Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIİslam ve Özgürlük Ağı’nın Malezya’daki konferansının ardından…

İslam ve Özgürlük Ağı’nın Malezya’daki konferansının ardından…

2011 yılında İstanbul’da kurulmuş olan ILN (Islam and Liberty Network/İslam ve Özgürlük Ağı) İslam dünyasında özgürlük fikriyatının özümsenmesi, çoğulcu demokrasi ve hukuk devletinin tesisi ve serbest piyasa ekonomisinin gelişmesini hedeflemekte, bu amaçla bir dizi bilimsel ve sosyo-kültürel etkinlik düzenlemekte. ILN’in düzenlediği uluslararası konferansların onuncusu ve sonuncusu geçtiğimiz günlerde, 5-6 Eylül 2023 tarihlerinde Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yapıldı. “Müslüman Çoğunluklu Ülkelerde Barış ve Refah” ana temasıyla düzenlenen konferansın açılışına VTR ile katılan Malezya Dışişleri Bakanı demokrasi, barış, işbirliği ve serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesinin önemi konusunda son derece makul, ümit verici bir konuşma yaptı. Uzak değil, daha yakın bir geçmişte muhalif siyasi duruşu ve özgürlükçü söylemleri sebebiyle siyasi bir kumpasa kurban gidip bir süre hapis yatan Enver İbrahim’in bugün Malezya’nın başbakanı. Değişim, hareketlilik, yanlıştan dönme övgüye değer bir niteliktir. Bugün Malezya yönetimi istikrarı, piyasa ekonomisini, demokratik kurumların güçlendirilmesini önemsemekte.

İslam dünyasının bugünün genel kabul gören ölçütlerine göre ekonomik, teknolojik, askeri ve siyasi bakımdan geri kalmışlığı, küresel ve bölgesel sorunlar ve bunlara çözüm arayışları konusunda belirleyici bir konumda olmamasının nedenleri üzerine kuşkusuz çok şey söylenebilir. Bir zamanlar dünyaya ışık saçan, kütüphaneleri Batılı kütüphanelerden daha zengin, bilimsel araştırmalar ve düşünsel-felsefi tartışmalar açısından oldukça canlı bir manzara arz eden, özellikle 8-13. yüzyıllar arasında bilimsel, kültürel, sanatsal, ekonomik ve askeri açıdan parlak başarılara imza atan İslam medeniyetinin zamanla sönükleşmesi, canlılığını yitirmesi, zayıflaması, Batı uygarlığı karşısında gerilemesi ve kendi kabuğuna çekilmesinin ekonomik, siyasi, kültürel, entellektüel, felsefi ve sosyolojik nedenleri üzerinde kafa yormak, söz konusu nedenleri gün ışığına çıkarmak son derece önemlidir. Takdir edileceği üzere, bir sorunun çözümü için en önemli ilk adım, o sorunu ortaya çıkaran nedenlerin iyi teşhis edilmesi, sonraki adım da bunların ortadan kaldırılmasıdır. Başka bir deyişle, varlığından hoşnut olunmayan bir durumun değiştirilebilmesi için en başta o duruma yol açan sebeplerin belirlenmesi ve bunların değiştirilmesi gerektiği izahtan varestedir.

Bu çerçevede, durumu nispeten iyi olan birkaç istisna dışında, bugün halkının çoğunluğu Müslüman olan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi 57 İslam ülkesinin durumuna genel olarak bakıldığında görülen manzara hiç de iç açıcı bir manzara değildir. Refah düzeyi, ekonomik gelişmişlik, yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik, sağlık, eğitim, altyapı ve yaşam kalitesi açısından bu ülkeler ciddi sorunlarla boğuşmaktadırlar. Ekonomik ve siyasi özgürlük endekslerinde İİT üyesi ülkelerin ezici çoğunluğu alt sıralarda yer almaktadırlar. İslam dünyasının doğal kaynak zenginliği ile ekonomik gelişmişlik düzeyi arasındaki çarpıcı zıtlık dikkat çekicidir. Petrol rezervlerinin %60, doğalgaz rezervlerinin %50’den fazlasına ev sahipliği yapan, toplam yaklaşık 1,7 milyar nüfusuyla 7,9 milyarlık dünya nüfusunun %22’sini oluşturan İİT’nin dünya GSYH’sı içindeki payı %10’un altında kalmaktadır. Ortalama kişi başına gelir, eğitim, sağlık vb. göstergeler de dünya ortalamasının altındadır. En yoksul ve en az özgür ülkelerin birçoğu İİT üyesi Müslüman çoğunluklu ülkelerdir.[1]

