2023 seçimlerinde 7 milyonluk oy potansiyeliyle sonucu belirleyici rol oynaması beklenen Z kuşağı ülkeye nasıl bakıyor? T24 sitesi iki gündür tanınmış toplum bilimci Prof. Dr. Sencer Ayata ile yapılan bir söyleşiyi yayınlıyor. Harvard ve Oxford üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Sencer Ayata, Metin Kaan Kurtuluş’a özellikle muhafazakâr gençlikteki değişimi anlatıyor.
Ayata’ya göre, Cumhuriyetçi, sol, laik gibi sözcüklerle tanımladığımız görüşlere sahip ailelerin çocukları, anne babalarının çizgilerini büyük oranda devam ettiriyor. Bu, mutlaka CHP’ye oy verdikleri anlamına gelmese de dini muhafazakâr siyasetten uzak durdukları bir gerçek. Ayata, iktidara çok da yakın olmayan “ikinci çember”deki muhafazakar ailelerin çocuklarını da değerlendiriyor.
Bu gençlerin; aile ve yakın çevrelerinden gelen gelenekçi değerler ile geniş çevrelerinden gelen modern değerler, ilişkiler, zihniyet arasında sıkıştığını söylüyor. Muhafazakâr kesimin çocukları ailelerini fazla geleneksel bulurken ailenin ve yakın çevrenin kazandırdığı aidiyet ve güvenceye değer veriyorlar. Muhafazakâr ailelerin çocuklarının iki şikayeti: Siyasi baskı ve mahalle baskısı.
Komşu, akraba, hemşeriler kadar siyasi iktidarın yerel temsilcilerini de baskının parçası olarak görüyorlar. Politikacıların, din adamlarının, mahalle çevrelerinin, ailelerinin görüşlerini peşinen kabullenmiyorlar. Z kuşağının yüzde 70’i, var olan partilerin Türkiye’nin sorunlarını çözeceğine inanmıyor. Bu kuşak çok kimlikli. Aynı anda milliyetçi, muhafazakâr, dindar, liberal, laik vesaire.
Bu özellikle farklı kültürler arasında sıkışan muhafazakâr aile çocukları için geçerli. Gençleri geleneksel değerler, otoriteler ve kurumlar vasıtasıyla denetim altında tutma eğilimiyse etkili olmuyor. “İtaat”, “dava adamlığı”, “dünyayı fethetme” gibi yaklaşımlar gençlere aşırı ciddi, sıkıcı, yaşlı geliyor. Ayata’ya göre, genç kesimde modernlik ve laiklik, dindarlık ve muhafazakârlığın önüne geçti.