Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIDugina suikastı ve Türkiye

Dugina suikastı ve Türkiye

Rus istihbaratının resmi açıklamasını doğru kabul etsek dahi savaşın ortasında Moskova’nın göbeğinde büyük bir istihbarat zafiyetini kabul etmek gerekecek. Bu tür bir saldırıyı organize edebilecek kapasitesi olduğunu varsaysak bile Ukrayna istihbaratının Dugina yerine daha ağırlıklı ve anlam kazandırabilecek bir hedefe odaklanması akla daha yakın gelmekte. Ne var ki, suikastın bu şartlarda bile vuku bulabiliyor olması hesapsız–kitapsız girişilen Ukrayna işgalinin Moskova’da açtığı derin çatlakları göstermesi bakımından kayda değerdir.

Tarih 2 Mayıs 2014.

Yer Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki Odessa şehri.

Haftalardır Ukrayna ile Rusya taraftarları arasında devam eden gerginlik sonunda silahlı çatışmaya dönüşmüş 48 kişi hayatını kaybetmiştir. Aleksandr Dugin Kremlin taraftarı ANNA haber ajansına olayları yorumlarken Moskova Üniversitesi’ndeki öğrencileri onu dikkatle dinliyordu. Dugin;

“Bu aptalların (Ukraynalılar) soykırımı yakındır ve kaçınılmazdır. Bunlar lağım rögarlarından çıkmış piç bir ırktır. […] Ukraynalıları öldürmeliyiz, öldürmeliyiz ve öldürmeliyiz! Daha fazla söylenecek bir şey yok. Bunu bir profesör olarak söylüyorum. Böyle düşünüyorum” dedi.

Bu sözler kısa bir süre sonra üniversiteden atılmasına sebep olsa da o bir “düşünür” olarak Ruslara Ukraynalıları öldürmelerini öğütlerken sözlerine hayatında ölümle pek de yüz yüze gelmemiş bir ideoloğun rahatlığı yansıyordu.  

Ne var ki, ölüm 20 Ağustos’ta üstelik Moskova’nın göbeğinde Dugin’in kızını buldu. 29 yaşındaki Darya Dugina muhtemelen babasını hedefleyen bir saldırının kurbanı olmuştu. Suikast Avrasyacılık akımını, bu akımın arkasındaki tuhaf adamı ve bu suikastın Rusya ve Ukrayna’nın işgali için ne anlama geldiğini tekrar gündeme getirdi. Sadece Türk basını değil dünya basını da bu suikastın ne anlama geldiğini ve bu vesileyle Dugin ve geçmişini en ince ayrıntısına kadar masaya yatırıyor. E biz de eksik kalmayalım öyleyse.

Öncelikle bazı gerçekleri zikrederek başlayalım:

(1) Aleksandr Dugin ne Putin’in beyni, akıl hocası ne de danışmanıdır. Türkiye’de özellikle 15 Temmuz darbe girişimi vesilesiyle daha sıklıkla gündeme gelen bu zat oldukça karmaşık fikirleri ve ilişkiler ağı olan biri ama Putin’in danışmanı veya beyni değildir. Kremlin ile olan bağı cenaze töreninde Dugin’in hemen yanında oturan ve 2014’ten bu yana ABD, AB ve Kanada’nın yaptırım listesinde olan Konstantin Malofeev ile olan ilişkilerine dayanmaktadır.  

(2) Dugin 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra sarf ettiği ırkçı lafların Kremlin için utanç verici olmasından ötürü Moskova Üniversitesi’nden bizzat Kremlin’in baskısı nedeniyle kovulmuştur. Atılmasının sebebini iyi bilen Dugin karara da itiraz etmemiştir.

(3) Dugin Putin’in beyni değildir ama faşist, ırkçı ve irridantist (genişlemeci) görüşleri olan bir Rus milliyetçisidir. Genişlemeci ideolojisini de Avrasyacılık adı altında pazarlamaktadır.

(4) Esas olarak Dugin zaman zaman Rus dış politikasının genişlemeci hamlelerini meşrulaştırılmak için kullanılan bir figürdür. Ayrıca Putin ile hiç görüntülenmemiştir ve şahsı ile ilgili abartılı hikayelerin arkasındaki saiklere -özellikle Türkiye özelinde- iyi bakmak lazım. 

Gelelim Darya Dugina’nın ölümü ile sonuçlanan suikasta. Muhtemelen asıl hedef Dugin’in kendisiydi. Her ne kadar birebir yaptığı görüşmelerde Putin’i Ukrayna işgalinde yeteri kadar güç kullanmamakla eleştirse de babasının gölgesinden çıkmaya çalışan genç Darya böyle bir saldırıyı gerektirecek öneme sahip biri değildi. Her ne kadar Rus istihbaratı iki gün içerisinde suikastı Ukrayna’ya ihale etse de bu pek olası görünmüyor. Ukrayna işgalinin getirdiği aşırı güvenlikçi ortamda Moskova’nın göbeğinde bu denli sansasyonel bir suikast gerçekleştirmek Rus istihbaratının haberi olmadan pek olası değil.