Bu hiç de parlak olmayan görüntünün nedenleri nelerdir sorusu sorulduğunda, çoğu kez işin kolayına kaçılmakta ve bütün sorumluluğu Batılı güçlere, dış düşmanlara ve sömürgeciliğe yükleyen izahlar yapılmaktadır. Oysa bu izah yaprağın bir tarafını, belki de asıl üzerinde odaklanılması gereken tarafını görmezden gelen, eksik, yüzeysel, yarım bir izahtır. Daha kapsamlı ve daha tatmin edici bir izahın, sömürgecilik ve askeri işgaller gibi dışsal faktörlerin yanı sıra içe kapanma, temel hak ve özgürlüklerin garanti altında olmaması, hukuk devletinin olmaması, kucaklayıcı ve paylaşımcı kurumların yokluğu, aşırı devletçi-milliyetçi, merkeziyetçi, piyasa karşıtı tutumlar ve kaderci zihniyet gibi içsel faktörleri de analize dâhil etmesi gerekir. Başka bir deyişle İslam dünyasının geri kalmışlığı, iktisadi refah düzeyinin düşüklüğü, yoksulluğu, ekonomik göstergelerinin kötü durumu sadece dışsal etmenlerle açıklanamaz; asıl sorun devlet-toplum-birey ilişkilerini belirleyen zihniyet, kurumsallaşma, iktidarın el değiştirme yöntemleri ve uygulanan ekonomik, siyasi, kültürel politikalardan oluşan içsel etmenlerle ilgilidir.[2] İşte İslam dünyasının içinde bulunduğu olumsuz durumdan rahatsız olan, İslam’ın temel kaynakları ve inanç umdeleriyle ekonomik ve siyasi özgürlükler ile serbest piyasa ekonomisi arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığına inanan bir grup aydın tarafından 2011 yılında İstanbul’da kurulmuş olan ILN (Islam and Liberty Network/İslam ve Özgürlük Ağı) İslam dünyasında özgürlük fikriyatının özümsenmesi, çoğulcu demokrasi ve hukuk devletinin tesisi ve serbest piyasa ekonomisinin gelişmesini hedeflemekte, bu amaçla bir dizi bilimsel ve sosyo-kültürel etkinlik düzenlemektedir. Başlıca misyonu Müslüman ülkelerde özgürlük düşüncesinin içselleştirilmesi, barış ve refah yolunda temel hak ve özgürlüklerin tesisi ile dini, iktisadi ve siyasi özgürlüklerin yaygınlaştırılması olan ILN, bazıları düzenli aralıklarla olmak üzere çeşitli bilimsel ve kültürel etkinlikler düzenlemekte, kitaplar ve makaleler yayımlamaktadır. Bu çerçevede bugüne kadar Türkiye, Fas, Pakistan, Malezya ve Endonezya’da 10 uluslararası konferans; İran ve Tunus’ta 2 atölye çalışması düzenlemiştir. Bunlara ilaveten ILN “Islamic Foundations of a Free Society” (Özgür Toplumun İslami Temelleri), “Democratic Transition in the Muslim World” (Müslüman Dünyada Demokratik Geçiş Süreci), “Building an Islamic Case for Open Markets: HistoryTheory & Practice” (Açık Piyasalar İçin İslami Bir Zemin İnşası: Tarih, Teori ve Pratik), ve “An Islamic Case for Religious Freedom” (Dini Özgürlüğün İslami Temeli) olmak üzere dört önemli eser yayımlamış, ayrıca 10 webinar ve 55 podcast yayını yapmıştır.

ILN’in düzenlediği uluslararası konferansların onuncusu ve sonuncusu geçtiğimiz günlerde, 5-6 Eylül 2023 tarihlerinde Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da gerçekleştirilmiştir.[1] “Müslüman Çoğunluklu Ülkelerde Barış ve Refah” ana temasıyla düzenlenen konferansın gözettiği beş geniş amaç şu şekilde ifade edilmiştir: 1) İslam inancının sınırları çerçevesinde dini, siyasi ve ekonomik özgürlük kurumlarını ve fikirlerini destekleyen argümanlar sunmak, 2) Araştırmacı ve akademisyenler için Müslüman çoğunluklu ülkelerde barış ve refahın önündeki mevcut ve tarihsel engelleri değerlendirme fırsatı sağlamak, 3) Özellikle halkı Müslüman ülkelerde siyasi ve iktisadi sistemlerin karşılaştığı yönetişim zorluklarına ışık tutmak, 4) Malezya ve öteki Müslüman ülkelerin yönetimlerine yol haritası sunup politika önerilerinde bulunmak, 5) Bilim insanları, araştırmacılar ve düşünce kuruluşlarına ağ oluşturup işbirliği fırsatları sunmak.[2]

