1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İsrail’in en büyük sendikalarından Histadrut’un çağrısıyla ateşkes anlaşmasının sağlanmasına yönelik ülke genelinde genel grev ve protesto gösterileri düzenlendi. Sendika Başkanı Arnon Bar David Netanyahu hükümetine atfen, “Sarsılması gerekenleri ancak bizim müdahalemizin sarsabileceği sonucuna vardım. Anlaşma sağlamak zorundayız. Anlaşma her şeyden önemli,” diyerek, aşırı sağ hükümet üzerindeki baskılarını artıracaklarını ifade etti. Genel grev çağrısı, Gazze’de 6 rehinenin öldürülmesinin ardından gerçekleştirildi ve protesto gösterilerine İsrail medyasına göre 500,000’e yakın kişi katıldı. Özellikle Haziran 2024’ten itibaren, İsrail hükümeti ile Hamas arasında kalıcı bir ateşkes anlaşmasına yönelik hem içeriden hem de dışarıdan yoğun baskıların olduğu dikkat çekmektedir. Ancak tüm bu baskılara rağmen Netanyahu hükümeti henüz somut bir adım atmış değil.
Ateşkes Anlaşmasına Dönük Diplomatik Girişimler
ABD Başkanı Joe Biden, 31 Mayıs 2024’te Filistin’de süren çatışmaları sonlandıracak bir ateşkes önerisinin taraflara sunulduğunu düzenlediği basın açıklamasıyla uluslararası kamuoyuna duyurdu. Haziran ve Temmuz aylarında arabulucu ülkeler olan ABD, Katar ve Mısır, çatışan taraflarla bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Temmuz 2024’te Hamas, ateşkes önerisine olumlu yaklaştığını açıkladı. Ancak 31 Temmuz’da İsrail hükümeti önce Beyrut’ta Hizbullah’ın önemli askeri komutanlarından Fuad Şükrü’yü hedef alan bir hava saldırısı düzenledi. Ardından, Tahran’da Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı ve aynı zamanda müzakereleri yürüten İsmail Haniye’ye suikast düzenlendi.
Ortadoğu’da bölgesel savaş tehdidinin büyümesi üzerine ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bölge ülkelerine resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. 19 Ağustos 2024’te İsrail’i ziyaret eden Blinken, hem İsrail Cumhurbaşkanı hem de Başbakan ile görüştü. Blinken, İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, yürütülen müzakerelerin Hamas’ın rehin aldığı İsrailli sivillerin serbest bırakılması ve ateşkes sağlanması için “muhtemelen en iyi ve belki de son şans” olduğunu ifade etti[1]. Seçimlere giden Demokratlar açısından kalıcı ateşkes, bir dış politika zaferi olarak kamuoyuna sunulabilirdi. Ayrıca, seçim öncesi olası İsrail-İran gerginliğinden kaynaklanabilecek Amerika’nın bölgedeki üslerine yönelik yeni saldırıların önüne geçilebilirdi. Ateşkes anlaşmasının imzalanması aynı zamanda Washington üzerindeki artan diplomatik, siyasi ve uluslararası toplum baskısını da bertaraf edecekti.
Blinken, yaptığı açıklamada Gazze’de ateşkes ve rehine takasına ilişkin “aradaki boşlukları kapatacak” yeni bir anlaşma teklifi sunduklarını ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bunu kabul ettiğini belirtti[2]. Ancak bu açıklamadan birkaç gün sonra Başbakan Netanyahu’ya dayandırılan bir haberde Amerikan yönetiminin Gazze’de kalıcı işgale razı olduğu iddia edildi. Bu iddia üzerine Blinken, Netanyahu’ya atıf yaparak “maksimalist taleplerden” vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Bu bağlamda Netanyahu liderliğindeki aşırı radikal partiler ve yetkililerin, Gazze’nin ateşkes anlaşmalarına yönelik daha önce öne sürdükleri işgalin belli alanlarda kalıcı hale getirilmesi, Hamas’ın askeri ve siyasi varlığının ortadan kaldırılması gibi bazı taleplerinin Hamas’a dayatıldığı ileri sürülebilir. Hamas ve Filistin tarafı ise genel çerçevede geçici değil kalıcı bir ateşkes, Gazze Şeridi’nde geçici de olsa işgal yönetimlerinin kurulmaması, Gazze’nin yeniden imarı ve insani yardımların geçişinin serbest bırakılmasını talep etmekteydi[3].
