplumda işler; bir ekonomi, inanç sistemi, yardımlaşma, hatta toplumun tüm bireylerinin katıldığı bir doğrudan demokrasi bile var.
MIT Üniversitesi’nin eski profesörlerinden Robert Yang’ın başını çektiği bu girişimin, sosyal deneyler için yepyeni bir paradigma sunabileceği iddia ediliyor.
“Agent” yani ajan olarak adlandırılan bu yapay zeka birimleri için güzel Türkçemizde başka bir karşılık bulmak gerektiği muhakkak. Toplum dizaynı, demokrasi ve “ajan” (yapay zeka bağlamı içinde bile olsa) kelimeleri aynı cümlede kullanıldığında Türkiye’de pek çok okurun tüylerini diken diken edebilir. Agent kelimesi için bir süredir daha uygun bir Türkçe karşılık bulma çabası söz konusu. Önerilen karşılıklardan kavramın amacını en iyi yansıtan adayın “işgören” kelimesi olduğunu düşünüyorum. Bu tartışmayı birkaç hafta önce takipçileriyle yaptığı anketle başlatan Profesör Murat Karakaya’ya da teşekkürlerimizi sunmuş olalım.
Biz Türkçemizde “işgören” adıyla ansak da, yapay zeka bağlamında “agent” ya da “ajanların” bu isimle anılmasının birkaç nedeni var. Bu ajanlar bağımsız olarak hareket edip, kendi bağlamlarında “rasyonel” kararlar alabiliyorlar. Keza, çevrelerindeki diğer unsurlarla interaktif bir iletişim kurma kabiliyetleri de var. Hedef odaklılar; kendilerine atanan hedef doğrultusunda bağlamlarındaki tüm şartları zorlayabiliyorlar. Bütün bu tanımlardan sonra herkesin gözünde bir Polat Alemdar canlandığı muhakkak. İşte ecnebiler de bu çağrışımlar nedeniyle bu yapay zeka birimlerine “agent” diyorlar.
Project Sid kapsamında, saatlerce hatta günlerce çalışan binlerce yapay zeka birimi, Minecraft ortamında dört başı mamur bir toplum inşa etmiş diyebiliriz. Altera CEO’sunun üç dakikadan kısa olan videosunda altı çizilen bazı noktalara bu yazıda değineceğiz. Ayrıca, arama sonuçlarında çıkan yüzlerce blog yazısında da tekrar tekrar aynı noktaların vurgulandığını, ancak deneyle ilgili ayrıntılı bilgilere erişmenin mümkün olmadığını görüyoruz.
Şirketin resmi açıklamalarına göre, yapay zeka birimleri; işler bir ekonomi, ortak değişim aracı, din müessesesi ve doğrudan demokrasi gibi önemli sosyolojik kurum ve araçları inşa edebilmişler. Proje kapsamında kullanılan yapay zeka ajanlarının, Minecraft oyunu içinde olduklarından habersiz bir şekilde, Google Docs, Slack gibi pek çok aracı kullanarak karar alma süreçlerini doğrudan demokrasi ile yönettikleri belirtiliyor.
Minecraft’taki meşhur mücevherleri ortak değişim aracı olarak kullanan yapay zeka toplumunda yardımlaşmanın nüvelerini görmek de mümkün. Olivia adındaki bir çiftçi yapay zekanın, toplum çıkarları için kendi çıkarlarından feragat ettiği ifade ediliyor. Yine kendini toplumun inanç önderi ilan eden bir yapay zeka biriminin, rüşvet vererek insanları kendi dinine katılmaya ikna etmeye çalıştığı da Altera’nın kamuoyu ile paylaştığı sonuçlar arasında yer alıyor.
Köyün sakinlerinden biri kaybolduğunda, yapay zeka ahalisinin köyün her yanına yerleştirdiği fenerlerle kaybolan arkadaşlarının yolunu bulmasına yardım etmesi, yapay zekanın altından bir kalbi olduğunu düşündürebilir. Belki de yapay zeka kendi türlerini kayırıyordur, ama kim bilir, belki de hâlâ dünyamızı yok etmek için sinsi planlar kurmaya devam ediyordur.
Project Sid kapsamında Altera, biri Kamala Harris, diğeri Donald Trump tarafından yönetilen iki paralel evren inşa ettiğini belirtiyor. Donald Trump’ın yönettiği paralel yapay zeka evreninde, yapay zeka ahalisi polis gücünün arttırılması gibi daha güvenlikçi yöntemlere yönelirken, Harris yönetimindeki evrende ahali, ölüm cezasının kaldırılması için çalışıyor.
Elbette bütün bunlar, oyunseverlerin ilgisini yapay zeka dünyasına çekmek için yapılan bir reklam çalışması değil. Altera, bu sonuçların gelecekteki toplum araştırmaları için daha az maliyetli, daha iyi gözlemlenebilen araştırma imkanları sunabileceğini iddia ediyor. Firma, otonom yapay zeka birimlerinin var olduğu sanal evrenlerin, gerçek dünyada gerçek insanların karşı karşıya kaldığı problemlerin simülasyonunda kullanılabileceğine inanıyor.
Altera’nın 1.000 yapay zeka ajanı ile yaptığı bu deneyin, 20 milyon ajanlı bir Minecraft İstanbul’unda afet yönetimi, ulaşım planlaması gibi can yakıcı sorunlar için gerçekleştirildiğini bir düşünün.
Her ne kadar gözlemlenen davranışlar yapay zeka birimlerine ait olsa da, bu yapay zeka modelleri -en azından şimdilik- biz ölümlüler tarafından, büyük oranda sentetik olmayan verilerle eğitildi. Dolayısıyla Altera’nın Project Sid ve benzeri girişimlerinin, insanların kolektif olarak geliştirdiği davranışları izleme konusunda büyük imkanlar sunduğu varsayımı, şimdilik mantıklı görünüyor. Nitekim deney süresince rüşvet verdiği veya aldığı gözlemlenen bazı yapay zeka ajanları, yapay zekanın bizden izler taşıdığının en açık göstergesi.