Malezyalı ilim adamlarının yanı sıra siyasi yetkililerin de yakın ilgi gösterdiği, Malezya Dışişleri Bakanının VTR üzerinden sıcak mesajlar verdiği konferansa Türkiye, Malezya, İran, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Endonezya, Fas, Tunus, Cezayir ve Nijerya gibi Müslüman ülkelerden çok sayıda bilim insanı, araştırmacı ve sivil toplum temsilcisinin yanı sıra, İngiltere ve ABD gibi Batılı ülkelerden de temsilciler katılmıştır. İki gün boyunca sabahtan akşama kadar süren oturumların konu başlıkları konferansta genel olarak nelerin konuşulduğuyla ilgili fikir verir niteliktedir: “Demokrasi ve sivil toplum,” “iktisadi refah,” “cinsiyet eşitliği,” “büyük resimden Müslüman dünya,” “Şeriat ve hukukta kişisel özgürlükler,” “İslam ve piyasa ekonomisi,” “barış, çeşitlilik ve toplumsal içerme.”[3] Konuşmacılar bu konular çevresinde gerek kendi ülkelerindeki gözlemlerini gerekse genel olarak düşüncelerini paylaştılar. Özellikle Arap Baharını en başarılı şekilde yönetmeyi başarmış bir ülke görüntüsü verirken yalpalamaya başlayan, bunun en somut göstergesi olarak da yakın geçmişte askeri cuntanın Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi’yi hapse attığı Tunus’tan katılan konuşmacılardaki demokrasi ve özgürlük arayışının devamı konusundaki kararlı tutumunu görmek takdire değerdi. Hintli Müslüman kadınların örgütlenme ve seslerini duyurma çabalarından haberdar olmak sevindirirken, toplumsal yaşam ve iş hayatında karşılaştıkları zorluklar bizdeki 28 Şubat sürecini hatırlatıyordu. Konferansın açılış konuşmasını yapan İngiltere’den gelen siyahi konuşmacı Lord Syed Kamall’ın aynı zamanda Lordlar Kamarası üyesi olduğunu öğrenmek şaşırtıcıydı. Ebeveynleri vaktiyle önce Afganistan, daha sonra Güney Amerika’dan ucuz işgücü olarak İngiltere’ye götürülmüş insanların torunlarının bugün -normalde İngiliz aristokratlarının yeri olarak bilinen- Lordlar Kamarası üyesi olduğunu görmek gerçekten şaşırtıcı, bir o kadar da sevindirici. Bu bağlamda hâlihazırdaki Londra belediye başkanının Pakistan asıllı bir Müslüman (Sadık Aman Han), ayrıca İskoçya’nın başbakanının da bir Müslüman (Hamza Yusuf) olduğunu hatırlarsak, çoğulcu ve çok-kültürlü bir toplum olmanın önemi daha iyi anlaşılabilir. Vaktiyle gerçekten çoğulcu, çok etnikli, çok kültürlü bir toplum tesis etmeyi başarmış olan Osmanlı İmparatorluğu ile kültürel ve etnik çeşitliliği büyük oranda kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdiki durumunu bu açıdan kıyaslamak öğretici olabilir. Sadece bizde değil, genel olarak ulus devletlerin bu açıdan imparatorluklara kıyasla çok daha tektipçi, çok daha homojen, çok daha içe kapalı ve baskıcı olduğunda kuşku yoktur.