ABD’nin Ateşkes Önerisinin İçeriği ve Tarafların Tepkisi
31 Mayıs 2024’te ABD Başkanı Joe Biden yaptığı konuşmada “Gazze’deki savaşa kalıcı bir son vermek için ateşkese odaklandıklarını” ifade etti ve “İsrail’in üç aşamadan oluşan, kapsamlı ve yeni bir öneri sunduğunu” belirtti. Biden, Temmuz ayında yaptığı açıklamada ise “6 hafta önce ortaya koyduğum detaylı plan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, G7, İsrail ve Hamas tarafından kabul edildi” dedi[4].
Ancak Netanyahu hükümeti müzakere süreçlerine katılmasına ve Haziran ile Temmuz aylarında ateşkes önerisine olumlu yaklaşmasına rağmen daha sonra anlaşmayı reddetti. Başkan Biden tarafından uluslararası kamuoyuna sunulan ateşkes anlaşması üç aşamadan oluşuyordu.[5] Sürecin ilk aşaması, tam ateşkesi içeriyordu ve altı hafta içerisinde tamamlanması öngörülüyordu. Ateşkesin ilk aşamasında, İsrail askeri güçlerinin nüfusun yoğun olduğu yerleşim yerlerinden çekilmesi, yerinden edilmiş Filistinli sivillerin Gazze’nin kuzeyi de dahil olmak üzere evlerine dönmelerine ve insani yardımların Gazze’ye girişine izin verilmesi öngörmekteydi. Ayrıca taraflar karşılıklı esir takası da gerçekleştirecekti. Ateşkesin birinci aşamasında Hamas, İsrailli sivil, yaşlı ve yaralı rehinelerin yanı sıra bazı ölen rehinelerin cenazelerini teslim etmeyi kabul ederken, İsrail de üzerinde uzlaşma sağlanan Filistinli tutsakları serbest bırakacaktı. Arabulucular, ateşkesi kalıcı hale dönüştürmek için taslağa, müzakereler devam ettiği sürece ateşkesin de süreceğini eklemişti. Böylece arabulucular, birinci aşamada gerçekleştirilmesi öngörülen adımlarda sorun çıksa bile ateşkesin sürmesini sağlamayı amaçlamaktaydılar.
Anlaşmanın kritik ikinci aşamasında ise İsrail güçlerinin 7 Ekim öncesi sınırlarına dönmesi ve Hamas’ın da askerler dahil olmak üzere kalan tüm rehineleri serbest bırakması önerilmişti. Askerlerin çekilmesi ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasıyla ateşkesin Hamas’ın talep ettiği kalıcı ateşkese evrilmesi sağlanacaktı.
Anlaşmanın üçüncü aşamasında ise normalleşme sürecine öncelik verilmişti. Buna göre Hamas, ölen askerler de dahil olmak üzere rehinelere ait olan cenazeleri ve tüm kalıntılarını İsrail’e teslim edecekti. İsrail ise Gazze Şeridi’nde uygulamaya koyduğu ablukayı kaldıracak ve böylelikle insan ve malların Gazze’ye geçişi 7 Ekim öncesine dönmüş olacaktı.
Ağustos ayında gerçekleştirilen yeni müzakerelerde ise ABD yönetimi, İsrail hükümetini ikna etmek için taslakta revizyonlara gitti. Basına yansıyan bilgilere göre, yeni taslakta İsrail’in çekincelerinin bir kısmının dikkate alındığı belirtilmektedir. Özellikle ABD’nin sunduğu “köprü kurucu öneri,” ateşkesi geciktirerek, Gazze’de Hamas tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını kapsıyordu.[6] Ancak anlaşma önerisine daha sonra eklendiği anlaşılan, ateşkesten önce Hamas’ın rehineleri serbest bırakması ön şartı, süreci kolaylaştırmaktan ziyade kalıcı ateşkesi taleplerine büyük bir meydan okuma olarak değerlendirilmektedir. Hamas’ın müzakereler sürecinde askeri, siyasi ve diplomatik olarak güçlü taraf olmadığı açıktır. Ancak rehineler üzerinden İsrail hükümetine karşı toplumsal ve siyasi bir baskı oluşturabilme kapasitesine sahiptir. Nitekim 1 Eylül’de İsrail’de gerçekleştirilen genel grev ve geniş çaplı protestoların temel amacı da rehinelerin serbest bırakılmasını içeren bir ateşkes anlaşmasına Netanyahu hükümetini zorlamaktı. Dolayısıyla rehinelerin serbest bırakılmasından sonra İsrail’in anlaşmaya uyup uymayacağının garantisini verecek bir uluslararası gücün olmadığı da açıktır. Bu nedenle, öncelikli olarak bir iyi niyet göstergesi olarak rehinelerin serbest bırakılmasını içeren bir ateşkes önerisinin kabul görmesi oldukça güçtür.
