1930’lu yıllarda Museviler ABD politikasında öncelikli bir yer tutmuyordu. Sonraları İsrail en önemli müttefik oldu. Kongre büyük ölçüde İsrail yanlısıdır. Bu da büyük ölçüde kaliteli İsrail lobisi sayesinde. Bir de AIPAC sayesinde . “Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi) AIPAC daha sonra siyasilere para yardımını rahatça yapacak Siyasi Aksiyon Komitesini kurdu. New Yorker dergisinin yazarlarından Jeffrey Goldberg, AIPAC’ın Kongre üzerindeki etkisini göstermek için üst düzey bir AIPAC yetkilisiyle yaptığı görüşmeden örnek verdi. Yetkili Goldberg’e boş bir peçeteyi göstererek şöyle demiş: “AIPAC isterse Kongredeki 70 senatör 24 saat içerisinde bu peçeteye imzalarını atabilir”
Almanya’nın soykırım sendromunu anlamak mümkün. Almanya, Nazi vahşetinden sorumlu hissediyor.
Peki Amerika neden?
Ben Gurion 1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan ettiği gün ABD Başkanı Truman yeni devleti hemen tanıdı. Aynı gün. Bölgeyi daha iyi bilen İngilizler Filistin için BM mandası önermişti. ABD dinlemedi. Truman kendi Dışişleri’ni de dinlemedi.
Holokost web sitesi Hitler devrinde “ABD’nin Musevilere yapılanlardan haberdar olduğu, belki ABD Holokost’u önleyemedi ama daha çok Musevi’nin kurtulmasını sağlayabilirdi” diyor. Aynı sitede ABD’nin vahşetten kaçan Musevilere ABD’ye girişlerinde kısıtlayıcı tedbirler de uyguladığını yazıyor.
2020 Başkanlık seçimlerinde Biden-Trump TV karşılaşmasında Trump’ın Kuzey Kore lideri ile dostluğunun yararlı olduğuna dair sözlerine cevaben Biden “ ne yani Hitler Avrupa’ya saldırıncaya kadar bizim de onunla iyi ilişkilerimiz vardı” demişti. Birçoklarına göre 1930’lu yıllarda Museviler ABD politikasında öncelikli bir yer tutmuyordu.
Sonraları İsrail en önemli müttefik oldu. Kongre büyük ölçüde İsrail yanlısıdır. Bu da büyük ölçüde kaliteli İsrail lobisi sayesinde.
Bir de AIPAC sayesinde . “Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi) AIPAC daha sonra siyasilere para yardımını rahatça yapacak Siyasi Aksiyon Komitesini kurdu.
“New Yorker dergisinin yazarlarından Jeffrey Goldberg, AIPAC’ın Kongre üzerindeki etkisini göstermek için üst düzey bir AIPAC yetkilisiyle yaptığı görüşmeden örnek verdi.
Goldberg, yetkilinin boş bir peçeteyi göstererek, “AIPAC isterse Kongredeki 70 senatör 24 saat içerisinde bu peçeteye imzalarını atabilir.” ifadesini kullandığını aktararak, AIPAC üyelerinin dolaylı olarak grubun gösterdiği isimlere ya da siyasetçilere doğrudan yardımlarda bulunduğunu kaydetti.”
Yapılan yardımlardan vergi iadesi bile alınabiliyor. AIPAC seçimlerde istediği adayların kampanyasına yardım edebiliyor, istemediği adaylar için de seçilmemeleri yolunda bağış yapabiliyor. AIPAC’ın bu durumu ABD’de istisnai bir uygulamadır.
İsrail yanlısı Kongre’ye ek olarak Başkanlar da bir ölçüde İsrail yanlısı tutum takınırlar.
Belki bunlar içinde Başkan Clinton ( Filistin’e iki devlet kurulması gayretlerinden dolayı) ve Başkan Obama’yı farklı ele almak gerekir. Obama yönetimi 2014 yılında İsrail’in yaptığı gayrı meşru yerleşim yerlerini kınayan Güvenlik Konseyi karar tasarısında çekimser oy kullanarak kararın geçmesini sağladı. Tabii 1956 yılında ültimatomu ile Süveyş kanalına yapılan askeri harekatı durduran Başkan Eisenhower tam bir istisnadır.
İsrail’in yasalara aykırı şekilde Filistinlileri yerlerinden kovduklarında Başkanlar herhalde laf olsun diye yapmayın derler ama herhangi bir müeyyide uygulamazlar. Uygulayamazlar. BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail aleyhine karar tasarılarını, bir istisna hariç, ABD veto eder.
Gazze’nin adeta toplama kampı haline gelmesine ABD boyun eğdi.
ABD anlaşma gereği her yıl İsrail’e yılda 3 milyar doları aşan yardımda bulunur. Kuruluşundan beri ABD 124 milyar dolar vermiş. Tabii harp halinde yapılan yardımlar hariç. Bir gün Amerikalı siyahlar, Hispanikler ne oluyor yahu halimize bakın diye oy verirken düşünebilirler mi?
Zaman zaman İsrail ajanları basında çıkan haberlere göre ABD’de casusluk da yaparlar. 2014 yılındaki olayı Newsweek dergisi yazınca eski istihbarat uzmanları çok sevinmiş ve bunun yıllarca devam ettiğini ve ABD Yönetimlerinin üstünü örttüklerini söylemişler.
Görüleceği gibi, ABD en yakın müttefiklerine göstermediği toleransı İsrail’e göstermektedir.
Düşünüyorum da acaba ABD 1930’lu yıllardan kalan bir vicdan azabı ile mi böyle hareket ediyor?