ILN platformunu önemsemek gerekir; çünkü, yukarıda da vurguladığımız gibi, İslam dünyasının bugün hoşumuza gitmeyen görüntüsü ve yüz yüze olduğu ekonomik ve siyasi sorunların temelinde özgürlük, çoğulculuk, çeşitlilik, adem-i merkeziyet, sınırlı devlet ve serbest piyasa düşüncesine yabancılık, kurumların zayıflığı, demokrasi ve hukuk devletinin tam anlamıyla tesis edilememiş olması, siyasi istikrarsızlık, öngörülemezlik ve belirsizlik gibi sorunlar yatmaktadır. Bu sorunların üstesinden gelinmesi ise hayata bakış ve zihniyet planında çok ciddi bir sorgulama ve pratik sorunların zihniyet sorunlarıyla irtibatlandırılmasını, zorlukların çok boyutlu olarak analiz edilmesini ve gerçeklerle cesaretle yüzleşilmesini gerektirmektedir. 2011 yılında İstanbul Özgürlük Ağı adıyla kuruluşuna tanıklık ettiğimiz, o günden beri faaliyetlerini yakından takip etmeye çalışan birisi olarak ILN’in faaliyetlerini önemsiyor, elden geldiğince desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aydınlar, bilim insanları ve araştırmacılar arasında başlayan diyalog, iletişim ve işbirliğinin zamanla kapsamının genişleyerek halkı Müslüman ülkelerin ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullarının iyileşmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Bendeniz 10. Uluslararası ILN Konferansı vesilesiyle Malezya’yı ikinci kez ziyaret etmiş oldum. Daha önce, 2009 yılında misafir öğretim üyesi olarak UKM (Malezya Ulusal Üniversitesi)’nde bir süre bilimsel faaliyetlerde bulunmuştum. İklimi ılıman, yağışlı ve rutubetli, insanları halim-selim, yumuşak huylu, trafikte kimsenin korna çalarak ve levyeyi çekerek birbirinin üstüne yürümediği (!) bir ülke olan Malezya ile ilgili bazı gözlemlerimi paylaşmak isterim.

Malezya ile ilgili olarak altını çizmeye değer hususlardan biri, daha 1958 yılına kadar İngiliz sömürgesi olan bir ülkenin bugün İslam dünyasının en müreffeh ülkelerinden biri olmasıdır. Toplam 34 milyon nüfusuyla 2022 yılında piyasa değeri 434 milyar doları aşkın üretim yapan, kişi başına geliri cari fiyatlarla yaklaşık 13 bin dolar, satınalma gücü paritesiyle (SAP) 28 bin dolar[1] olan Malezya, geri kalmışlığı sömürgecilikle açıklama kolaycılığına kaçmak isteyenler için adeta “yok, o iş senin dediğin gibi değil” türünden bir uyarı ve karşı örnek niteliğindedir. Sömürgeci bir geçmişiniz olsa bile iç barışın tesisi, istikrar, öngörülebilirlik, piyasa yönelimli reformlar ve serbest ticaret sayesinde refah düzeyinin pekâlâ artırılabileceğinin güzel bir örneği Malezya’dır.

Malezya ile ilgili ikinci ilginç gözlemim, uzak değil, daha yakın bir geçmişte muhalif siyasi duruşu ve özgürlükçü söylemleri sebebiyle siyasi bir kumpasa kurban gidip bir süre hapis yatan Enver İbrahim’in bugün Malezya’nın başbakanı olmasıdır. Değişim, hareketlilik, yanlıştan dönme övgüye değer bir niteliktir. Bugün Malezya yönetimi istikrarı, piyasa ekonomisini, demokratik kurumların güçlendirilmesini önemsemektedir. Nitekim konferansın açılışına VTR ile katılan Malezya Dışişleri Bakanı demokrasi, barış, işbirliği ve serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesinin önemi konusunda son derece makul, ümit verici bir konuşma yapmıştır. Dikkatimi çeken bir başka ilginç anım da, Malezyalı arkadaşımın beni ağırlamak üzere götürdüğü Arap lokantasında şiş kebap vs. aşina olduğumuz yemeklerin tadını çıkarırken televizyonda “Diriliş Ertuğrul” dizisinin oynadığını fark etmemizdi. “Yumuşak güç” böyle bir şey, kılıç-kalkan-silah yerine kültür-sanat eserleriyle kültürünü uzak diyarlara taşımak, kan dökmeden, gönüllere girerek, kalemin, kâğıdın, müziğin, kültür ve sanatın gücüyle sesini duyurmak; kan dökmeden, can yakmadan, ocaklar söndürmeden, çocukları öksüz ve yetim bırakmadan. Nihayet bu bölgedeki ülkelerin, bugün dünyanın en kalabalık Müslüman nüfuslu ülkesi Endonezya ile birlikte Malezya’nın kılıç zoruyla fethedilmemiş, ticaret kervanlarının marifetiyle İslam’la tanışıp Müslüman olmuş bir bölge olduğunu vurgulayalım.