Bu yazının yazıldığı saatlere kadar eldeki bilgilere göre birkaç ihtimal mevcut:

  • Suikast Moskova’da Ukrayna işgali sebebiyle giderek gerginleşen siyasi ortamda milliyetçi ve/veya istihbarat çevreleri arasındaki bir hesaplaşmanın sonucu olabilir.
  • Suikast ülkenin Ukrayna işgali ile içine sürüklendiği çıkmaz sokaktan ürken Rus derin devletinin savaşın daha da içinden çıkılamaz hale sokulmasını önlemeye yönelik bir girişimi olabilir. Yani daha fazla sertlik yanlılarının önerdiği yola girmektense Putin’e bir çıkış stratejisi marjı bırakmaya yönelik bir adım olabilir.
  • Suikast Putin’in Ukrayna işgalini yeterince iyi yönetemediğini düşünen (ki baba Dugin ve kerimesi bu yönde düşünüyorlardı) daha sert askeri yöntemler kullanılmasını isteyen aşırı milliyetçi çevrelere “çenenizi kapatın” mesajı olabilir.

Rus derin devletinin hikmetinden sual olunmaz. Bu yüzden bu aşamada bilmediğimiz faktörler de söz konusu olabilir ve bu olasılıkların dışında bir gelişme veya sebep bu suikastın meydana gelmesine vesile olmuş olabilir. Her halükarda suikast Rusya için endişe verici bir gelişme. Rus istihbaratının resmi açıklamasını doğru kabul etsek dahi savaşın ortasında Moskova’nın göbeğinde büyük bir istihbarat zafiyetini kabul etmek gerekecek. Bu tür bir saldırıyı organize edebilecek kapasitesi olduğunu varsaysak bile Ukrayna istihbaratının Dugina yerine daha ağırlıklı ve anlam kazandırabilecek bir hedefe odaklanması akla daha yakın gelmekte. Ne var ki, suikastın bu şartlarda bile vuku bulabiliyor olması hesapsız–kitapsız girişilen Ukrayna işgalinin Moskova’da açtığı derin çatlakları göstermesi bakımından kayda değerdir.

Gelelim olayın Türkiye cephesine. Aleksandr Dugin Avrasya Jeopolitiği’nin orijinal baskısında (Küre Yayınları tarafından basılmıştır) Türkiye’yi düşman olarak tanımlar ve Rusya’ya İran ile işbirliği yaparak Türk tehlikesinden korunmayı tavsiye eder. Bununla da yetinmez Moskova’nın Kürtlerle işbirliği yaparak Türkiye’yi zayıflatması gerektiğini önerir. Onun gözünde Türkiye ABD’nin bir ajanıdır. Dugin Türk-Rus ilişkilerinin 2000li yıllarda gelişmesi ile Türkiye’ye yönelik düşüncelerinde radikal bir değişikliğe gider. Bu yıllarda Perinçek grubu ile tanışır ve 2003 yılında bir Avrasya Sempozyumu için Türkiye’ye gelir. Yazılarında ve kitabında yapacağı değişikliklerle Türkiye’yi müttefik olarak lanse etmeye başlar. Sık sık Türkiye’ye davet edilir. Türkiye’de “Putin’in başdanışmanı” olarak lanse edilen Dugin özellikle 2014-15’ten sonra AKP’nin de ilgisini çekmeye başlar. AKP medyası da Perinçekçiler gibi Dugin’i Putin’in derin aklı olarak tanıtır. Dugin’in Türkiye’ye son gelişinin zamanlaması ise oldukça ilginç. Ankara’daki zevata 15 Temmuz darbe girişimini haber ettiği iddia edilen Dugin darbenin olduğu gün Mehmet Perinçek ile birlikte Necip Fazıl’a ilham veren Nakşi şeyhi Abdülhakim Arvasi’nin mezarını ziyaret etmiştir. Aynı günün akşamında uçağı daha geç saatlerde olmasına rağmen apar topar ülkemizden ayrılmıştır.

Faşist bir ideolog da olsa Tanrı hiç kimseyi 29 yaşındaki kızının gözleri önünde havaya uçması ile imtihan etmesin. Ne var ki Dugin’in cenaze töreninde yaptığı ideoloji ve siyaset dolu konuşmayı görünce insan üzülmekten kendini alamıyor. Henüz kızının yasını dahi doğru dürüst tutmadan cenaze törenini siyasi bir şova dönüştürüp Darya’nın “kendisini bir savaşçı gibi hissettiğini” söyleyen baba Dugin’e sadece acımak geldi içimden.

Ne diyelim?

Su testisi su yolunda kırılır.  

_____________

Suat KINIKLIOĞLU 23. Dönem Milletvekili. Dış politika alanında GMF, CAP ve SWP gibi düşünce kuruluşlarında çalışmış, Chicago Üniversitesi’nde seminerler vermiştir. Türk dış politikası, Türk-Rus ilişkileri ve Türkiye’nin stratejik kimliğine ilişkin çalışmalar yapmaktadır. “Türkiye’de Avrasyacılık” başlıklı raporu Almanya Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü tarafından yayımlanmıştır. Kınıklıoğlu Avrupa Dış Politika Konseyi üyesidir.

- Advertisment -