Ayrıca, İsrail basınına göre Başbakan Netanyahu, rehine aileleriyle yaptığı bir görüşmede, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ı ateşkes anlaşmasında İsrail birliklerinin güneydeki Mısır sınırı dahil Gazze’de kalması maddesinin yer alacağına ikna ettiğini ifade etmişti.[7] Yeni ateşkes önerisinde bu maddenin yer alıp almadığı belirsiz olmakla birlikte, Hamas’ın herhangi bir işgali kabul etmesi olası görünmemektedir. Arap liderlerine dayandırılan bir haberde, Hamas Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar’ın, Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması için yapılan yeni müzakerelerin, İsrail’in askerî harekâtını sürdürmesi için zaman kazandırmayı amaçlayan bir blöf olduğuna inandığı belirtilmiştir.[8]
İsrail’in Ateşkese Yaklaşımı ve Talepleri
İsrailli yetkililerin açıklamaları ve hükümetteki partilerin söylemlerine göre, İsrail’in Gazze Savaşı ve ateşkes anlaşmasına yönelik temel hedefleri şunlardır: a) Hamas’ın askeri ve siyasi varlığını yok etmek, b) tüm rehinelerin derhal ve ön koşulsuz serbest bırakılmasını sağlamak, c) Mısır-Gazze sınırındaki Filedelfi Koridoru’nu askeri denetim altına almak, d) Netzarim Koridoru üzerinde kontrol noktaları kurmak, e) Hamas’ın serbest bırakılmasını istediği mahkumların en az üçte birini veto etmek, f) ateşkesin geçici olmasını sağlamak ve g) Hamas yetkililerini Filistin topraklarından çıkarıp üçüncü bir ülkeye yerleştirmek.
Bu bağlamda, önceki ateşkes önerilerinde rehinelerin serbest bırakılması dışındaki maddelerin anlaşma metinlerinde somut olarak yer almadığı dikkat çekmektedir. Bu nedenle, aşırı sağ İsrail hükümeti, yukarıda belirtilen talepleri içermeyen herhangi bir ateşkes önerisini siyasi bir hezimet olarak değerlendirmektedir.
Öte yandan, Netanyahu hükümetinin ısrarla talep ettiği ön koşulsuz rehinelerin serbest bırakılması, sınırda ve Gazze Şeridi içinde askeri denetim ve kısmi işgal bölgelerinin oluşturulması gibi önerilerin kalıcı bir ateşkese yol açmayacağı; aksine çatışmaları sürekli hale getireceği de açıktır. Nitekim İsrail’in geçmişte Lübnan ve Gazze işgalleri, güçlü bir askeri direnişin doğmasına yol açmıştır. Netanyahu yönetiminin Gazze Şeridi’ni kuzeyden güneye bölen Netzarim Koridoru üzerinde askeri kontrol noktaları kurma talebi, Gazze’yi iki ayrı idari, siyasi, askeri ve coğrafi bölgeye ayırmak anlamına gelmektedir. Benzer şekilde, Gazzelilerin dünyaya açılan tek kapısı olan Mısır sınırında askeri denetim kurma amacının da Hamas tarafından kabul edilmesi oldukça zordur.
Önceki açıklamalarda da belirtildiği üzere, İsrail basını ABD’nin Gazze Şeridi ve Mısır sınırında kısmi işgal ve askeri denetim taleplerinin kabul gördüğüne dair haberler yayımlanmıştı. Ancak hem ABD yönetimi bu iddiaları doğrulamamış, hem de Mısır’ın Gazze sınırında İsrail’in yeniden askeri denetim kurma girişimlerine karşı çıktığı bilinmektedir. İsrail’in sınır kontrolünü ele geçirmesi, Gazze’nin tam bir abluka altına alınması anlamına geleceğinden, bu talebin kabul edilmesi oldukça zordur. Bununla birlikte, Mısır-Gazze sınırında taraflardan bağımsız bir denetim mekanizmasının kurulmasına yönelik diplomatik görüşmelerin sürdüğü bildirilmektedir.