Şehrin kenar semtlerine doğru gittiğiniz zaman çoğunluğu Bangladeş ve Afganistan gibi göç veren ülkelerden gelip buraya yerleşmiş girişimcilerin işlettiği alış-veriş yerleri dikkatinizi çekiyor. Fiyatlar Türkiye’ye göre belirgin ölçüde daha ucuz. Malezya parası kısa adı “RM” olan Ringit; 1 Dolar 4,7-5,0 RM ediyor. 2009 yılında Malezya’yı ziyaret ettiğimde TL Ringit’ten daha pahalıydı; bugün ise 1 Ringit 5 TL’den fazla ediyor, meşhur deyişle “nereden nereye!” Benzin fiyatları da bizdekinin üçte biri kadar (1 litresi yaklaşık 0,5 dolar). Yüksek enflasyonun, yanlış ekonomi politikalarında ısrar etmenin ve yüksek belirsizliğin bir ülkenin parasının alım gücünü nasıl aşındırdığı bu örnekte de açıkça görülüyor. Türkiye’de bugün enflasyon –resmi rakamlarla- %60, Malezya’da enflasyon %3 civarında. Dileyelim ki Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankasının yeni yönetiminin istikrar, öngörülebilirlik, sıkı para politikası vb. tedbirlerle enflasyonu düşürme çabaları başarılı olsun ve Türkiye yeniden ülke riskinin düşük, belirsizliğin az ve öngörülebilirliğin yüksek olduğu, enflasyonu tek haneli rakamlara inmiş, yatırım ortamı iyileşmiş bir ülke haline gelsin…

Velhasıl, gerek Malezya ziyareti, gerekse Türkiye’nin 1980’li yıllardan bu yana yaşadığı inişli-çıkışlı, çalkantılı serbest piyasa ekonomisi macerasını konu alan bir bildiri sunarak katıldığımız Uluslararası 10. ILN Konferansı birçok bakımdan yararlı, ufuk açıcı, öğretici bir ziyaret oldu. ILN girişiminin başarılı olması İslam dünyasındaki ekonomik ve siyasi koşulların iyileşmesine kuşkusuz katkıda bulunacaktır. Organizasyonda emeği geçen –başta CEO Ali Salman (Pakistan), koordinatörler Tasnim İdris (Tunus) ve Ahmad Bashier (Malezya) olmak üzere- herkese, maddi destek veren kuruluşlara ve bildiri sunarak entellektüel iklimin canlanmasına katkı sunan akademisyen ve araştırmacılara teşekkürler.


[1] İİT’nin ekonomik ve demografik göstergeleri konusunda daha fazla bilgi için bkz. https://www.kritikanalitik.global/islam-isbirligi-teskilati-uyelerinin-dunya-ekonomisindeki-yeri/ https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0slam_%C4%B0%C5%9Fbirli%C4%9Fi_Te%C5%9Fkilat%C4%B1 https://www.sesric.org/cif-home.php

[2] Akılcı-yorumcu-özgür iradeci zihniyet karşısında nakilci-lafızcı-kaderci zihniyetin galebe çalmasının İslam dünyasının gerilemesindeki rolü konusunda daha geniş bir tartışma için bkz. M. Acar, “Geleneğe Karşı Akıl, Kadere Karşı Özgür İrade, Lafzcılığa Karşı Yorum: İslam Dünyasındaki Olumsuz Görüntünün Fikrî Temelleri,” Çev. H. Şahin, içinde: El Harmouzi N. ve Whetstone, L. (eds.), Özgür Toplumun İslami Temelleri, Ankara: Liberte Yayınları, 2019, ss. 55-82.

[3] Geçtiğimiz yıl Mardin’de düzenlenmiş olan 9. ILN uluslararası konferansının geniş bir değerlendirmesi için bkz. https://www.sosyalbilimlervakfi.org/tr/2023/04/mustafa-acar-ekonomi-ozgurluk-ve-islam-dunyasi-istanbul-ozgurluk-agi-girisimi-inl/

[4] https://islamandlibertynetwork.org/10th-conference-kuala-lumpur/

[5] Bildiri başlıkları konusunda daha ayrıntılı bilgi için bkz. https://islamandlibertynetwork.org/wp-content/uploads/2023/08/10th-ILN-Conference-Booklet-for-Website.pdf

[6] https://tr.tradingeconomics.com/malaysia/gdp-per-capita

- Advertisment -