Hamas’ın Pozisyonu ve Talepleri
Hamas, 2024 Haziran ve Temmuz aylarında yürütülen müzakere görüşmelerine katılmış ve anlaşmayı kabul ettiğini ifade etmişti. 1 Eylül 2024’de bir açıklama daha yapan Hamas’ın Siyasi Büro Üyesi Halil el-Hayye, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun istemesi halinde anlaşma için hazır olacaklarını ifade etti. [9]
2 Eylül 2024’de Hamas’ın öncelikleri arasında müzakerelerin kabul edilen çerçeve anlaşmasının uygulanmasına yönelik olmasını ve anlaşmanın a) tam bir ateşkes anlaşmasını içermesini, b)İsrail askerlerinin 7 Ekim sınırlarına geri çekilmesini, c) yerlerinden edilmiş Filistinlilerin geri dönüşünün sağlanması, d) insani yardımların geçişinin sağlanması ve e) Gazze’nin yeniden imarına öncelik verilmesini ve f) Tutuklu Filistinlilerin bir kısmının serbest bırakılmasını talep etmektedir.
Hamas’ın karşı çıktığı temel hususlar ise şunlardır: a) İsrail askerlerinin geçici veya kalıcı işgal bölgeleri oluşturması, b) Rehinelerin serbest bırakılmasını içeren geçici ateşkes önerileri, c) Gazze’de Hamas’ı dışlayan yeni bir yönetim anlayışının uygulanması, d) Mısır sınır güvenliğinin İsrail’e devredilmesi, e) Mal ve insan geçişlerini engelleyen ablukanın devam ettirilmesi ve f) esir takasını içermeyen bir barış anlaşmasına karşı çıkmaktadır.
Hamas rehinelerin anlaşmada üzerinde mutabık kalınan şartlar ve takvim doğrultusunda serbest bırakılmasını kabul etmektedir. Rehine meselesi, Hamas için hem insani hem de diplomatik bir pazarlık unsuru olduğundan, karşılıksız bırakılması ve bu konuda taviz verilmesi olası gözükmemektedir. Her ne kadar Hamas, Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız bir Filistin devleti talep etse de müzakerelerde bu konuda doğrudan bir atıfta bulunmamıştır. Bu durum, Gazze Savaşı’nın bağımsız bir Filistin devleti kurulmasıyla sonuçlanmayacağını kabullendiğini göstermektedir.
Yaklaşık 11 aydır süren İsrail saldırganlığına karşı direniş gösteren Hamas’ın olası bir ateşkes anlaşmasından sonra da askeri ve siyasi varlığını sürdüreceğini göstermektedir. Ancak savaş nedeniyle Gazze’deki yerleşim yerlerinin yaklaşık %80’inin tahrip olduğu göz önüne alındığında, Hamas’ın önceliklerinin barınma ve insani yardım olacağı öngörülebilir. Yaklaşık 1,5 milyon insan zorla yerinden edilmiş ve 2 milyon kişi gıda ve temiz suya erişim sorunu yaşamaktadır. Gazze’deki 120 bin konut tamamen kullanılamaz hale gelirken, 300 bin konut da ağır hasar almıştır. Birleşmiş Milletler Geliştirme Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCWA) tarafından hazırlanan rapora göre, Gazze’de İsrail-Hamas Savaşı sırasında yıkılan evlerin yeniden inşası 2040 yılına kadar sürebilir, belki de daha uzun bir zaman alabilir.[10]
Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki Gazze Savaşı’nın mutlak bir kazananı olmamakla birlikte, tek kaybedeni insanlık olmuştur.
Prof. Dr.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi
[1] https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5052122-blinken-i%CC%87srailde-gazze-m%C3%BCzakereleri-ate%C5%9Fkes-i%C3%A7in-%E2%80%98belki-de-son-%C5%9Fans%E2%80%99
[2] https://www.sabah.com.tr/dunya/abdden-gazzede-ateskes-icin-yeni-teklif-blinken-aradaki-bosluklari-kapatacak-7054845
[3] https://www.bbc.com/turkce/articles/cx29n4r5ny4o
[4] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/biden-gazze-icin-sundugu-ateskes-planinin-israil-ve-hamas-tarafindan-kabul-edildigini-soyledi/3273094
[5] Detaylı bilgi için bkz: https://www.crisisgroup.org/middle-east-north-africa/east-mediterranean-mena/israelpalestine-united-states/gaza-ceasefire
[6] https://tr.euronews.com/2024/08/20/abd-disisleri-bakani-blinken-israil-abdnin-sundugu-gecis-teklifini-kabul-etti
[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/cx29n4r5ny4o
[8] https://anlatilaninotesi.com.tr/20240820/hamas-lideri-sinvar-muzakereler-israile-zaman-kazandirmak-icin-bir-blof-1087034860.html
[9] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/hamas-gercek-bir-muzakere-yok-netanyahu-esir-takasi-istediginde-bizler-haziriz/3318848
[10] https://tr.euronews.com/2024/05/03/bm-gazzedeki-yikim-ikinci-dunya-savasindan-bu-yana-gorulmedi-yeniden-insa-on-yillar-alacak